Türkiye, planlanan termik santral projeleriyle dünyanın kömüre en çok yatırım yapan dördüncü ülkesi. Kömür, hem iklim değişikliğine, hem de sağlığa zararlarıyla ‘sessiz katil’ olarak biliniyor

Sessiz katil

Türkiye, hayat kalitesi, basın özgürlüğü gibi bazı dünya sıralamalarında sonlarda seyrederken, bazılarında şampiyon...
Mesela? 1990-2010 yılları arasında karbon salımını yüzde 110 artırarak iklim değişikliğine olumsuz katkıda bulunan bir numaralı ülkeyiz.
Bunun başlıca sorumlusu, kömür.
Türkiye, planlanan termik santral projeleriyle dünyanın kömüre en çok yatırım yapan dördüncü ülkesi. İlk üçte, nüfus yoğunluğuyla bizim kat be kat üstümüzde olan Çin, Hindistan ve Rusya var.
Kömür, sadece iklim değişikliğine etki etmiyor. Sağlık için büyük tehlike. Dünya Sağlık Örgütü’nün ölçümlerine göre Türkiye’nin 12 şehrinde zehirli parçacıklar seviyesi (PM2.5) WHO’nun ‘kabul edilebilir’ olarak önerdiği rakamın en az üç katı...

Zararı sigaradan beter
Bitmedi: 2010’da Türkiye’de kömür santrallerinin sebep olduğu kirlilikten doğan olumsuz sağlık etkileri, aynı yılın her günü yedişer milyon adet sigara içilmesinin verdiği zararla
eşit seviyede. (Greenpeace
bu rakama, ortalama yaşam uzunluğunun azalmasından
yola çıkarak ulaşmış.)
Anlayacağınız, ‘sağlıklı bir nesil’ için sigaraya savaş açan hükümetin kömüre yatırım yapması, tek kelimeyle ironik...
Stuttgart Üniversitesi’nin son araştırmasına göre 2010’da, AB ülkelerinde kömür kirliliğine bağlı hastalıklardan ölenlerin sayısı 22 bin.
Bir kömür santralinin olumsuz etkileri, zamanla ortaya çıkıyor....
Türkiye’de yapımı süren 23, lisans almış veya bekleyen 86 kömür santrali var. Bu santraller devreye girerse, karbon salımlarını şimdikinin dört katına çıkarmakla kalmayacağız.
Stuttgart araştırmasının ‘hava kirliliği etkileri modeli’ne göre bu santraller, 1.7 milyon yaşam yılı kaybına neden olacak...
Bir başka deyişle, doğmamış çocuklarımızın ölüm fermanı şimdiden imzalandı!

Geleceğe tehdit
Küresel Eksen Değişimi zirvesi için İstanbul’a gelen Greenpeace Direktörü Kumi Naidoo, fosil yakıt endüstrisinin dünyayı ‘başka bir kalkınma yolu yok’ diye kandırmaya çalıştığını vurguluyor:
“Bir günde tüm santralleri kapatıverin demiyoruz. En azından yeni yatırım yapmayın! Çocuklarımızın geleceğini tehdit etmeyin! Kademeli olarak yenilenebilir enerjilere geçilebilir. Bunun için yeni teknolojiler geliştiriliyor. Bugün yeşil enerjiye yatırım yapan, yarın kazanacak. Tıpkı sanayi devrimindeki gibi büyük bir dönüşüm, bir enerji devrimi yaşanacak.”
Bu devrimin bir parçası mı olacağız? Yoksa kısa vadeli ekonomik çıkarlar için, geleceğimizin çöpe atılmasına seyirci mi kalacağız?
Karar sizin.

Haberin Devamı

AARHUS’A TARAFIZ

Haberin Devamı

* Türkiye AB’ye girmek istiyorsa, imzalayıp taraf olduğu pek çok sözleşme gibi Aarhus sözleşmesine de uymak zorunda.
* Aarhus, halkın çevre konularında bilgiye erişimi, karar vermeye katılımı ve yargıya başvuru hakkını güvenceye alıyor.
* Daha önce Türkiye’deki sayısız çevre hareketinde olduğu gibi, Gezi Parkı’nda da bu haklar ihlal edildi. Hak arayanlar ölçüsüz şiddete maruz kaldı. Gezi’yle birlikte çevre ve demokratik haklar ilk kez bu kadar iç içe geçti...

Haberin Devamı