Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Çevik Bir Paşa'yı önceki akşam Rumeli İşadamları Derneği'nin toplantısında izledik. Sayın Çevik Bir iddialı bir açılım yaptı, konuklar önünde Cumhurbaşkanlığına aday olabileceğini bildirdi. Böylece 2 bin yılına damgasını vuracak cumhurbaşkanlığı yarışının adı açıklanan ilk adayı oluverdi.
       Çevik Bir'in bu medeni cesareti göstermesi güzeldi. Ayrıca gazeteciler önünde bir sınavı da göze almıştı. Ne var ki sonuç parlak olmadı...
       Çevik Bir Paşa bir Cumhurbaşkanı adayı olarak beklenen sınavı veremedi. Mesela... Kötü niyetli olmayan bir soruya aşırı tepki gösterdi. Soruları negatif - pozitif olarak ikiye ayırdı. Negatif sandığı sorulara karşı alerjik davrandı.
       Gazeteci dostların soruları pek tutarlı değildi. Ama Cumhurbaşkanlığı gibi iddialı bir göreve baş koymuş bir aday bu soruları sinirlenmeden yanıtlamalıydı. Düşünelim ki oradaki gazeteciler Çevik Bir'e sempati duyan laik kesimden.. Paşa yarın birgün islamcı hatta irticacı medyanın sorularına da muhatap olacak. Sükunetini o zaman nasıl koruyacak?
       Askerler sivil hayata döndükten sonra siyasete girmeli... Cumhurbaşkanlığına aday da olmalı... Çünkü yönetim piyasasının yetenekli ve dürüst isimlere ihtiyacı var. Ancak bu göreve soyunacak adayların bir ölçüde de olsa siyasetçi yeteneği ve esnekliği taşıması zorunlu. Aksi takdirde kolay harcanırlar. Siyaset kurtlarının piyasadaki konumları güçlenir. Yazık olur.

       *Veli Göçer bile; Depremden ders aldım demiş... Oysa bazıları depremden sadece "vergi" alıyor!..
       CİHAN DEMİRCİ

Teşekkür özürü...

       Dağcı okurumuz Durmuş Yalçın:
       - Kasım depreminden sonra enkaz bölgesine ilk yetişenler kimlerdi biliyor musunuz? diye soruyor ve ekliyor:
       - Zonguldak'lı maden işçileriydi... Depremden birkaç sonra olay yerindeydiler. Ve depremden bir can kurtarmak için gece gündüz olağanüstü bir çabayla çalıştılar. Ne var ki ne televizyonlarda ne gazetelerde onlara yönelik tek bir teşekkür duymadım...
       Çok normal... Teşekkür özürlü bir toplumuzdur biz...

Şirinlik

       Adalet Bakanlığı müfettişleri DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'in görevden alınıp sürgüne gönderilmesini istemişler. Sebep: FP milletvekilliğinden dönme Merwe Hanım'ın ifadesini almak için gece geç vakit evine gitmesi... Merwe Hanım ifade vermeye gitmediği için buna biraz da mecbur kalması...
       Peki Sayın devlet büyükleri neden Mersin'de işkence gören kızlar... İşkenceyle alınmış ifadelerinden dolayı hapis yatan gençler... Suratına vali tokatı yiyen hanımlar ile bu kadar ilgilenmez de... Merwe Hanım'ın hakları konusunda bu kadar hassas davranır...
       - Efendim dinci çevrelere adil ve şirin görünme yarışı, diyor bir dostumuz... Ne dersiniz?..

Danıştay kararı

       Gazetelerde, tek sütunluk bir haber;
       "Aktaş sahibinde kaldı
       Danıştay, İstanbul'un, Anadolu yakasının elektrik dağıtım ve iletim ihalesinin AKTAŞ'a verilmesine ilişkin sözleşmenin iptali istemiyle açılan davayı reddetti. Danıştay 10. Dairesi'nin oy çokluğuyla aldığı kararda, dava dilekçesinin aksine, sözleşmenin kamu yararına olmadığına ilişkin bir bulguya rastlanmadığı kaydedildi."
       Bilindiği gibi, sözkonusu dava Elektrik Mühendisleri Odası tarafından açılmıştı. Bu nedenle EMO Genel Sekreteri Sıtkı Çiğdem' e soruyoruz:
       -Açtığınız dava aleyhinize sonuçlandı, ne diyorsunuz?
       - Davanın sebebi İstanbul'un Anadolu yakasında yaşayan yüzbinlerce elektrik abonesinin bire bir tanık olduğu olaylardı. Diyorduk ki; Aktaş, çeşitli bahanelerle abonelerini soyup soğana çeviriyor. Ayrıca da, devlete ödemesi gereken trilyonlarca lirayı ödemeyip iç ediyor. Bu iddilarımız, birbuçuk ay kadar önce Danıştay Nöbetçi Dairesi tarafından görüşülmüş, yürütmeyi durdurma kararı verilmişti.
       - Ama şimdi aynı Danıştay'dan tam tersi bir karar çıktı. Bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?
       -Kararın sonuç bölümünde "...mali konular dışında, görevli şirketin elektrik iletim ve dağıtımına ilişkin hizmetlerin yürütülmesinde bir aksaklık saptanmadı..." deniyor... Bizim en büyük suçlamalarımız mali konularla ilgiliydi; Danıştay ilgili dairesi nedense bu suçlamamızı ele almaya gerek görmemiş(!). Görevli şirketin elektrik iletim ve dağıtımına ilişkin hizmetlerinin yürütülmesinde ilgili daire bir aksaklık saptayamamış(!). Bu kararı veren üyelerin, medyaya yansıyan binlerce abonenin şikayetinden haberleri nasıl olmaz, insan merak ediyor doğrusu...
       -Danıştay'daki dava sürecinde, Enerji Bakanlığı'nın tutumu ne oldu?
       - Çok ilginçtir, bu dava duruşmasında Enerji Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Osman İlhan, adeta Aktaş'ın avukatlığını yaptı. "Aktaş bu işi bizden daha iyi yapıyor", diyebildi. Bir şirket düşünün, devlete en az 40 - 50 trilyon lira kazık atmış ve devletin bürokratı hala bu şirketi savunabiliyor. Herşeye rağmen EMO olarak bu kararı temyiz edeceğiz...

       *Prefabrike evler 30 Kasım'a yetişti - yetişmedi... Büyük mesele yaptı basınımız... Sanki bakanlar verdikleri bütün sözlerde duruyor da...


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr