Yazarlar Mektupların getirdiği

Mektupların getirdiği

01.09.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Mektupların getirdiği

Mektupların getirdiği

       MEKTUP yazmak neredeyse tarihe karıştı! Telefon, teleks, faks, vb. araçlar çıktığından beri insanlar bir dosta, bir sevgiliye yazıyla seslenmeyi unuttu! Sesler yiter gider, kalıcı olan yazıdır... Hele bir dostun, bir sevgilinin iç zenginliğini, duyarlılığını yansıtan el yazısı...
       Mektuplar zamanla değer kazanır. Açın çekmecelerinizde tozlar içinde sararmış eski bir mektubu, birden o anlara, o günlerin havasına girersiniz. Özellikle yazarların birbirlerine, dostlarına, sevdiklerine yazdıkları, en güzel yazın örnekleridir. Yazarların yazdıklarını okurken onların gizli dünyalarına karışmış gibi olursunuz.
       * * *
       YAPI ve Kredi Yayınları'nda iki ilginç kitap çıktı: Tanpınar'dan Hasan Ali Yücel'e ve Yakup Kadri'den Yücel'e mektuplar... Tanpınar ve Yakup Kadri Yecel'e yazdıkları mektuplarda içten duygularını çekinmeden yansıtıyorlar. İşte Ahmet Hamdi Tanpınar bakın ne diyor:
       "Vakit daraldı, elli sekizindeyim. Ölmeden şu şiirlerime bir çekidüzen verirsem çok mesut olacağım. O benim asıl makyajım, tıraşım, tuvaletim olacak!.. Geçen gün, Boğazdaydım. Aşık olduğum, yalnız gezdiğim günleri düşündüm. Ve kendi kendime, 'Yarabbim' dedim genç bir aşık bir gün buralarda tıpkı benim on, on beş sene evvelki halimde dolaşırken benden bir mısra okuyacak mı! Edebiyat işte bu! Eğer böyle bir şey olursa vallahi mezarımda dönerim."
       Tanrıpınar'ın bir tek şiir kitabı var, adı "Ne İçindeyim Zamanın" olacakmış, ama "Şiirler" olmuş... Mektuplarında hemen her şiir üstünde yaptığı değişiklikleri anlatıyor, kitabı yayınlayan Hüsamettin Bozok, "...günlerce düşünüp yazıp bozmanın tadını çıkarmak istiyordu" diyor.
       * * *
       YAKUP Kadri Karaosmanoğlu da Yücel'e birçok mektup yazmış. 1938'den 1960'a kadar... Bu mektupların her biri büyük romancımızın sanatı ve kişiliği açısından değerli birer belgedir. Edebiyat tarihçileri, eleştiriciler bu içtenlikli seslenişlerden Yakup Kadri'nin niteliklerini daha kolay ortaya çıkaracaklardır. Eleştirilere karşı verdiği yanıtlar, yazarların, hele belirli düzeylere ulaşmış yazarların eleştirilere pek de dayanıklı olmadığını görüyoruz!
       Bilindiği gibi Yakup Kadri "Kadro" dergisinin kapatılmasından sonra "zoraki diplomat"lık yapmış; Prag, Tahran, Bern gibi yerlerde büyükelçilikle yıllarını geçirmiştir. Ama boş durmamış yeni yeni yapıtlar yaratmaktan geri kalmamıştır. Hasan Ali'ye yazdığı bir mektuptan bu gurbet ellerde çektiği yalnızlığı, resmi devlet işlerinin kendisini ne kadar sıktığını şu sözlerle dile getiriyor:
       "Burada o kadar arkadaşsızım ve bu yüzden içim o kadar dolu ki, ne kadar söylesem boşalamayacağım. Elçiliğin en büyük felaketlerinden biri bu arkadaşsızlık felaketidir. Zira bu vazife hiç kimseyle resmi münasebet haricinde temas etmek imkanı vermez. Hoş son zamanlarda memlekette iken de aynı yoksulluğun acılığını yaşıyordum. Bahusus Ahmet Haşim öleli Türkiye'de edebiyat arkadaşlığının benim için hiçbir tadı tuzu kalmamıştı."
       * * *
       HASAN Ali Yücel'in kızı Canan Yücel Eronat, titiz ve dikkatli bir çalışmayla babasının bütün yazışmalarını incelemiş, edebiyat tarihimize bu anlamlı mektupları armağan etmiş.
       Hasan Ali Yücel'in doğumunun yüzüncü yılındayız. Bu büyük eğitim adamının, tüm kitaplarının yayınlanması önemli bir görevdi. "Geçtiğimiz Günlerden" de Yücel'in çocukluğunu, ilk gençliğini buluyoruz. "Dinle Benden"de de şiirlerinin bir bölümünü...