Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Anayasa’ya göre görevi, “Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılaplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak” olan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun (AKDTYK) başına Atatürk’le hiçbir ilgisi ve çalışması olmayan Fars dili mezunu birini... Bu kurum bünyesindeki Atatürk Araştırma Merkezi’nin başına da aynı şekilde Atatürk’le ilgili hiçbir çalışması olmayan, uzmanlığı Osmanlı Tarihi olan birini atadılar...
İki gün üst üste dile getirdiğimiz bu atama garabetlerine ne dediğini 15 yıl Türk Tarih Kurumu Başkanlığı yapmış, MHP Kayseri Milletvekili Prof. Yusuf Halaçoğlu’na sorduk.
Ne mi dedi:
“Bu iktidarın ana hedeflerinden biri Atatürk, Türk tarihi, dili ve kültürü üzerinde araştırma yapacak bütün kurum ve kuruluşları...
O çerçevede AKDTYK’nu işlevsiz hale getirmek...
Tamamen ortadan kaldıramadıklarında sadece ismen varmış gibi göstermektir...
Bunun için geçen yasama döneminde Kurum’un yasasında önemli değişiklikler yaptılar... Başbakan’ın, istediği zaman AKDTYK’nun toplantılarına başkanlık edebileceği, Kurum’un bazı görevlerine atanacaklarda aranacak çok önemli bazı koşulların kaldırılması söz konusu değişikliklerden sadece birkaçıydı.
Sonuçta geldiğimiz nokta şudur: AKDTYK, bugün askeri dönemdekinden bile çok daha iktidara bağlı, onun güdümündedir. Sözünü ettiğiniz iki atama AKDTYK’nu işlevsiz hale getirmenin yasasını değiştirdikten sonra attıkları ikinci adımdır. Dolayısıyla şaşırdığımı söyleyemem.”
Atatürk’ü tarihten silme operasyonunun ilk adımları bunlar...

Haberin Devamı

Öyle bir dava ki...
OdaTV davasında yargılanan Doğan Yurdakul, Müyesser Yıldız, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu dün yaptıkları açıklamada OdaTV davasını bir kez daha anlattılar...
Dediler ki:
“Bu dava öyle bir dava ki; bilgisayarlar daha incelenmeden poliste bilgisayarların içindekilere dair sorular soruldu.
- Binlerce arşiv kaseti, CD, onlarca hard disk içinden sözde “suç delilleri” poliste 48 saatten kısa sürede bulundu.
- Organize bir şekilde haber ve kitap yazdığı iddia edilen sanıklar birbirleriyle cezaevi aracında tanıştı.
- Tutuklu sanıklar bilirkişi raporları aldı, ama özgür/özel yetkili mahkeme tam 1 yılın sonunda bilirkişiye başvurdu.
- Son duruşmada, bilirkişi raporu için TÜBİTAK’a “flu, netleştirin” yazısı yazma kararı alınırken, o flu denilen raporla bilgisayarların sahibi iki sanığı tahliye etmiş, ancak bilgisayarlarının inceletilmesine gerek duyulmayan sanıkların (Soner Yalçın) tutukluluğunun devamına karar verilmişti.
Suç unsuru kitabı yazmaya yardım ettikleri öne sürülen sanıklar tahliye edilirken, kitabı yazdırdığı öne sürülen sanığın tutukluluğu sürmüştü.
- Tutuklu sanıkların tutukluluğa devam gerekçeleri arasında “kaçma şüphesi” ve “delilleri karartma şüphesi” yer almamıştı.
- Bu davada bomba yok, bu davada silah yok, bu davada şiddet yok. Bu davada haber var, kitap var, makale var. Bu davada sadece yargılanan gazetecilik var...”
Soner Yalçın, Yalçın Küçük ve Hanefi Avcı 16 Kasım’da bu davadan tutuklu olarak yine mahkeme önüne çıkıyor... Son duruşmadan bu yana 40 gün geçti. 20 gün içinde istenen TÜBİTAK raporu henüz mahkemeye gelmedi. Umarız yetişir o güne...

Haberin Devamı

Taksim
Taksim Meydanı’nı yayalaştırma adı altında yok edilmesine karşı direnen...
70 sivil inisiyatifin bir araya gelmesiyle oluşan Taksim Dayanışması dün çağrı yaptı:
“Bugüne dek yapılan toplumsal, bilimsel ve teknik hiçbir uyarı, öneri ve çağrıya aldırılmadan; Taksim panolarla çevrildi, dozerler çalışıyor, kazılar başladı.
Taksim Meydanı ve çevresi için alınan tüm kararlar oldu bittiye getiriliyor.
Emek ve Demokrasi Meydanı’mızın ve parkımızın yok edilmesine seyirci kalmayacağız!
9 Kasım 2012 Cuma günü saat 18.00’de kitlesel olarak Taksim’deyiz!”
Taksim’i acemi ve halka saygısız kent kasaplarının eline bırakmayalım...

Haberin Devamı

Cinsel suçlar 10 yılda 8 bin 146’dan 32 bin 988’e çıkmış.
Güncellenmiş 10. yıl marşı...
10 yılda binlerce sapık yarattık her yaştan...
Akif Kökçe

TANSU
Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu önceki gün Tansu Çiller’i ziyaret etmiş.
Bazı sorular karşısında Tansu Hanım çok duygulanmış... Hatta bir ara ağlamış...
Çetelerden söz açılınca:
- Yeniydim çete nedir bilmezdim, demiş...
Demek Susurluk Çetesi için söylediği “Türkiye için kurşun atan da yiyen de şereflidir” gibi sözleri bilmeden etti!
Tansu Çiller deyince bizim hatırladığımız şudur...
Laikliği koruyacağım diye Atatürkçülerin oylarını aldı sonra gitti bu oyları Erbakan’a armağan etti.
Atatürkçülerin oylarıyla Erbakan’ı iktidar yaptı. Bir başka merak konusu...
Neden Darbe Komisyonu gazete patronlarının, gazetecilerin, eski milletvekillerinin veya Deniz Baykal gibi liderlerin ifadesini Meclis’te alıyor da Tansu Çiller’in ifadesini Yeniköy’deki yalısında alıyor?
Neden Yaşar Büyükanıt’ın ifadesi Dolmabahçe’de alınıyor?
Komisyon bir ara da darbeleri araştırmak için Arjantin ve Şili’ye gitmeye karar verdi, sonradan eleştiri gelince mahcup olup vazgeçti... Gezmeyi seviyorlar...

AKP iktidarında cinsel suçlar yüzde 400 artmış.
Memleketteki kutup ayısı sayısı arttığı içindir...
Haldun Ertem

Deniz Feneri, Suriyeli mültecilere bozuk et dağıtmış.
“Yüzyılın iyilik hareketi” sonunda Suriyelilere de iyilik yaptı demek ki!
Fahrettin Fidan