Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tarkan’ın yapması gereken Türk musikisi eserlerini yorumladığı bir albüm kaydetmektir. Her yerde bir numara olacağına eminim...

2011’de bu köşede böyle yazmıştım. Tarkan’ın sesi ve yorumuyla bir sanat müziği albümünün çok başarılı olacağına emindim. Tarkan 2016’da Türk halkının kendisinden beklediği bu projeyi gerçekleştirdi ve sonunda “Ahde Vefa” adlı albüm piyasaya çıktı. Kesin rakamlar henüz gelmese de bu albümün Tarkan’ın son yıllarda yaptığı bütün albümlerden daha başarılı olacağını, yıllar içinde satmaya hep devam edecek klasik bir katalog albümü olacağını söyleyebiliriz.

Herkes onu dinliyor
11 Mart’ta tüm müzik marketlerde ve iTunes’da piyasaya çıkan “Ahde Vefa” bu platform aracılığıyla Latin Amerika, Ortadoğu, Almanya, Fransa, İspanya, Avusturya, Rusya, Hindistan, Mısır, ABD, Kanada’da müzikseverlere sunuldu ve en çok dinlenenler listelerine girdi.

Şu anda bütün radyolara çalmanın ötesinde sokaktaki insan, beyaz yakalı, esnaf, öğrenci, emekli fark etmiyor, herkes Tarkan dinliyor sanırım.

“Nereden vardın bu kanıya, elinde araştırma mı var?” diye sorabilirsiniz. Hayır, yok ancak gördüğüm kadarıyla araştırmaya da gerek yok, kimi görsem Tarkan’ın sanat müziği albümünü soruyor. Tarkan’ın Türk halkının kalbine girmeyi başarmış yorumu ve bu klasik şarkılar bir araya geldiğinde başka türlüsü düşünülemez.

Bu albüm hakkında edindiğim bilgiler şöyle: Bir sanat müziği repertuvarını seslendirmeye 2014 yılının son aylarında karar verildi. Albüm çalışmaları 2015’te başladı. Kayıt aşamasında ve düzenlemelerin yapılmasında Ali İhsan Kısaç, Ozan Çolakoğlu ve Emre Kıral’ın önemli rolü oldu. Kayıt aşaması öncesinde ön hazırlık döneminde Timur Atasever destek verdi. Aylar süren ön hazırlıktan sonra kayıt ve miks dört ay gibi bir sürede tamamlandı.

Repertuvar nasıl belirlendi? Elbette bu da önemli bir soru. 2015 yılı içinde ekip yüzlerce parça topladı ve bütün eserlerin üzerinden özenle geçildi. Bu çalışma sonucunda albüme alınacak olanlar belirlendi. Şarkı seçiminde kriter öncelikle Tarkan’ın çok sevdiği ve yorumlamak istediği eserleri albüme almak şeklindeydi.

Tarkan bu albümün konserleri için de hazırlıklar yapıyor. Eserler, özel olarak kurulacak bir Türk sanat müziği orkestrası ile icra edilecek. Şimdiden ne kadar büyük ses getireceği ortada.

Tarkan albümün yayınlanmasıyla şu açıklamayı yapmıştı: “Benden uzun yıllardır beklenen Türk sanat müziği albümümü sizlerle paylaşacak olmanın tatlı telaşı ve heyecanı içindeyim. Nev-i şahsına münhasır ses ve yorumlarıyla Türk sanat müziğini benimle tanıştıran, kalbimi bu aşkla dolduran tüm Türk sanat müziği sanatçılarına sonsuz teşekkürlerimi bildirmeyi borç bilirim. Bu albüm bendeki etki ve katkılarınızla hayat buldu. ‘Ahde Vefa’nın sıkıntılı ve zorlu şu zamanlarda bir nebze de olsa içinizdeki kara bulutları dağıtmasını, yüreklerinizi aşkla doldurmasını temenni ediyorum.”

Tarihi bir görev
Türk sanat müziği alanında uzman değilim, şarkılar hakkındaki analizleri uzman yorumculara ve müzikseverlerin kalplerine bırakmak isterim. Ancak şu kesin ki Tarkan yeni nesillere hafızalarımızda yer etmiş bu şarkıları tanıtma ve aktarma misyonunu üstleniyor. Müzikal olduğu kadar tarihi bir görevi de icra ediyor.

Albümün en önemli misyonu ise manevi yönüdür. Bu şarkılar bizim hepimizin DNA’sında var olan, kimliğimizin bir parçası haline gelmiş şarkılar. Bu şarkılar ortak değerlerimiz. Bu şarkılar evimizdir.

Şu anda kim olursak olalım, nerede olursak olalım, ne yapıyorsak yapalım, biz bu şarkılarız. Hepimiz bu şarkıları dinleyerek büyüdük. Evlerde, sofralarda, düğün derneklerde bu şarkılar çaldı, bunlarla sevindik, bunlarla üzüldük, duygulandık.
Şu anda karmakarışık bir gündemde birbirimizin kuyusunu kazıyor olabiliriz ama şu şarkılardan biri başladığında susup eşlik etmeden ya da şöyle bir iç geçirmeden durabilen bir kişi bile bulamazsınız.

Tarkan’ın “Ahde Vefa”sı bu sıkıntılı ve zor zamanımızda bize ortak değerlerimizi en güzel ve etkili yolla hatırlatıyor. Müzikle.

“Ahde Vefa”nın kimlik kartı

- Müzik yönetmeni ve genel sorumlu: Ali İhsan Kısaç

- Aranjör: Ali İhsan Kısaç

- Stüdyo: Kaya Müzik

- Mix&mastering: Emre Kıral

- Kayıt: Eyüp Gündüz Osman Çetin

- Yaylılar: Gündem Yaylı Grubu

- Kanun: Turgut Özüfler

- Ut: Yıldıran Güz

- Klarnet: Şükrü Kabacı

- Ney: Eyüp Hamiş

- Mızraplı ve yaylı tambur: Enes Üstün

- Ritim sazlar: Mehmet Akatay

- Asma davul: Yaşar Akpençe

- Bas gitar: İsmail Soyberk

- Gitar: Caner Güneysu:

- Davul programlama ve klavyeli çalgılar: Ozan Çolakoğlu

Şarkı listesi

- Rindlerin Akşamı (Dönülmez Akşamın Ufkundayız)

- Olmaz İlaç Sine-i Sad Pareme

- Söyleme Bilmesinler

- Enginde Yavaş Yavaş

- Nasıl Geçti Habersiz

- Kadehinde Zehir Olsa

- Veda Busesi

- Sevmekten Kim Usanır

- Aşk Bu Değil mi?

- Islak Daha Islak Öp Beni

- Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine

- Zeytin Gözlüm

- Kara Bulutları Kaldır Aradan

İtiraf ediyorum

- İş kahvaltısı konseptinin sandığımdan daha yaygın olduğunu fark ettim. Sabah hafif havalı bir kahvaltıcıya gidip bakın, etrafta menemenden ve çaydan çok proje var.

- Eskiden bir balıkçı kasabasına yerleşmek vardı. Sanırım şimdi şehrin yeni gelişen bölgelerinde üçüncü dalga kahveci ya da butik kahvaltıcı açmak var.

- İstanbul’da en iyi croissant’ı bulabileceğiniz yeri söylüyorum: Nişantaşı’ndaki Kruvasan. Yanında ayva marmelatıyla gelmesi ayrı bir güzellik.

- Şu ara rekabet halindeki zincir kahvecilerin müzik politikasında bir değişim yaşanıyor. Indie folk ve rock ağırlıklı repertuvarlar yerini daha klasik rock ve folk şarkılarına bıraktı. Sabah vakti klasikler yanında Latinler, cazlar da yükselişte. Ama en çok takdir toplayan, akşama doğru Neil Young’dan “Harvest Moon”u dinleten Caffe Nero.

- Yeni Emek sineması kültür sanat camiasını ikiye böleceğe benziyor. Dayanışma olması gereken zamanlar halbuki, çok yazık.

- Can Güngör’ün Soundcloud hesabında paylaştığı yeni şarkı ne gündeme ilgisiz kalıyor ne de gündemde boğuluyor.