Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

90’lı yılların ilk yarısı..
Her gün şehit haberi geliyor, her gün bir ocak sönüyordu..
Her gün binler, cenaze namazında buluşuyordu..
Halk tepkiliydi.. İlk toplumsal tepki statlardan yükseldi..
Statlarda şekillendi..
Maçlardan önce binlerce kişi ‘İstiklal Marşı’ söylemeye başladı.. Gençleri askere uğurlama, törenlere, şölenlere dönüştü..
‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ sloganı dillere pelesenk oldu..
Tribünler ‘Vatan bölünmez’ diye bağırınca..
Maça ‘İstiklal Marşı’yla başlamak kural haline gelince, futbolcular da kayıtsız kalmadı..
Golden sonra sevinmek yerine asker selamı vermek moda oldu..
-
Tribünlerin kontrolsüz, farklı zamanlamayla İstiklal Marşı’nı söylemesi kakofoni oluşturunca, disiplin ihtiyacı doğdu..
Statlarda İstiklal Marşı söylemek resmileştirildi.. Maçlardan önce müzik eşliğinde söylenir oldu..
-
Öcalan teslim alındı, PKK militanları Kandil’e çekildi, Güneydoğu’da terör durdu..
Şehit haberleri gelmemeye başladı..
‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez sloganı’ da atılmaz oldu ama İstiklal Marşı söylemek kurumlaştı..
O kaldı..
2000’li yılların büyük bölümü böyle geçti..
Terör zaman zaman kendini hatırlattı..
Zaman zaman unutturdu..
-
Geldik 2015 yılının yaz aylarına..
Lig başladı..
Aynı görüntüler, aynı sloganlar..
Çünkü..
Yine her gün şehit haberi geliyor..
Yine her gün binlerce insan cenaze namazında buluşuyor..
Yine sık sık ‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ sloganı atılıyor..
Yine futbolcular golden sonra asker selamı veriyor..
-
90’lar gibi olmayız diyenlere; ne farkı var!

Haberin Devamı

Fatura askere polise kesiliyor

Bizim hükümeti aldatan aldatana!.
Kandıran kandırana!.
İstismar eden istismar edene!.
Son beş altı yıldır durum bu..
-
Bu kandırılma meselesi siyasi davalar çökünce ortaya çıktı.. Siyasi davaların tezgâh olduğu, insanlara kumpas kurulduğu, delillerin sahte, tanıkların düzmece olduğu ortaya çıkınca..
O güne kadar tam destek veren iktidar ‘kandırılmışız’ açıklaması yapmıştı..
İşin içinden sıyrılmıştı..
-
Bugünlerde Güneydoğu’da benzer bir durum yaşanıyor.. PKK çözüm sürecini silah depolama sürecine çevirmiş.. Şehir yapılanmasını tamamlamış.. Yollara uyuyan bombalar döşemiş..
Silahlar patlayınca bu vahim durum ortaya çıktı..
Hükümet işin içinden sıyrılmak için yine günah keçisi aradı..
Önce; PKK’nın süreci istismar ettiğini söylediler..
-
Tamam da kim göz yumdu.. Güneydoğu’nun silah deposu haline gelmesinin müsebbibi kim?
Hükümetin hiçbir kabahati yokmuş!
Kabahat, silah depolayan, bomba depolayan, PKK’ya müdahale etmeyen askerinmiş!. Polisinmiş!.
-
AKP Kars Milletvekili Uçum faturayı çıkarmış bile.. Dediği şu:
‘Siyaseten verilmiş bir izin söz konusu değil. Bürokrasi AK Parti’nin çözüm süreci iradesini kendine göre böyle tercüme etti ve süreçlere müdahale etmedi. Bürokrasi idari davranmak yerine siyasi bir tutum aldı. Asker, emniyet ve diğerleri... Biz şimdi müdahale edersek çözüm sürecine zarar veririz’ endişesiyle davranıldı ama aslında bu onların görevi değildi.’
-
Seçim arifesinde hükümet faturayı askere, polise keserse şaşırmayın..