Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Efendim bir kuşkumuz da şu Formula pilotlarının direksiyon hâkimiyeti konusunda... Gerçekten de Schumacher, Raikkonen, Alonso, Montoya gibi ünlü pilotlar, otomobil kullanmakta bu kadar usta mıdırlar? Eğer bu kadar usta iseler neden İstanbul trafiğinde araç kullanarak bu yeteneklerini ispatlamıyorlar? Karayolları'nın mıcırlı şehirlerarası yollarında araç kullanabilirler mi? Neden bunu denemiyorlar? Boş Formula pistinde herkes araç kullanır. Günde ortalama 20 kişinin can verdiği Türkiye trafiğine çıkabiliyorlar mı? İşte pilot diye ona deriz. Adamları boşuna şişirmeyelim! İnsan bir kez kuşkucu olmaya görsün... Her şeyden kuşkulanıyor... Örneğin şu Kültür Bakanı Atilla Koç'un "Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi'ni yıkıp yerine yenisini yapalım" önerisi... Bizi hiç açmadı. Neden mi? Efendim bu iktidarın Atatürk'e ve kültüre hangi gözle baktığı çok açık. Atatürk Kültür Merkezi'ni büyük bir zevk ve hevesle yıkarlar. Ona kuşku yok. Ancak iş yerine yenisini yapmaya gelince bir bakarsınız aksilikler peş peşe gelir. Bakan istifa etmiş olur. Projeler üstünde tartışma başlar. Tartışmalar kilitlenir. Sonunda bir de bakarsınız oraya koskoca bir cami yapılmış. Çünkü akıllarda ve gönüllerde olan yeni bir AKM değil, Taksim'e camidir. O yüzden bırakın AKM yerinde dursun. Kültür ve Turizm Bakanlığı, bir oyunda geçen küfürlü sözü kaldırmadığı için Devlet Tiyatroları Genel Müdürü'nü görevden almış. Sezen Aksu söylüyor: "Bahaaaneydiiii..." Yüksek koltukları işgal edenlere gittikleri yerlerde irili ufaklı hediyeler verilir. Kimi lokantalarda veya otellerde ikramlar, tenzilatlar yapılır. Onlar da yapılan ikramların kendi şahıslarına ve üstün kişiliklerine olduğunu düşünür, bunu gayet olağan karşılarlar. Hiçbirinin aklına ikramın bulundukları makama yapıldığı gelmez. İnsanoğlu bu...Eski zamanda verilen hediyeleri alıp evinde istifleyen birine bir din büyüğü demiş ki:- Sen geçmişte evinde otururken sana böyle hediyeler geliyor muydu? Hediye kimedir? Başbakan Erdoğan, "Basından neden kaçıyorsunuz?" sorusuna, "Böyle basına böyle Başbakan" diye yanıt vermiş. Bir başka deyişle; böyle Başbakan'a böyle basın... Ermeni asıllı yazar Hrant Dink, ilginç bir yorum yapıyor ve bölünme tehlikesinin ortadan kalktığını söylüyor: "Türkiye'de Kürt hareketinin yine az bir kesimine ait olan ayrılıkçı serüveni artık sona ermiştir ve bundan böyle Türkiye içinde bir bölünmenin ve buradan yeni bir Kürt devletinin ortaya çıkışının maddi şartları, bizatihi Irak Kürdistan'ının varlığı nedeniyle tamamiyle ortadan kalkmıştır. Bundan böyle kendisine ille de Kürt devleti isteyen bir Kürt için, sonuçta devlet de hazır. Göçer iki adım öteye ve bu arzusuna kavuşur." Hrant'ın yorumu Savaş, Tanrı'nın Amerikalılara coğrafya öğretme aracıdır. Radikal Gazetesi Genel Yayın Müdürü İsmet Berkan, Mine Kırıkkanat'ın yazılarına son verildiğini dünkü yazısında açıkladı."Bu gazetede yasalara aykırı olmamak, hakaret içermemek şartıyla köşe yazarlarının yazılarına müdahale edilmez" diyen İsmet Berkan, Mine'nin 27 Temmuz 2005 tarihli yazısındaki satırları bardağı taşıran son damla olarak kaydediyor:"Don paça soyunmuş adamlar geviş getirerek yatarken, siyah çarşaflı ya da türbanlı, istisnasız hepsi tesettürlü kadınlar mangal yellemekte, çay demlemekte ve ayaklarında ve salıncakta bebe sallamaktadırlar... Aralarında, mangalında balık pişiren tek bir aileye rastlayamazsınız. Belki balık sevseler, pişirmeyi bilseler, kirli beyaz atletleri ve paçalı donlarıyla yatmazlar, hart hart kaşınmazlar, geviş getirip geğirmezler, zaten bu kadar kalın, bu kadar kısa bacaklı, bu kadar uzun kollu ve kıllarla kaplı da olmazlardı!" Berkan, hakaret içeren yazılara müdahale hakkından söz ediyor. Ama burada durum farklı... Yazılara müdahale etmemiş, tutmuş yazarın işine son vermiş. Mine'nin 3 yazılık dizisinin ilk 2'sini engellemediğini, 3.'de uyarı yaptığını ve Mine'nin bu müdahale üzerine o yazıyı değiştirdiğini İsmet Berkan bizzat belirtiyor. İlk 2 yazının sorumluluğuna kendisi de ortaktır sonuçta.Mine Kırıkkanat, bir aylık, bir yıllık yazar değil... Radikal'in 11 yıllık yazarı... Sıra dışı, cesur bir kalem. En büyük özelliği basında Cumhuriyet'i, laikliği, Atatürk'ü, ulusal değerleri canla başla savunan birkaç isimden biri olması... 11 yılda 3 bine yakın yazı yazmış. Derken son 3 yazısı hakaret içerdiği gerekçesiyle işine son veriliyor. Bu kadar kolay ve basit mi olmalıydı, bu değerde bir kalemi harcamak?İsmet Berkan, yazısında Mine'nin 3 yıl önce Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de hakaret ettiğini, bu yüzden Doğan Yayın Konseyi tarafından uyarıldığını anlatıyor. Nedense Mine'nin ağır ceza mahkemesinde o davadan beraat ettiğini yazmamış...Berkan'ın "işe son verme" gerekçesi hiç doyurucu değil. Özgürlükçü tavırla da bağdaşmıyor. m.asik@milliyet.com.tr 11 yılın ardından