Taksim’de gördüğüm bu duvar yazısı, Gezi Direnişi’nin omurgasını oluşturan gençlerin kim olduğunu çok güzel anlatıyor. Sorun, bu jargona ve gençliğe uzak siyaset yapılması

Apaçi-hipster omuz omuza

Gezi direnişi, romantiklere göre ‘68 Baharı’na, yabancılara göre ‘Arap Baharı’na, iktidar yanlılarına göreyse ‘darbe öncesi kalkışmalara’ benziyor...
Ancak bu benzetmelerden hiçbiri, Gezi Parkı’ndan başlayıp ‘Her yer Taksim, her yer direniş’ noktasına sürüklenen olayları açıklayamıyor, doğru
tanımlamıyor.
Bir hafta boyunca, başka canlı yayın olmadığı için mecburen Halk TV yayınlarından olan biteni takip edenler, ‘Ulusalcılar ayaklanıyor’ duygusuna kapılabilir... Meydana, sokağa çıkmadan konuşmak ne kadar kolay!
Bülent Arınç’la dün görüşen Taksim Dayanışması bileşenlerinin halk adına ilettiği talepler, bu hareketin ne olduğunu, ne istediğini gayet net ortaya koyuyor:
Demokratik hakların özgürce ifade edilebileceği bir zemin talebi... Yaşam tarzına ve inançlara müdahale edilmeden, birlikte yaşamanın, dayanışmanın tesis edileceği bir ortamın sağlanması... Ve ekolojik talana, kentlerdeki son yeşil alanlara müdahalelere son verilmesi!

Komşu’daki ayaklanma
Türkiye’de olan biteni, ancak bizzat şahit olduğum Yunanistan deneyimiyle karşılaştırabilirim. İki yıl önce, hükümetin kemer sıkma politikalarına karşı Atina’da başlayan ayaklanmayı izlemek üzere Syntagma Meydanı’ndaydım. 4 Temmuz 2011’de şöyle yazmışım:
“Dışarıdan bakıldığına ‘Yunanistan’da ekonomik kriz’ başlığı altında verilen haberlerden çok daha derin bir isyan var burada. İnsanlar, ‘demokrasinin beşiği’ olan ülkelerinde, yönetenlerden utanç duyuyor. Kiminle konuşsam, kendini aldatılmış hissediyor.
Çoğunluk, zenginlerin cezalandırılmaması ve faturanın halka çıkarılmasına fena halde öfkeli.”
Evet, Syntagma’da da birkaç kez yoğun biber gazlı müdahale oldu, meydana çadırlar kuruldu, çatışmalar yaşandı. Ancak halkın tepkisini gören hükümet, bu tutumunu sürdürmekten vazgeçti. Ben gittiğimde, parlamentonun birkaç yüz metre ötesindeki Syntagma’da ve evet, parlamentonun önünde insanlar özgürce eylem yaptı.

İnternet kuşağı sokakta
Yunanistan ve İspanya gibi ülkelerde yakın dönemde çıkan ayaklanmaların kaynağında
‘hükümetin yolsuzlukları ve para politikaları’ varken, Türkiye’de
isyanın birkaç ağaç için çıktığını ve genel bir demokrasi ve
özgürlük talebine dönüştüğünün altını çizelim...
Fakat bu isyanların ortak noktası, merkezinde birbirine benzemez genç insanların olması ve dayanışma göstermesi. Eski siyaset biçimleri artık 21’inci yüzyılın gençlerine sökmüyor. ‘Süt bebeleri’ veya bilgisayar başından kalkmayan ‘internet gençliği’ diye küçümsenen yeni bir kuşak var karşımızda. Jargonları, iletişim araçları, mizah anlayışları çok farklı. Taksim’de gördüğüm
duvar yazısı, bu durumu çok
güzel özetliyor:

“Hipster, Apaçi omuz omuza” (*)
Bu kelimelerin ne anlama geldiğini bilmeyen kişiler siyaset (iktidar veya muhalefet fark etmez) yaptığından, kitleyi anlamadan eski ezberlere göre söylem geliştiriyorlar.
Nedir bunlar? İllegal örgüt, marjinal, çapulcu, terörist...

Artık yeter demek suç mu?
Hükümetin olan bitenden ders çıkarıp kendini yenileme şansının hâlâ
var olduğunu düşünmek istiyorum. Unutmayın ki
AKP, beğenin beğenmeyin, söyleyecek yeni bir şeyi olduğu için iktidara geldi ve zamanla
oylarını artırdı.
Ancak son genel seçimin zafer sarhoşluğuyla, çok eleştirdiği devletin eski refleksleri ve söylemlerini sahiplenir oldu. Askeri vesayetin yerini polis devleti aldı.
İfade özgürlüğü kısıtlandıkça, hukuk, medya, sağlık, eğitim, kentleşme alanları 12 Eylül benzeri yöntemlerle şekillendirildikçe her şey kontrol edilebilir sanıldı.
Yanılgı burada işte. Bu ülkenin önemli bir kesimi, özellikle gençleri “Artık yeter” diyor.
Bu sese kulak veren kazanır.

Haberin Devamı

RESMİ RAKAMLAR AÇIKLANSIN

Haberin Devamı

- Tüm Türkiye’ye yayılan ‘Gezi Direnişi’nin dokuzuncu gününde resmi rakamlar sağlıklı bir şekilde açıklanmıyor.
- Taksim bileşenlerinin verdiği ‘gayriresmi’ bilgiye göre şimdiye kadar üç genç hayatını kaybetti. Başta İstanbul, Ankara ve İzmir’de 2 bin 319 yaralı var. Bu rakam tüm Türkiye’de
4 bine çıkıyor.
- Biber gazı fişekleri mermi gibi kullanıldığı, gözaltıların sayısının bilinmediği tablo gerçekten çok vahim. İzmir’de sosyal medya kullanıcılarının gözaltına alınması büyük rezalet, bir an evvel hepsi serbest bırakılmalı.

Haberin Devamı

(*) Hipster: 90’larda ortaya çıkan genç, şehirli orta sınıf. Bağımsız müzik dinler ve film izler, genel moda akımlarından uzaktır, ilerici ve bağımsız politikaları destekler.
Apaçi: Yüzde 100 Türkiye’ye has bir tanım... Yok edilen Kızılderili kabilesi gibi mazlum, mağrur genç erkekleri simgeler. Ekşisözlük’te hasbelicab’ın tanımıyla “yarı aç yarı tok, kültür şokuna girmiş, varolabilmek için kendince bir şekillere giren gencecik insanlar”dır.