Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İnşaat ve arazi dışında bir değer üretemiyoruz da ondan. Yüksek teknoloji yok, bilgi ve uzmanlık yok. Bunlardan bir gelirimiz yok. Bu alanlara doğru hamle edecek bir eğitim sistemimiz yok, kültürümüz ve vizyonumuz da eksik.
Bu konulardaki yatırımlar uzun vadede geri dönüyor, sabır lazım. Oysa seçimlerde hep kısa süreli vaat lazım ki oylar gelsin.
Onun için de yerel seçimlerde bütün vaatler betonla ilgili.
Ya ne olmalıydı?
Dünyadan bir iki örnekle yanıt vermeye çalışayım.
l Lizbon’un yükselen mahallesi Mouraria’da galeriler, kitapçılar, tasarım ofisleri, mimarlık büroları, şehir çiftçiliği gibi alanlarda küçük işletmeler türemiş. Bu eski Lizbon mahallesi şu ara yeni sakinleriyle canlanıyormuş. Belediye bu bölgede girişimcileri destekliyormuş.
l Meksika’nın Monterrey şehrindeki eski bir endüstri ve teknoloji mahallesi olan San Pedro bugün tasarım atölyeleri, kitapçılar, kültür merkezleri, restoran ve kafelerle zenginleşmiş. Ekosistem, biyolojik tarım ile ilgili küçük işletmeler buralara ofis açmaya başlamış. Bu girişimler belediyece destekleniyormuş.
l ABD’nin Houston şehrinde ana iş kolu petrol ve yan alanlarında faaliyet gösteren firmalarken şimdi yenilenebilir enerji konusu gündemdeymiş. Bu “eski enerji” kenti, yeni enerji kenti olmaya evriliyormuş. Bu alanda açılan firmalara dünyadan çalışmaya gelenler ve aileleriyle kozmopolit bir ortam oluşmuş. Kentlilerin şehir dışındaki popüler olmayan mahallelere yerleşmesi teşvik ediliyor, buralarda konut satın alacak ya da yaptıracak ailelere vergi kolaylıkları getiriliyormuş.
* Kanada’nın Toronto kentinde yerel yönetim küçük bira üreticilerini teşvik ettiğinden kentin çehresi değişmeye başlamış. Bu alanda iç ve dış turizm gelişmekteymiş. Bu işletmeler kendi mekanlarını açıyor, bira kültürünün yanında yeme içme kültürü de farklı bir ivme kazanıyormuş.
Bizim tek bildiğimiz, anladığımız bir yerleri imara açmak. Tek işimiz inşaat yönetmeliklerinin, kamu ihale yasasının detaylarıyla uğraşmak. Bütün partilerin ortak bakışı bu.
Parayla pulla değil, anlayış ve vizyonla ilgili her şey. Gelecek çok hızlı koşuyor ve bizim yetişmeye pek niyetimiz yok. Yeni Türkiye lafları havada uçuşuyor, 2023 tarihi bir dönüm noktası, gelecekte mühim bir eşik olarak ifade ediliyor. İyi de bu gidişle 2023’te Türkiye’de sadece daha fazla beton olacak. Başka?

Haberin Devamı

Seçimlere 23 bin pide ve 23 bin ayranla hazırlanmak

Haberin Devamı

Yerel yönetimler seçmene nasıl davranıyor? Ne vaat ediyor?
Bakın belediyeler seçimde halka dağıtacakları promosyonlar için ihale açıyor. Keçiören Belediyesi 28 bin pide ve 28 bin ayran alımı yapacakmış. Halka dağıtacakmış: “Pideyi ye, ayranı iç, oyunu bana ver”.
Kocaeli Çayırova belediyesi çocuk bezi dağıtmaya hazırlanıyormuş. Seçimi kazanmayı hak ediyorlar. Altındağ Belediyesi 60 bin çakmak dağıtacakmış. Yakmak için yanında sigara da verecekler miymiş, gelen bilgiler arasında yok.
Tuzla Belediyesi 143 bin liralık kol saati alımı için düğmeye basmış. Çekmeköy Belediyesi 5 bin ajanda, 7 bin duvar saati, 2 bin kalem, 16 bin kravat, bin fular, bin atkı, bin kristal fanus ve bin adet şemsiye için ihale açmış. Kot etek dağıtan da var, bisiklet alan da... Makarna dağıttılar, kömür dağıttılar hadisesi çeşitlenmiş yani. Hayırlısı... Seçim vaatleri mi? Pide varken ne vaadi şimdi, uğraştırmayın.

Haberin Devamı

Şu günlerde akıl sağlığınızı korumak için yapmanız gereken 4 şey

* Liderlerin salı konuşmalarını izlemekten ve bu konuşmalar üzerine twitter ve facebook’ta muhabbet çevirmekten kaçınmak.
Klişe mlişe ama gelin bugün yeni hayatınızın ilk günü olsun. Bu konuşmaları dinlemek ve bütün günü sinir içinde twitter’da ezmek yerine öğlen çıkın bir yürüyün, sevdiğiniz birilerini arayın onlarla konuşun, hal hatır sorun, buluşun beraber yemeğe çıkın, oturun bir parkta simit yiyin çay için, ne bileyim çiçek sulayın, bir sokak hayvanını sevin, kuşlara ekmek atın. Güzel bir şeyler yapın, bu bitmeyen dövüşün esiri olmayın. “Politik nesil” demek bu demek değil. Politikayla ilgilenmek, politikadan haberdar olmak bu değil.
* Beyefendinin televizyon nutuklarını izlemeyi azaltmak. Televizyonda izlediğiniz güzel bir filmin arasına giren reklamı zaplama ataklığıyla kumandaya saldırmak ve o azarlayan ses tonunu duyar duymaz ivedilikle kanalı değiştirmek. Tabii birkaç kanal, hatta 10 kanaldan fazla zaplamak gerekebilir. Öyle kolay değil azardan kurtulmak.
* “Alo Fatih” tüketimini tadında bırakmak. Tamam, Cem Yılmaz videoları izlemek out “Alo Fatih”ler in, tamam da, abartmayın çok, beyinde kalıcı zarar oluşabilir.
* Kabataş fantezisini, “camide içki içtiler”i, faiz lobisini, ipe sapa gelmez komplo teorilerini anlamaya çalışmak. Anlayamazsınız! Bunların doğru olmadığını anlatmaya da çalışmayın, anlatamazsınız. Zaman harcamayın, he he diyin geçin. Boşuna debelenip durmayın “ama deliller var, kanıtlar var...” diye. Faydası yok.