Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Hakemin Galatasaraylı Emre’ye ikinci sarı kart yerine doğrudan kırmızı kart göstermesinin yanlış olduğunu... Hasan’a kırmızı kartın hepten yanlış olduğunu... Fenerbahçeli Serhat ve Oktay’a sarı kart gösterilmesi gerekirken bunu yapmadığını... Eğer Oktay’a sarı kart gösterse Bülent Korkmaz’ın hakemi alkışlayıp oyundan atılmayacağını eski hakemler ve spor yazarları söylüyor...
Ve aynı kişiler (5 yanlış kart gösterip 2 yerine 4 futbolcuyu oyundan atan ve bir sonraki maçta da 4 eksik yaratan) hakemin "mükemmel" bir yönetim gösterdiğinde de birleşiyorlar.
Gözlemciler de (son 15 dakikada canavarlaşan) hakeme 9.5 ve 10 vermiş.
Ne diyelim? İnsanın gözünü Fenerbahçe rantı bürümeyegörsün...
Maça gelince.. Fenerbahçe galibiyeti hak etmişti. Galatasaray aynen son iki maçtaki gibi... Ruhsuz ve lidersiz bir başıbozuk ordusuydu...
Başıbozukluk tepeden başlıyor. Yöneticiler gazetelere birbirleri aleyhinde demeç veriyor... Yetmiyor, sık sık antrenörü aşağılıyor, onun takım üzerindeki otoritesini sarsıyor. Daha önemlisi... Sistemli olarak takımın as oyuncularını bedava ücretlerle satıyor, yerine daha yüksek fiyatlarla çapsız adamlar alıp yedek kulübesine oturtuyorlar. Anlaşılan birileri de komisyondan kazanıyor. Fatih Terim’in yarattığı dünya markası içten dıştan yağmalanıyor.

*Bir toplantıya üç saat önceden gitmek,
1 dakika geç kalmaktan iyidir.
W. Shakespeare

Okurumuz Ayşegül Boncuklu BBC’ye bir e-mail notu göndermiş:
"İstanbul’da 12 - 13 Şubat tarihlerinde çok önemli bir toplantı yapıldı. Uygarlıkların Buluşması başlıklı bu toplantıya Avrupa ve İslam ülkelerinden 70 ülkenin temsilcisi katıldı. İngiltere en fazla delege ile katılan ülkelerdendi. Ben BBC Dünya Haberlerinde (World News) bu olayla ilgili tek satır habere rastlamadım. Acaba sizler bu olayda bir haber yönü mü görmediniz yoksa başka sebep mi var?"
BBC’den okurumuza sudan bir yanıt gelmiş.. Hık mık... Ancak eğri oturup doğru konuşalım. Toplantının duyulmamasında en büyük hata bizim değil mi?

Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Cengiz Bektaş, mahkemeye başvurarak:
- Sendikamıza üye olan tüm yazarların isimlerinin "Noam Chomsky" olarak değiştirilmesini istiyorum, demiş.
Yargıç, şaşırmış:
- Ama neden?
Bektaş, cevap vermiş:
- Çünkü "Chomsky" olunca, kolay kolay içeri atamıyorsunuz!

Türkiye’den Noam Chomsky geldi geçti. Ne dediği pek anlaşılamadı. Bizim Musa Ağacık’ın Star’da yayımladığı röportaj, zihinlerdeki kimi sorulara ışık tutuyor... Chomsky önce "Türkiye’nin Güneydoğu’da etnik temizlik yaptığı" sözlerine gelen kınamaya yanıt veriyor:
- Kürt sorunu, sizin meseleniz. Benim meselem ise ABD’nin Türkiye’ye yaptığı askeri yardımlar. Eleştiri konusu olan "Etnik temizleme" sözüm, Af Örgütü ve Helsinki Watch raporlarına dayanıyor. PKK hakkında konuşmadım, çünkü bilgim yeterli değil. Söyleyecekleriniz varsa dinlemeye ve gerekirse düşüncemi değiştirmeye hazırım.
- ABD’nin Irak’a müdahalesinin zemininde yatan neden sizce nedir?
- Amerika’nın kendi politikası hakkında şunu söylemek gerekiyor. Birincisi Amerika son dönemde kendisiyle mücadele edecek askeri güce sahip olmayanlara saldırmayı neredeyse ilke edindi.
- Amacı?
- Çünkü başa çıkamayacağı güçlerle savaşmak, özellikle iç politika açısından çok lehinde olacaktır, bunu biliyor. İkincisi iç politika açısından Bush yönetimi "Enron Skandalı", zenginlerin vergilerinin indirilmesi veya sosyal güvenlik sisteminin tahrip edilmesi konularının tartışılmasını istemiyor. Dolayısıyla iç politika açısından devamlı savaş çıkartmak ve oyalamak istiyor. Eğer Amerika Irak’a savaş açmaya kalkışırsa o zaman Türkiye işin içine girmek zorunda kalacaktır gibi görünüyor. Amerika Türkiye’yi Kara Kuvvetleri’ne ihtiyacı olduğu için, Saddam’a karşı bir paralı asker devleti olarak kullanmak isteyecektir. Türk yöneticilerinin bu konuda ne yapacaklarını bilmiyorum. Amerika Türkiye’ye buna karşılık bir rüşvet teklif edecektir. Musul ve Kerkük petrolleri. Ama esas olarak karar tabii Türk yönetiminde olacaktır.

*Tayyip Erdoğan "Bu milletin çoğalması lazım" demiş.
Cahil çoğunluk işine yarıyor tabii ki...
Haldun Ertem