Bir ülke düşünün.. Kokain partisi yapılıyor, yabancı kadınlar zorla alıkonuluyor iddiasıyla isimsiz ihbar maili gönderiliyor.. (İhbarı yapan hâlâ meçhul..)
40 polis, gece yarısı ağır ceza reisinin otel odasını basıyor..
Yargıcın odası didik didik aranıyor..
Arama kameraya an be an kaydediliyor..
Nöbetçi savcı otele geliyor.. İhbar asılsız çıktı, özür dileriz diyor.. Tutanak tutuyor..
Mesele burada bitmiyor..
Otel baskınının görüntüleri, yargıcın odasının aranması, bir internet sitesinde yayınlanıyor..
Bu, özel hayata müdahale kabul edilmiyor..
Özel hayatın gizlilik ilkesine aykırı bulunmuyor..
İnternete düşmüş muamelesi yapılıyor..
Anayasa’nın 20. maddesine uygun kabul ediliyor.. Normal karşılanıyor..
*
(İşin daha da vahimi bu ülkenin aydınlarının çıtı çıkmıyor, kimse bu ne iştir demiyor, sormuyor, resmen gözünü kapatıyor!)
*
Aynı ülkede..
Yazılı sınavı geçen hâkim ve savcılar mülakata alınıyor..
İtirazlar üzerine Danıştay, mülakatların sesli ve görüntülü kayda alınmasına hükmediyor..
Meclis komisyonu bu uygulama özel hayata müdahaledir kararını veriyor.. Kayıt sistemini kaldıran düzenlemeye gidiyor..
Gerekçe?
Mülakat mesleki bilgiyi ölçmüyor, sınav niteliği taşımıyor..
Sohbet yani..
Eee..
Buradaki konuşmaların kayda alınması..
Özel hayatın gizlilik ilkesine aykırıdır, özel hayata müdahaledir..
Anayasa’nın 20. maddesini ihlaldir..
*
İki uygulama ortada..
Yoruma hacet var mı?
*
(Anayasa’yı açıp 20. maddede ne yazıyor diye bakmayın.. Delik deşik vaziyette..
Sadece 20. madde değil..
21. madde de, 22 . madde de sizlere ömür..)
İkinci sınıf ülke olduk!
Çok ağır demeyin..
Bu işin Ergenekon’la mergenekonla ilgisi yok.. Avrupa’ya uyum diye bir yasa çıkarttılar; yargı sisteminin iflas ettiğini dünyaya ilan ettiler..
Yargıtay’ın yorumuna göre, normal tutukluluk süresi iki yıl.. Ağır cezada 5 yıla çıkabiliyor..
Örgüt suçlarında 10 yıl...
Düşünün, yasa bir insanın 10 yıl boyunca tutuklu yargılanabileceğini kabul ediyor.. Suçlu mu suçsuz mu belli değil..
Daha da ötesi yasa koyucu, 10 yıl sonra davasının hâlâ süreceğini öngörmüş ki bu kadar tutukluluk yeter demiş!.
Birinci sınıf bir ülkede böyle yasa var mı?
İkinci sınıf ülke olduk demem bundan..
*
Örgüt deyince aklınıza hemen Ergenekon gelmesin.. Ne davalar var bir bilseniz..
Birini söyleyeyim..
Başbakan’ın katıldığı bir toplantıda ‘parasız eğitim istiyoruz’ diye pankart açan 2’si tutuklu 3 öğrenci, örgüt üyesi olmaktan yargılanıyor..
Tutuklu olanlar 9 aydır hapiste..
Avukatlar, öğrencilerin üyesi olduğu Halk Cephesi ve Gençlik Federasyonu’nun yasal oluşumlar olduğunu söylüyor..
Savcı yasa dışı örgüt olduğunu iddia ediyor..
Örgüt mü değil mi derken bu öğrenciler kaç yıl tutuklu kalacak?
Yasa ne diyor!!!
*
İşin daha da vahim kısmını söyleyeyim mi? Bu çocuklar aralık ayında mahkemeye çıktı, hâkim iş yoğunluğundan bir sonraki duruşmayı 21 Mayıs gününe verdi.. Beş ay sonraya!..
Kimsenin konuşmak istemediği asıl mesele bu..
İnsanlar yargılanamamaktan muzdarip..
14 Şubat sevgililer günü Mevlit Kandili’ne geliyor
Mekke’nin fethi bahane edilerek alternatif yeni yıl kutlamalarının yıllardır ısıtıldığını, bu yıl tam kıvamına getirildiğini yazmıştım..
Bunda Diyanet’in yılbaşı kutlaması günahtır anlamına gelen hutbesi de etkili oldu..
Oysa 31 Aralık ile Mekke’nin fethinin alakası yok.. Arabistan’da bile kutlanmıyor!..
(Mekke’nin fethi Hicri takvime göre ramazan ayının 21. günü..
Rumi takvime göre ocak ayının 11. günü..)
*
Neyse!..
Hal böyle olunca gözler, ‘14 Şubat Sevgililer Günü’ne çevrildi.. O da Hıristiyan dünyasından çıkan bir âdet, tıpkı anneler günü gibi, tıpkı babalar günü gibi..
Ancak bu yıl işler biraz farklı.. 14 Şubat’ın önünü kesmek için Diyanet’in çaba sarf etmesine gerek yok!..
Çünkü; 14 Şubat Peygamberimizin doğum günü..
Mevlit Kandili..
Hz. Muhammed, Rebiülevvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki gece dünyaya geldi..
14 Şubat akşamına denk geliyor..
Şimdiden duyurulur..
