Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İktidar sözcüleri ve onların yandaşları Ergenekon davası nedeniyle veya başka vesilelerle sürekli “Faili meçhul” cinayetlerinin aydınlatılacağından dem vurdular.
Bırakın geçmiştekileri... Bu iktidar dönemindeki faili meçhuller bile aydınlatılamadı. Hablemitoğlu ve Hrant Dink cinayetleri son 10 yılda işlendi. Trabzon ve Malatya’da din adamları öldürüldü... Bu cinayetlerin ardında kimlerin olduğu hâlâ meçhul. Tam tersine bu cinayetlerin üzerini kapatmak yönünde bir çaba göze çarpıyor... İktidar aynı çabanın içinde olmakla suçlanıyor. Avukat Ergin Cinmen’in sütunumuzda da yer alan şu sözleri güncelliğini koruyor:
- Bu iktidar işbaşında kaldıkça Hrant Dink cinayeti aydınlanmaz...
Toplumsal Bellek Platformu faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için TBMM’yi sıkıştırıyor... Ancak sounç alamıyor. Meclis’te zaman zaman faili meçhuller için araştırma komisyonu kurulması gündeme geliyor... Ancak her defasında reddediliyor.. Sivas’ta yakılan Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok soruyor:
- Bu önergeler neden AKP oylarıyla reddediliyor? Hem de ısrarla, tam 15 kez...
AKP neden faili meçhullerin araştırılmasından kaçınıyor?
Aklımıza meşhur Savcı Nusret Demiral’ın bir sözü geliyor...
Uğur Mumcu’nun katledildiği alana birkaç saat sonra gelen Demiral’ın ilk sözü şu olmuştu:
- Cinayet dış kaynaklıysa failler bulunmaz...
Dediği çıktı.. Gerçek failler o gün bugün ortada yok...
Eğer cinayetlerde dış parmak varsa soruşturma engelleniyor, kanıtlar karartılıyor.
Eğer cinayet dış kaynaklıysa, birtakım ünlü istihbarat servisleri işin içindeyse, iktidarlar da üzerine gidemiyor. Buyurun size bir ipucu...

Haberin Devamı

Zulüm sürdükçe...
Gazetemizin muhabiri ve yazar Nedim Şener’in Bakırköy Adliyesi’ndeki duruşmasını izledik dün... Bu bir basın davasıydı... Küçük mahkeme salonuna girerken Nedim’in önünden geçtik, sırayla elini sıktık...
Nedim çok zayıflamış, rengi sararıp solmuş...
Böyle zayıf bir bünye her an ağır bir hastalığı davet edebilir.
Acaba “kitap yazma” suçuna ölümcül bir ceza mı biçildi?
Eşi Vecihe Hanım’la duruşma öncesinde sohbet ediyoruz... Haftada bir Silivri’ye eşini görmeye gidiyormuş. Ayda bir kez de açık görüş var. Açık görüşe küçük kızı da gidiyor. Vecihe Hanım, tutuklular ile hükümlülerin karışık şekilde hapis yatırılmasından yakınıyor. Uygar bir ülkede suçu sabit olmamış tutuklu ile hükümlü aynı mekânda bulundurulmaz.
Hapisteki gazeteciler elyazısı ile köşe yazısı yazıyor, kitap yazıyor. Geçenlerde tuzu kuru bir yandaş yazar: “Hapishanedeki şartlar iyi olmalı ki ha babam kitap yazıyorlar” diye saçmalamış. Oysa bilgisayarla yazı yazmaya alışmış gazeteciler orada bırakın bilgisayarı daktilo ile yazma şansına bile sahip değil. Çile çekiyor, elle yazıyorlar. Peki neden daktilo verilmez kendilerine... Tuncay Özkan’ın “Hapiste Yatacaklara Öğütler” adlı kitabından öğreniyoruz ki hapiste satranç gibi oyunlar da yasak. Hamurdan satranç takımı yapmışlar. Belli ki iktidar tutuklu veya hükümlü diye bakmıyor... Gizli tanıkla, ihbar mektubuyla ya da sahte kanıtla hapse atılmış olsun... Oraya sokulan insanları hem bedensel hem ruhsal sıkıntıya sokmayı bir siyaset olarak sürdürüyor...
Bugün Türkiye’nin yarası hapiste haksız yere yatırılan insanlardır.
O zulüm sürdükçe kimse bu ülkede ne demokrasiden ne hukuktan söz edebilir.

Haberin Devamı

Osmanlı’da bedelli askerlik 1846 yılında başlamış.
Ve çok geçmeden de borçlanma, kapitülasyonlar, toprak kaybı ve işgal başladı...
Gülhan Elmas

Haberin Devamı

ŞİKE
Şike olaylarını Milliyet Spor Servisi övünmek gibi olmasın diğer gazetelere göre daha titiz ve ayrıntılı aktarıyor... Oradan öğreniyoruz ki... Maç seyretmesi yasaklanan kulüp yöneticileri ilgili oldukları kulübün takımı maça başlarken aynı dakikada en yakın karakola giderek “ben buradayım”, şeklinde bildirimde bulunacak. Daha da komiği... Mesela Trabzonspor Başkanı Sadri Şener yalnız futbol maçı başlarken değil.. Eğer Trabzonspor’un basketbol ya da voleybol maçı varsa bile tam o saatte karakolda olacak, imza verecek... Henüz hüküm giymemiş yöneticiler bu muameleye tabi olduklarında kuşkusuz hayli üzülecekler.

Çankaya Köşkü şike yasasının veto gerekçesini “suç ve ceza dengesi ölçüsüz” olarak açıklamış.
Suçu kanıtlanmamış insanlara uygulanan hapis cezalarının ölçüsüzlüğü ise hiçbir ölçüye sığmaz.
Haldun Ertem

MAL
CHP Milletvekili Mahmut Tanal liderler ve milletvekillerinin mal bildirimlerinin her yıl yenilenmesi icin teklif vermiş.
Sanırız unutuldu!
CHP 2011 Seçim Bildirgesi’nin 19. sayfasında bir vaat vardı:
“Gelen milletvekilleri ve yöneticilerin mal bildirimlerini internet ortamında kamuoyunun bilgisine sunacağız”
CHP bu sözünü hâlâ tutmadı... Önce bu söz tutulsa da örnek olsa diyoruz...

Kaçırılan işadamının eşi ilanla adalet arıyormuş.
Aman ne güzel. Bulursa hapisteki gazeteci arkadaşlarımıza da haber versin!
Fahrettin Fidan

ALÂMET
Aydınlık gazetesi sahibi Mehmet Sabuncu’nun evi polis tarafından basıldı, arama yapıldı ve gözaltına alındı...
Aydınlık gazetesi iktidara yönelik en korkusuz yayın yapan gazete olarak biliniyor.
CHP Milletvekili Günkut Acar yaptığı açıklamada:
- Bu olay iktidarın, muhalefeti yok etme konusundaki uygulamasının bir parçasıdır, diyor....
Ve ekliyor:
- Bir ülkede demokrasinin varlığı iktidarla değil, muhalefetin özgür olmasıyla ölçülür.
Bu ülkede demokrasinin artık yaşamadığına ilişkin alâmetler pek sık tekrarlanır oldu. Bu da sonuncusu...