İki eski Çilekeş elemanı yanlarına eski Kreş’in davulcusunu alıp sıra dışı bir “trio” oluşturdu, “Uzay Yolları Taşlı” isminde bir albüm yaptı. Bubituzak adlı bu trio ile tanışın
Ali Güçlü Şimşek “Uzaya gitmeye karar verdik. Kim önce o kadar para bulursa diğerlerini de götürecek” dedi kısaca ve şarkıya girdi. Albümün adını taşıyan şarkı “Uzay Yolları Taşlı”. Muhtelif tarzlara odaklanan 11 şarkı var. Sağlam bir garaj müziği, bazen funk, bazen reggae ve ska’ya selam çakan bir gitar sound’u.
Trio genellikle çok iyi müzisyenlerin altından kalkabileceği bir format.
Çok iyi değilsen trio olamazsın (kötü trio olmaz ama bir sürü kötü kuartet vardır).
Eski Çilekeş gitaristi Ali Güçlü Şimşek gitar yanında solist de olmuş. Ses rengini Çilekeş’teyken çok beğendiğim Görkem Karabudak basta ve geri vokalde. Ama önünde derme çatma eski usul bir klavye var. Bir eliyle akorları basıp melodileri yapıyor, diğer eli basın perdeleri arasında gidip geliyor. Tek elle bas, aynı anda diğeriyle klavye çalmak sağlam parmak, doğru koordinasyon ve iyi bir efekt ayarı demek. Sorun yok.
Sahnede çok iyiler
Davulcu Emrah Atay, Rolling Stone’u yayımlarken sevip takip ettiğimiz ekip Kreş’in eski davulcusu. Bir adet “deli dâhi” gibi davulun başında dokunmadık santimetrekare bırakmadı.
Babylon’daki albüm lansman konserleri kalabalık, enerji dolu ve her şeyden öte samimiydi. Kaliteli müzisyenlerin yollarına gelişerek ve yeni dünyalarda devam etmesini seviyorum.
Bu arada Ali’nin “Bir cover yaptık, çok da güzel oldu”
diye anonsladığı 1974 tarihli Özdemir Erdoğan bestesi
“Aç Kapıyı Gir İçeri”ye yaptıkları yorum iyiydi. Tercih ve düzenleme çok isabetli.
Bubituzak’ın bu ilk albümünde yer alan şarkıları eminim bu yaz çok duyacaksınız. Duymakla kalmayın, bir konserlerine de gidin mutlaka. Sahnede çok iyiler.
Seçime doğru 5 albüm
Gündemi boşverin kafayı boşaltın, seçime kadar çıldırmaya yakın bu albümleri dinleyin: 1- “Oui” - The Sea and Cake.
2- “Bir Zamanlar Tanju Okan” - Tanju Okan. 3- “Double Barelled Soul” - Brother Jack McDuff&David Newman.
4- “Houses of the Holy” - Led Zeppelin. 5- “What Will We Be - Devendra Banhart (Seçim bahane, maksat müzik).
İtiraf ediyorum
* Geçenlerde vapurda dalgın dalgın denize bakarken gördüğüm en iyi balıkçı kayığı ismine rastladım: Gelgit Reis.
* Kabataş’ta görülen (!) başları bantlı, yarı çıplak adamlar güruhu acaba buraya saç ektirmeye gelip operasyon sonrası kafada bantlarla apar topar hastaneden çıkıp alışverişe koşan Arap turistler olabilir mi diye düşünmeye başladım (Böyle fantezi başbakan danışmanlarında bile olmaz).
Heyecanlandık!
* 29 Mart’taki Balthazar konserine... Avea Escape To Music çerçevesinde Roxy’ye geliyorlar.
Elemanları sahnede izledim, çok iyiler. Geçen yıl, “Bu adamlar Türkiye’ye gelmeli” diye yazmıştım, iyi ki geliyorlar. Kaçırmayın. “Biz bu grubu neden daha önce duymamışız” diyeceksiniz. (Beklerken dinlemeniz gereken albüm “Rats”.)
* 3 Nisan’daki Pete Doherty konserine... The Libertines mi desem, Babyshambles mı desem bilemiyorum, bu adamın bütün gruplarını seviyorum. Halihazırda İngiltere’de kendisinden daha “rocknroll” biri daha yok. 2010’ların habire spor salonlarına takılan “ünlü”lerinden değil bu adam, daha ziyade 60’lara, 70’lere ait. İngiliz dandy’si. Kate Moss’la takıldığı dönemlerde hafif dibe vurmuştu. Şimdi iyi. Mükemmel olur bu konser. Yalnız Garajistanbul’da olmasaydı iyiydi. (Beklerken dinlemeniz gereken albüm “Down in Albion”.)
CD
MASA ÜSTÜNDEN NOTLAR
“GIRL” - Pharrell WIllIams
Bir Pharrell albümü kararında funk, soul, hiphop ve cinsellik içerir. Yaz akşamları omuzları hafif kaldırıp indirip hafif boyun hareketleriyle yerinde sallanmak, soğuk bir şeyler içmek, etrafta kadınlar olması... Hepsi var.
“MornIng Phase” - Beck
Beck’in son altı yıldır ilk albümü. İçindeki şarkıların bir kısmı önceden single olarak yayınlanmıştı. Albümün tamamını tanımlamak gerekirse Beck’in Air ve Pink Floyd’a tribute albüm yaptığını düşünün. Şahane...
