Nasıl bir gelecek istiyoruz?

Termik santrallerle zehirlenmek mi istiyorsun, yoksa çocuklarını sağlıklı bir ortamda yetiştirmek mi? Cevap belli, peki duyan var mı? BM’nin düzenleyeceği Rio+20, dünyanın en acil sorunlarına cevap aramak için bir fırsat

Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde, Haziran’da düzenlenecek Rio+20, BM tarihinin en büyük etkinliği olacak. Tam adı BM Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı olan Rio+20 için, “İstediğimiz geleceği kurma fırsatı” diyor Birleşmiş Milletler.
Yalan da değil... Daha sağlıklı, daha eşit, daha gelişmiş bir dünyayı konuşmak için herkes Rio’da toplanacak. Herkesten kastım, çiftçiler, yöneticiler, siyasi liderler, bilim dünyası, aktivistler, kadın grupları, yerel halk toplulukları, gençlik birlikleri...
Derdinizi anlatmak için Rio’ya gitmeniz şart değil. BM, dünyanın her yerinden katılımı sağlamak için ‘The Future We Want- İstediğimiz gelecek’ başlığı altında, her türlü fikre açık olduğunu duyurdu. Kendiniz, aileniz, yaşadığınız toplum adına, twitter’da #futurewewant başlığıyla isteklerinizi sıralayabilirsiniz. Bu mesajlar, multimediayla Rio’da gösterilecek.

Gelecek 20 yıl
Elbette Rio’daki toplantı, ne tüm sorunları bir anda çözecek, ne de çözümler hepimizin gönlünde yatanlara birebir uyacak. Ancak bu çaptaki uluslararası bir çaba, başta özel şirketlerle hükümetlerin politikalarını gözden geçirmeleri ve toplumun sorunlarıyla temasa geçmeleri, söz vermeleri ve tutmaları adına önemli.
Rio+20 adı, 20 yıl önce Rio’da yapılan ve çok önemli kararların alındığı ‘Dünya Zirvesi‘ne atfen verildi. Aynı zamanda dünyanın gelecek 20 yılını tartışmak için de bir fırsat: Giderek kalabalıklaşan bir dünyada, fakirliği nasıl azaltırız, sosyal eşitliği nasıl geliştiririz, çevreyi nasıl koruruz soruları burada tartışılacak...
Peki Türkiye, Rio+20 için ne yapıyor? Medya hiç ilgi göstermedi ancak, İstanbul’da 22-23 Mart’ta ‘Küresel İnsani Gelişme Forumu’ düzenlendi. Bu toplantının sonunda ‘İstanbul deklarasyonu’ açıklandı.

İstanbul deklarasyonu
Deklarasyonda şu ifadeler yer alıyor:
* Küresel İnsani Gelişme Forumu katılımcıları olarak bizler; herkes için hakkaniyetle insana odaklanan sürdürülebilir kalkınmanın, küresel ilerlemenin temeli olması gerektiğini kabul ediyoruz.
* Sürdürülebilir kalkınmanın üç bileşeni olan sosyal, ekonomik ve çevresel unsurları içeren ve insanı kalkınmanın odağına koyan yeni bir vizyona ihtiyaç duyulduğu fikrinde birleşiyoruz.
* Bu, tamamen uyumlu ve tamamlayıcı sürdürülebilir kalkınma politikalarının, sinerji oluşturacak şekilde bütünleştirilmesini gerektirmektedir. Kalkınma, insanlarla birlikte ve insanlar için hakkaniyetli, kapsayıcı ve insan hakları temelinde olmalıdır.
Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınların güçlendirilmesine ayrı bir önem atfedilen deklarasyon için diyeceğimiz tek şey var: Amin!

Temiz suya rahat ulaşım, dünyanın en önemli sorunlarından.

TÜRKiYE’DEKi HAZIRLIK

* Rio+20’ye hazırlık, Türkiye’de Kalkınma Bakanlığı’nın sorumluluğunda yürütülüyor. Konferansta, dünyanın dört bir yanından seçilen ‘iyi örnekler’ ve projelere de yer verilecek.
* Bunun için Türkiye’de İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nin desteğiyle ‘En İyi Uygulamalar’ seçilecek.
* Değerlendirme için 28’i sivil toplum kuruluşu, 69’u özel sektör şirketi, 71’i kamu kurumu ve 13’ü eğitim kurumu kategorisinde olmak üzere toplam 181 başvuru yapıldı.
* Sonuçlar Nisan’da açıklanacak. Seçilecek en iyi uygulamalar, Rio’da yapılacak konferansta sunulacak
* İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Başkanı Galya Frayman Molinas, “Yeşil Ekonomi kavramını destekleyen çalışmaların Türkiye’de giderek artacağını düşünüyoruz” diyor. Hadi hayırlısı...

RIO+20 NEDEN ÖNEMLi?

Çocuklarımıza, torunlarımıza yaşayabilecekleri bir dünya bırakmak istiyorsak, dünyanın şu anda karşılaştığı zorluklara şimdiden çözüm bulmamız gerekiyor.
* Dünya nüfusu bugün 7 milyara dayandı. 2050’de 9 milyara ulaşacak.
* 1.4 milyar milyar insan, günde 1.25 dolar ve daha azıyla geçinmek zorunda.
* 1.5 milyar insanın elektriğe ulaşım imkanı yok.
* 2.5 milyar insanın tuvaleti yok.
* Her gün 1 milyar insan aç kalıyor.
* Karbon salımları artıyor, küresel ısınma böyle devam ederse bilinen türlerin üçte biri yok olacak.