Ahmet Davutoğlu dün koalisyon görüşmesi için Kılıçdaroğlu ile biraraya geldi. Davutoğlu benzer görüşmeyi bugün de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yapacak. Bu görüşmelerde malum önce “kırmızı çizgiler” masaya konuluyor.
Görüşme muhtemelen şöyle oluyor:
- Efendim, sizinle tabii ki ortak hükümet kurmak isteriz ama bildiğiniz üzere bizim bazı kırmızı çizgilerimiz var.
- Bilmez miyiz? Bizim de var ama önce sizinkileri dinlesek.
- Efendim, birinci kırmızı çizgimiz ülkeyi kesinlikle hükümetsiz bırakmamak.
- Ay ne tesadüf! Bizim de birinci kırmızı çizgimiz aynen buydu.
- Güzeeelll. O zaman geliyorum ikinci kırmızı çizgimize; memleketin varlığı, birliği ve dirliği için elimizi taşın altına koymakta kesin kararlıyız.
- Olamaz! Bizim de ikinci kırmızı çizgimiz bunun tıpkısı.
- Üçücü kırmızı çizgimiz helalleşmek...
- Helal olsun, adeta bizim kırmızı çizgimizi çalmışsınız. Herkes hakkını helal etsin... Kimse kimsenin götürdüğünü dert etmesin... Geçmişe mazi, götürene gazi diyelim... Geliyorum dördüncü kırmızı çizgimize...
- İzin verirseniz bu konudaki tahminimi söyleyebilir miyim?
- Siz söylemeden ben söylüyorum... Tek gayemiz, kefen bile giyip vatana, millete hizmet olacaktır. Bu, en kırmızı çizgimiz.
- Bizim de karpuz kırmızısı çizgimiz bu... Gelin öpüşüp helalleşelim...
- Helal olsun...
N’aber Selocanlar!
“Türk devleti onlarca karakol, askeri amaçlı yol, kültürel soykırım ve askeri amaçlı barajlar yaparak ateşkes koşullarını ortadan kaldırmıştır. Kürdistan’ın barajlara ihtiyacı yoktur. Bundan sonra tüm barajlar, baraj yapımında kullanılan araçlara gerilla güçlerimizin hedefinde olacaktır...”
KCK, birkaç gün önce yaptığı bu küstah açıklamanın hemen ardından yol kesme, adam kaçırma türünden eylemlere yöneldi. Çatışmalar başladı.
Ağrı ve Ardahan’dan gelen haberlerin ilk bilançosu; bir ölü, yaralılar ve yakılmış TIR’lar.
Dün HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a KCK’nın açıklamasına ne dediği soruldu. Cevap;
“Tümüyle ateşkesin bitmesinden söz etmiyorlar. (Ateşkesi) İhlal eden askeri baraj ve yol yapımlarının durması gerekir, durmazsa misilleme yapılacak diye okuduk.”
Görüldüğü üzere KCK, bölgede benim istemediğim hiçbir yatırımı yapamazsınız, yaparsanız saldırırım, diyor, Selahattin Demirtaş da KCK’ya sahip çıkıyor.
Seçim öncesi “HDP’yi Türkiyelileştiriyor” diyerek... Saz çaldırıp türkü söyleterek bu arkadaşa güzellemeler düzen bizim “dantel”lere gelin de sormayın şimdi: N’aber Selocan’lar?
İFTAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sanatçı ve sporculara verdiği iftar beklendiği gibi dedikoduya konu oldu. Yansımalar:
- Bizim sanatçılar kendileri fakirlere iftar düzenleyecek yerde devletin parasıyla karın doyuruyorlar.
- Suriye’den getirilip perişan edilen sığınmacılara neden iftar verilmiyor?
- Hülya Koçyiğit, Hülya Avşar, Kadir İnanır, Tuğçe Kazaz isimlerine rastlayamadık...
- Bu ülkede hiç ressam, heykeltraş, piyanist gibi sanatçılar yetişmiyor mu? İftarda hiç görmedik de...
- Ülkemizi uluslararası alanda başarıyla temsil eden sanatçıları ayrıca çağıracaklar galiba!
- Asgari ücretliye 1500 liramız yok ama kuş sütü bol...
- Nihat Doğan gibi bir kalite iftarda neden yok...
Ramazanda zenginler yoksulun halinden nasıl anlıyor?
İftarda aç biilaç kendilerine servis yapan garsonların haline bakarak!
Akif Kökçe
TİRİT
TRT Türk kanalında 10 Temmuz 2015 Cuma günü yayınlanan ‘Kendi Gökkubbemiz’ adlı sözde belgeselde, Osman Yüksel Serdengeçti’nin şu sözleri yer aldı:
“Yapanlar onlardı, yaratanlar onlardı, partilerinden bahsederken şerefli partimiz diyorlardı. On yılda on beş milyon genç yaratmışlardı. Tam 27 yıl tanrılar gibi konuştular. Firavunlar gibi saltanat sürdüler. Yediler, içtiler, kustular. Amma nutuklarda, amma afişlerde ‘Köylü milletin efendisidir’ diye yazıyordu. Halkı ve köylüyü ‘efendimiz sensin, efendimiz sensin’ diye soydular”
Yiyip içip kusan aslında kimdir? Halk biliyor.
