Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Bodrum'un Torba koyunda kocaman bir tekne... Üzerinde kocaman harflerle "BECK'S" markası okunuyor... Kıyıda 14 - 15 yaşlarında kız çocukları annelerine yalvarıyor:
- Anne, arkadaşım gidiyor, ben de gidecem...
Çocuğu tutabilirsen tut... Anne çaresiz, izin veriyor... Çocuklar kıyıdan küçük teknelerle Beck's biralarının reklamını yapan büyük tekneye taşınıyor. Tekne çoluk çocuğu alıp açılıyor, bir - iki saat dolaştırdıktan sonra sahile geri getiriyor. Teknede promosyon var... Çocuklara Beck's biraları ikram ediliyor, alkolle tanışmaları sağlanıyor. 4250 sayılı ispirto ve ispirtolu içkiler kanunu bakınız ne diyor:
"Alkol, bira ve şarap dahil... 18 yaşından küçüklere alkollü içecek satılması veya sunulması yasaktır."
Biracılar bu yasadan haberdar mı? Ya kanunları uygulamak durumunda olanlar?

Yeni tartışma; "Tavla bir bilgi oyunu mudur yoksa şans oyunu mu?"
Yanıt: Kazanan için bilgi, kaybeden için şans oyunudur.


30 Ağustos Cumartesi günü Tepebaşı'ndan Taksim'e kadar sürecek olan yürüyüş Taksim Anıtı'na çelenk konulmasıyla sonuçlanacak.
İstanbul Barosu, Atatürkçü Düşünce Dernekleri, İP Öncü Gençlik gibi
kuruluşların katılacağı izinli
yürüyüşün sloganları
"Mehmetçik Coni'ye kalkan olamaz",
"Ya İstiklal, ya Ölüm..."

Halen Ankara'da yaşayan İstanbullu dostumuz Akif Kökçe Ankaralı yetkililere sesleniyor:
- Sayın yetkililer, sakın Ankara'da egzoz kontrolü yapmayın! Özellikle kamyon ve halk otobüslerinin, şehir hatları vapurunun bacası gibi tüten egzozları birazcık da olsa İstanbul hasretimizi gideriyor...
Ve Kökçe ekliyor:
- Motorlu kara taşıtlarının emisyon ölçümü yaptırmama cezası 1.3 ile 5.6 milyar lira arasında değişiyor. Yetkililer emisyon kontrolü yapsa ve gereken cezaları yazsa hem sağlığımız kurtulur, hem Hazine'ye kaynak sağlanır.

Galatasaray, CSKA ile yaptığı ilk maçı 3 - 0 kazanmış. Turu geçme şansı yüzde 99... Buna rağmen başlama vuruşuyla birlikte başlıyor top dolaştırmaya.... Yan paslar, geri paslar, bayatlamış vakit geçirme taktikleri... Oynamıyor ve oynatmıyor. Stada ve ekran başına toplanmış milyonlar ünlü bir şampiyonu izlemeyi beklerken adeta deplasman korkuları içinde bir ikinci lig takımını izliyor... Sıkılıyor. Evet GS maçı yine 3 - 0 kazanıyor. Ama futbol oynamadan... Geçmişteki keyfi ve gururu yaşatmadan. Dünya takımı Galatasaray bu mu?

Başbakan Tayyip Erdoğan rektörlerle uzlaşma çabasında... Üniversiteyi temsilen kabul ettiği 9 rektörle görüştükten sonra "uzlaştık" diye demeç bile verdi. Ne var ki bir uzlaşma söz konusu olmadığı gibi, galiba pek mümkün de değil.
Çünkü Tayyip Erdoğan Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı YÖK tasarısı üzerinde görüşülmesini ve bir anlaşma sağlanmasını istiyor.
Üniversite ise tamamen ters görüşte.
Üniversitelerararası Kurul, Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı YÖK yasa tasarısını geçen ay reddetti. Bir konsey oluşturdu. Ve tüm üniversite öğretim üyelerinin katkısıyla yeni bir tasarının hazırlığına girişti.
Üniversitelerarası Kurul'un yeni bir tasarı hazırlaması 3 - 4 ayı bulacak
Başbakan Erdoğan bu sürenin çok olduğunu öne sürdü rektörlerle yaptığı toplantıda. Yeni tasarının, anlaşıldığı kadarıyla, ekime kadar bitirilmesini istiyor. Rektörler ise böyle yangından mal kaçırır gibi, yeterince tartışılmadan bir üniversite yasası yapılmasına karşı...
Prof. Ayhan Alkış, üniversite tasarısı hazırlığının Almanya'da 5, Avusturya'da 4 yıl sürdüğünü anımsatarak, yeni tasarının her kademede tartışılarak hazırlanmasının büyük önem taşıdığını anlattı dünkü konuşmamızda.
Rektörler uzlaşmaz görünmek istemiyor ama hükümetin "gelin yasayı birlikte yapalım" oyununa düşmek de istemiyor. O takdirde yalnızca figüran yerine konulacaklarını, "imamın ise yine bildiğini okuyacağını" düşünüyorlar.

Bir "yaz" şiiri...
Perde indi, toz uçuştu, gözyaşı yağmur oldu
Ağaç çiçek dökerken geldi yaz
geçti, ben onu görmedim, yalnızca bir ses
orada duruyordu, deniz yüzeye vuruyordu
ve sen uyuyordun.
Ah öyle güzel uyuyordun ve yaz
uykunu bozmamak için senin
ayakuçlarıyla bir kapıdan
ötekine kadar koşmuş olmalı
toz henüz yere inmemişti
Çiçek dökülmemişti
ve ben, büyülenmiş gibi
yalnızca
sana bakan, bütün bir yaz!