Üç ay önce “Otelde hizmetçiye tecavüz etti” başlıklarıyla manşetlerdeydi. Fransız siyasetçi ve eski IMF Başkanı Dominique Strauss Kahn’ın davası düştü. Peki Kahn, gerçekten masum mu? Bu olay kime yarayacak?


Dominique Strauss Kahn, tecavüz davasının düşmesiyle özgürlüğüne kavuştu. Savcıların “DSK’yı suçlayan hizmetçi, başka konularda yalan söylediği için güvenilemez” kararına rağmen dünya basınında tartışmalar sürüyor.
Neden mi? Her şeyden önce DSK ile otel temizlikçisi Nafissatou Diallo’nun arasında cinsel bir ilişki yaşandığına dair kanıtlar mevcut. Buna rağmen, Diallo’nun daha evvel bir başka tecavüz iddiasının bulunması ve yalan söylediğinin ortaya çıkmasıyla her şey tersine döndü. Anlayacağınız, DSK aslında tecavüz konusunda aklanmış değil.
Daha dava düşmeden Fransız Sosyalist Partisi’nin merkezinde kutlamalar başlamış. Dokuz ay sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sarkozy’nin karşısına aday olarak gösterilecek parti üyesi BiR ATA SPORU OLARAK TACiZMartine Aubry, 'müthiş rahatladığını' açıklamış.
Ancak Guardian gazetesi baş yazısında, “Sosyalist parti üyeleri hangi dünyada yaşıyor?” diye kıyasıya eleştiriyor bu tutumu: 25 sayfalık iddianameyi okuyan kimse, bu kadar fütursuz yorumlarda bulunmamalı... Zira Adli Tıp bulguları, cinsel saldırıyı doğruluyor.

Haberin Devamı

Bir Berlusconi yeter

Davanın düşmesinin sebebiyse, “O onu dedi, bu bunu dedi” şeklinde medyaya yansıyan haberlerle birlikte şikayetçi Diallo’nun tanıklığına güven duyulmaması.
Bu nedenle kararın 'yasal olarak doğru' bulunmasına rağmen, Fransız Sosyalistlerin DSK’yı tamamen suçsuz ilan etmesi yersiz. Pek çok yorumcu, Fransız elitinin ahlaki meseleleri tamamen gözden çıkarmasını eleştiriyor: DSK’nın sadece teknik nedenlerle serbest bırakıldığı unutulmamalı.
DSK’nın Mitterand sonrası partide yaptığı değişim ve IMF Başkanı olarak yaptıkları takdire şayan olabilir. Ama bundan sonra siyasi kariyerine devam etmemeli. Rehabilite edilip tekrar partinin başına getirilmemeli.
The Guardian’ın tabiriyle: "Bu dünyaya bir Berlusconi yeter!"

NY-Paris hattında skandal

Gazeteci Anne Daguerre, DSK vakasının henüz bitmediğine dikkat çekiyor: New York-Paris hattındaki skandal sadece ötelendi. Unutmayın ki hizmetçi Diallo’nun DSK’ya açtığı tecavüz davasının haricinde bir de Fransız gazeteci Tristane Banon’nun "Tecavüze kalkıştı” iddiaları var...
Diallo’nun 'güvenilmezliği'ne örnek gösterilen olay, göçmenlik başvurusu için “Gine’de tecavüze uğradığını” söylemesi ve bunun yalan olduğunun ortaya çıkması. İsterseniz dünyanın en büyük zulmüne uğramış olun, Amerikan otoritelerine herhangi bir başka konuda 'yanlış' bilgi vermenin bedelinin çok ağır olduğunu hepimiz biliyoruz.
Sofitel’in suitinde neler yaşandığını büyük ihtimalle hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Ancak DSK, 'özgür bir adam' olarak ABD’den ayrılsa bile imajı zedelenmiş olacak.
En büyük rakibi, hatta tüm bu olayları tezgahladığı düşünülen Nicolas Sarkozy ise halen şansını koruyor.



Hizmetçiyle oynaş, ne olur?


-İlginçtir, Fransa’da cinsel taciz konusu ABD’deki kadar tartışılmıyormuş. Fransız kadınlar, her ne kadar özgür olsalar da iş tacize gelince genelde şikayet etmeme eğiliminde.
-Ülke tarihinde en bilinen cinsel taciz skandalı, 2002’de bir doktora öğrencisinin, profesörü Herve Le Bras’a açtığı dava.
-O tarihten bu yana Fransa’da ünlü bir kişiyle ilgili medyaya yansıyan cinsel taciz davası yok!
-Oysa ABD’de güçlü erkek figürlerinin seks skandallarından yana hiç kıtlık çekilmiyor. Bill Clinton’dan başlayıp Arnold Schwarzenegger’e, nice Cumhuriyetçi ve Demokrat siyasetçinin kariyeri taciz ve seks skandalları nedeniyle sonlandı.
-Bir Fransız gazeteci, DSK davasını 'troussage de domestique' olarak yorumlamış. Bu terim, “Hizmetçiyle oynaşmak, ulusal bir spordur” anlamına geliyor.
-Bir başka ünlü filozof, Bernard Henry Levy ise “Televizyona çıkmak için eski dosyaları karıştıran bir oportünist” diyerek isim vermeden Tristane Banon’u suçladı. Daguerre, DSK davasının 'zengin, güçlü adamın cinsel şiddeti'ne dikkat çektiğini yazıyor.
- Feministler arasında bile kırılmalar yaşanıyor. Paris’te 500 kadın, Diallo için yürüdü. Ancak 'Fransız cumhuriyetçi feminizmini'nin büyük ismi Elisabeth Badinter, DSK’nın karısı Anne Sinclair’in arkadaşı, feministleri 'çok aceleci davranmakla' suçladı.

Haberin Devamı