Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Rus uçağını vurup düşürmüşüz, adeta dünya süper gücüyüz, o sırada şehre karşı işlenen suçlar kimin umurunda?

Dertler büyüdükçe küçük sorunlar kadrajımızdan çıkıyor.

Bir aydınlanma bir ferahlık...

Tek ve büyük bir derde odaklanan bünyede geri kalan her şey önemsiz, ikinci sırada, geri planda...

İhtiyaç piramidinin ne kadar aşağılarına inersen, hayat da o kadar basit.

Üçüncü dünya savaşı çıksa bakın görün nasıl özgürleşiyoruz dertlerimizden, en ufak bir sorun kalıyor mu hayatımızda...

“Akşam ne yiyeceğiz, nerede uyuyacağız” dışındaki her şey birinci dünya problemi, fasa fiso, elit-entel endişesi, beyaz Türk bilmem nesi...

Haberin Devamı

İşte bunlardan bir tanesi...

1915’te Mimar Vedat Tek tarafından inşa edilen İstanbul’un önemli mimari değerlerinden Moda iskelesi, Mado oluyor.

Önceden İBB yani Beltur işletiyordu, şimdi Mado uygun görülmüş.

İstanbul uzun zamandır dev bir büfeye dönüştü zaten.

Dönüşmeye de devam ediyor.

Daha geçen hafta İstanbul’un tarihi yarımadasında butik otellerin yapılmasına olanak sağlayan imar değişikliği, uzmanların itirazlarına rağmen İBB Meclisi tarafından kabul edildi.

Eminönü sınırları içinde kalan alanda tarihi yapılar butik otel, restoran olacak.

Tarihi yapılar muhtelif şekillerde “değerlendirilecek” deniyor.

Moda iskelesi Mado oluyorsa sırada ne var?

Topkapı Simit Sarayı mı?

Ayasofya Marmaris Büfe mi?

“Ama Starbucks olsa sevinirdin...” demeden önce, içinizdeki taksiciye yanıt vereyim. Sevinmezdim.

Moda iskelesinin ne meyhane olmasını istiyorum, ne biracı, ne dondurmacı, ne muhallebici ne hamburgerci, kahveci.

Moda iskelesi iskele olsun.

Tarihi ve mimari açıdan değerli yapıların korunmasını, kamu hizmeti anlayışıyla değerlendirilmesini istemek çok mu garip?

Belediyeden tarihi yapıları tostçuya, dondurmacıya kiralamak yerine, şehre ve halka kazandırmasını, bu yapıları kamu hizmeti anlayışıyla değerlendirmesini beklemek saflık mı?

Saflık maflık, ben yazayım, belki bir duyan olur.

Moda iskelesi “Mado” olmasın. Vapur iskelesi olsun. Vatandaş işine gücüne toplu taşımanın imkânlarıyla daha rahat gitsin. Bir belediyeden beklenen hizmet budur.

Haberin Devamı

AB’ye vizesiz seyahat

Aman ne büyük müjde, ne büyük müjde!

Peki, bedeli nedir?

Türkiye dünyanın en büyük toplama kampı olacak.

Üstelik AB “Ekim 2016’da vizeyi belki kaldırabilirim” dedi.

Kesin söz vermedi.

Bu konu Türkiye taahhütlerini yerine getirirse düşünülecek...

Avrupa Birliği, mülteci sorununu “çözmeyerek” çözme kararı aldı.

Biz de buna “tamam” dedik, “hepsini bize yollayın...”

Boğulmak, ölmek pahasına buradan, buradaki şartlardan kaçan insanları zorla burada tutacağız. Dev bir hapishanedelermiş gibi.

Milyonlarca insana nasıl bakacağız, onlara nasıl bir gelecek sunacağız, bu insanlar bizim toplumumuza nasıl entegre olacak, en ufak bir planımız yok.

AB’nin de yok. Onlar bize para vererek sorunu örtbas etme peşinde. Alacağımız 3 milyar doları görenler ellerini ovuşturuyor. Plan bu.

Önce hepsini ülkemize geri kabul edeceğiz, sonra da evlerine göndereceğiz.

Böyle yazıyor anlaşmada.

Peki, dönecek bir ülkesi olmayanları ne yapacağız?

İnsaniyet namıma kapılarımızı Suriyelilere açtık deniyordu, şimdi para namına kapılarımızı kapatıp herkesi geri mi postalayacağız?

Bundan sonra ama Batı da böyle yaptı, ama Batı bizi ezdi, ama Batı bizim acılarımıza sessiz, şu bu diyenlere
karnımız tok.

Batı, sokaklarını temiz tutmak için seni taşeron yaptı, sen de para karşılığı bu işi
kabul ettin.

Bundan sonra kimse ağzını açıp tek söz söylemesin.