Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Universal Music korsanla mücadeleden sorumlu global başkan yardımcısı David Benjamin’le görüştüm, kendisinden bakın neler öğrendim...

David Benjamin müzik sektöründe uzmanlaşmış bir hukukçu aslında. Sanatçı haklarından fikir haklarına geçmiş kariyerinde ve bugün dünyanın en büyük müzik şirketlerinden birinde korsandan sorumlu devlet bakanı. Kısaca böyle anlatmış olayım görevini.
Geçenlerde ICC’nin (Milletlerarası Ticaret Odası)
“I Buy Real” (“gerçeğini alıyorum”) kampanyasını tanıtmak için İstanbul’daydı. (Walter Benjamin’le bir akrabalığı yokmuş, patavatsız biri olduğum için bunu da sordum, itiraf ediyorum.)
Kendisiyle konuşurken “eskiden korsan CD vardı, o bitti sonra dijitale geçildi, korsanlıkta son trend nedir” diye sordum. “Sen hatırlamazsın benim zamanımda da korsan baskı plak vardı. Popüler müzik var olduğundan bu yana korsan vardır, hep de olacak” dedi. Trende gelince, aslında korsanlık şu anda halen internetten “beleşe” müzik indirmek üzerine odaklı. Ama dünyada artık yavaş yavaş ihtiyaç duyulmayan bir şey haline geliyormuş korsan. Zira “ucuza gerçeğini almak varken korsanına gerek yok” mantığı giderek yükseliyormuş. Hem yasal takip sıkılaşıyor hem de “ne gerek var” mantığı... Düşündüm de hakikaten doğru.
Benjamin’e dedim ki “ben çocukken bir Metallica albümü, çıktıktan iki yıl sonra Türkiye’ye gelirdi. Biz üstüne atlar, kasede çeker çoğaltırdık. Ayrıca hepimiz her şekilde kaset kaydeder ve çoğaltırdık korsan sayılır mı” diye sordum. “Teknik olarak evet” dedi. “Ama yasalı yoktu, ne yapalım?” dedim, “Bizim de müzik kültürümüz mecburi korsana dayalı...”
Sanırım yasal ve makul fiyata bulabildiğimiz müzik çeşitlenip arttıkça hakikaten korsana falan da gerek kalmayacak. Neticede korsan aktivite de ihtiyaçtan, yokluktan çıkan bir şey.

“İnsanlar müziğe para vermemeye alıştılar”
Bakın madde madde özetlersem Benjamin’in anlattıklarından çıkanlar şunlar:
* Korsan her zaman vardı, her zaman da olacak. Bizim derdimiz yasal müziği kolay ulaşılır hale getirerek korsana ihtiyaç kalmaması.
* İnsanlar müziğe para vermemeye alıştı. Bu alışkanlıktan geri dönmek zor. Deezer gibi yasal stream platformları korsanın azalmasında önemli bir rol oynuyor. Aylık çok küçük bir para vererek dilediğin sanatçıyı ve şarkıları dilediğin kadar dinleyebiliyorsun.
* Türkiye’de hâlâ korsan müzik dinleme oranı çok yüksek. Oran neredeyse yüzde 95’lerde.
* Telif haklarının korunması bugün sadece müzikte değil pek çok farklı alanda da önem kazanıyor çünkü dünya fikir üretimi, yaratıcılık ve bunlara dair telif ve patentlemenin önem kazandığı bir noktaya gidiyor. Ucuz iş gücü merkezi olarak görülen Çin bile son yıllarda stratejisini değiştirdi, kendi markalarını yaratmak, kendi bilgi ve becerisini dünyaya pazarlamak istiyor. (Bence bizim buradan öğreneceğimiz çok şey var. İstediğin kadar buzdolabı, televizyon, nevresim takımı üret, istediğin kadar konut, AVM dik, fikir üretip satmayınca geleceğin dünyasında yerin yok.)
* Türkiye’deki korsan ve sahte ürünler piyasasının 9.6 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Buna elbette sadece müzik değil bütün fikri eserler ve taklit ürünler dahil. Bir zamanlar sahte Lacoste, Ellesse, Adidas falan üreterek şahlanan fason sektörümüz şimdi korsanla mücadelede. Nereden nereye... (Bu arada Türkiye hâlâ sahte ürün cennetiymiş.)

Haberin Devamı

Maalesef +24

Haberin Devamı

Efes One Love FestIval kadrosu açıklandı; Blur, Foals, Tha Vaccines ve dahası herkesi heyecanlandırdı. Ancak bir kesim sevinmek yerine yasa boğuldu: 24 yaşın altındakiler. Onlar bu festivale giremeyecekler. Çünkü devlet onları alkolden koruyacağım diye sosyal hayatlarını bitirimeye niyetli. Hafta boyu e-postalar aldım, “acaba girebilecek miyiz” diye soran 24 yaşın altındaki okurlardan. Maalesef giremeyeceksiniz. Oy verme yaşını 18’e indiren, 18 yaşında askere alıp elinize silah veren, icabında cepheye sürüp ateş hattına atan, polis yapıp belinize tabanca sokan devlet iş festivale gelince kapıdan almıyor. Amaç korumak. Yanlış anlamayın...

Haberin Devamı

Herkesin merakla beklediği 4 albüm

* Lady Gaga’nın yeni albümü: Adı “Artpop”. Efendim yeni albümünde Lady Gaga’nın sınırları daha da zorlayacağına dair emareler var. Pop âleminde merakla bekleniyor.
* U2’nun yeni albümü: Sonbahara doğru çıkacağı söyleniyor. Danger Mouse prodüktörlüğünde büyük gizlilik içinde hazırlanıyor. Single yazın gelebilir.
* Arcade Fire’ın yeni albümü: Grubun müziği hangi yöne gidecek merakla bekleniyor. Şu anda James Murphy’nin New York’taki stüdyosunda harıl harıl çalışıyorlar.
* Daft Punk’ın yeni albümü: Çok az kaldı, herhalde bir iki haftaya dinliyor oluruz. Julian Casablancas’tan Pharrell Williams’a, İtalyan disko üstadı Giorgio Moroder’dan Nile Rodgers’a pek çok isim bu albüme katkıda bulundu. Yazın fon müziği olmaya aday.

Hoşgörü ortamı

Konser izlerken bira içmek... E ölür müsünüz, içmeyiverin.
24 yaşın altındakiler festivallere giremiyor...
E girmeyiversinler, derslerine çalışsınlar...
THY uçuşlarda alkolü ufaktan kaldırmaya başladı. E uçakta da alkol almayıverin canım...
1 Mayıs’ta Taksim...
E çıkmayıverin. Yenikapı’ya gidiverin.
Polis yerli yersiz gaz kullanıyor. E limon sürüverin, kaçıverin.
Emek’in yıkılmasına karşıyız... E üst kata çıkıverin, taşıyoruz sizin için.
Şehrin merkezindeki ender yeşil alanlardan Gezi Parkı’na AVM yapıyorsunuz göz göre göre kışla mışla diye... E gezmeyiverin oralarda, tünel yapıyoruz oradan geçiverin.
Kar yağınca trafik...
E evden çıkmayıverin.
Yazın köprüde trafik...
E tatile çıkıverin.
Cemevleri ibadethane olarak kabul edilmiyor...
E kültürevi deyiverin.
“Hoşgörü var ama bize kadar var” oluyor.
Hep vatandaş devleti hoş görüyor. Ayıp oluyor.