PKK’nın Reşadiye katliamını üstlenmesini dün haber siteleri şöyle duyurdu:
“Hain saldırıyı alçaklar üstlendi”
Üstlenenler alçak tabii... Ama bir de kâh PKK’yı kollamak, kâh DTP’yi ve açılımı kurtarmak adına ellerinde kanıt olmadan bu saldırıyı üç gündür TSK’nın vb. üstüne yıkmaya çalışanlar var... Onlar nedir?
Saldırıyı PKK’nın yapmış olması baştan beri en güçlü olasılıktı. Dün Karayılan’ın şu mesajını kaydetmiştik:
- Önder Apo’yu imha etmek için ölüm çukuruna koydular, herkes önderlik karşısında duyduğu sorumluluğun gereğini yerine getirmek durumundadır...
Katliamcılara yeşil ışık yakıyordu Karayılan...
Daha da vahim olaylar ufukta...
Çünkü çok vahim hatalar yaptı bu iktidar...
CHP ve MHP’yi bir kenara itti... ABD’nin verdiği akla uydu DTP ve PKK ile diyalog kurdu.
Ucu açık bir açılımla, teröristlerle müzakere yoluyla terörü etkisizleştirmeyi hayal etti.
Ne var ki, karşı tarafın istekleri öyle birkaç pansuman tedbirle karşılanamıyordu.
Apo’nun affına, özerk yönetim talebine kadar uzanıyordu.
Bu talepler karşılanamayınca açılım karşı taraf açısından bitti.
PKK şimdi savaş düzenine geçiyor. Bunu Abdullah Öcalan 17 Temmuz 2009 tarihinde haber vermişti:
“Eğer bir çözüm gelişmezse ben süreçten çekileceğim. Bir veya bir buçuk ay içinde olaylar değişik bir yön alabilir. Sonbahara kadar çok şey değişebilir. Eğer bir savaş patlarsa Kürdistan ayrılacaktır... Bir savaş iki tarafın da kaybetmesine yol açacaktır... “ (Policy Watch 29 Temmuz 2009)
Hangi noktaya vardığımızı görmek zorundayız.
* Kapanmayan tek yara vicdan yarasıdır.
Publius Cyrus
İktidar, “İrticai faaliyetler” nedeniyle ordudan ihraç edilen 10 askeri Enerji Bakanlığı’nda işe başlatmış.
TSK’nın istemedikleriyle AKP’nin istedikleri aynı kişiler demek...
Haldun Ertem
Neyzen Tevfik
Haber Akşam’da Nebahat Koç imzalıydı... Kartal Belediyesi Neyzen Tevfik’in görkemli bir anıtını dikmek istiyor.
Bu ünlü hiciv ve ney ustasının mezarı da Kartal’da...
Belediye Başkanı Altınok Öz heykel için Marmara Adası’ndan 26 ton ağırlığında tek parça mermer getirtiyor. Ama AKP’li meclis üyeleri heykele itiraz ediyor. AKP’li meclis üyesi Adem Gökçe’nin gerekçesi şu:
“Şiirlerinde küfür yoğun biçimde görülüyor...”
Evet Neyzen küfür ederdi. Ama bunu sanat haline getirmişti. Üstelik zamane çocukları gibi iktidara yalakalık için değil, fakir fukara adına küfür ederdi.
AKP’li üyeler neden üstlerine alınıyor? Mesela şu dörtlüğe bakalım:
“Kime sordumsa seni, doğru cevap vermediler,
Kimi hırsız, kimi alçak, kimi deyyus dediler,
Künyeni almak için, partiye ettim telefon,
‘Bizdeki kayda göre, şimdi o meb’us’ dediler...”
Alınacak ne var şimdi bu dizelerde!
Simavi ödülü
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bünyesinde düzenlenen Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü bu yıl Taraf muhabiri Mehmet Baransu’ya verildi.
Seçici kurul şu isimlerden oluşuyordu...
Nuh Albayrak, Okay Gönensin, Nail Güreli, Vahap Munyar, Şükran Soner, Şule Talu, Tufan Türenç, Celal Toprak, Mehveş Evin...
Üyelerden Nail Güreli ve Şükran Soner, Baransu’ya oy vermediler. Celal Toprak da toplantıya katılmadı...
Baransu’ya ödül oy çokluğuyla verildi.
Bu gazeteci hayli tartışmalı haberlerle gündemde...
Özellikle emniyet ve savcılıklardan kendisine sızdırılan bilgileri haberleştirmekle tanınıyor.
Bu kişi ve çalıştığı gazete sık sık soruşturmanın gizliliği kuralını ihlal ediyor...
Yargısız infazla suçlanıyor... Daha iddianamesi bile yazılmamış davaların şüphelileri bu kişi ve gazetesi tarafından kesin suçluymuş gibi yansıtılarak davanın seyri etkileniyor.
Suçladıkları kişilerden ya da avukatlarından görüş aldıklarına raslanmıyor.
Zaten suçladıkları kişiler genellikle hapiste. Konuşamayacak durumda. Bu yüzden hakkında hayli çok dava var.
Bu nitelikte bir gazeteciye ödül verilmeli mi?
Jüridekiler “Baransu’nun ödüle konu olan, el bombasıyla ölen erler haberi üzerinde tartışma yok” diyorlar.
Doğru... Ancak ödül yönetmeliği de şöyle diyor:
“Özellikle haber ve yorum konusunda, adayın son bir yıl içindeki tüm çalışmaları da dikkate alınır.”
Tartışmanın koordinatlarını verdik... Kesin kararı okura bırakalım...
Bursa ve Kütahya’da faaliyet gösteren dolandırıcılık çetesinin kurbanları için seçtiği şifre, “Yolunacak kaz”mış.
Biraz akıllı olsalar aynı anlama gelen “Sevgili vatandaşım”ı seçerlerdi.
Fahrettin Fidan
Dün toplanan “Roman Çalıştayı” ile Hükümet yeni bir “Roman Açılımı” başlattı...
Kendileri demokrat olmayanlar demokratik açılım yapamaz.
Ama bu defa tehlike yok. Çünkü Romanlar halkın üzerine molotof değil, atsa atsa çiçek atarlar...
Metin Yaykınlıoğlu
