Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aynı anda birkaç kilometre ötede Türk polisi kendi vatandaşını copluyor, biber gazıyla bayıltıyor, anasını ağlatıyor. Neden? "NATOya hayır" demiş de ondan. Polisimiz NATO adına vuruyor. Bakanımız NATO hatırına avuç açıyor.Gazetelerde manşetler:"Türkiye merkez ülkesi oluyor"Bodrumda bir motor ustası vardı. Kartvizitinde "İstismara müsait" diye bir ibare bulunurdu. Bizim de kimliğimizi o şekil düzenlememiz iyi olur:"Her türlü hizmete maydanoz, istismara müsait, merkez ülkesi Türkiye..."Kapitalizmin vurucu gücü NATOya yarım asır önce üye olduk... Komünist dünyaya karşı Batının kalesi olarak milli gelirimizin yüzde 30 - 40ını sürekli silaha ve orduya yatırdık... Fakir kaldık...Dünkü Varşova Paktı ülkeleri; Polonya, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Estonya, Letonya vs. bugün hem NATO hem AB üyesi... Türkiye ise Batıya onca hizmetine rağmen AB kapısında ağaç oluyor... İçeri alınacağı falan yok. Ama "Merkez ülkesi" olarak ABD ve Avrupa kapitalizmine hizmet etmeye aday... Gururluyuz... Türk büyükleri Galatasaray Üniversitesindeki konuşmasının ardından George Bushun elini sıkmak için tek sıra olmuş... İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ile Devlet Bakanı Beşir Atalay en ön sırada... Her ne kadar oraya Türkiyenin kreması toplanmış olsa da... Amerikalı ajan tipinden kuşkulandığı kişilerin avuçlarını kontrol ediyor... Bakan Beşir Atalay da şüpheliler arasında... Amerikan polisinin talimatına uyuyor, avucunu açıyor... Amerikan polisinin yetkisi bakanların üstünde... NATO zirvesi için İstanbula gelen yabancı misafirler Kapalıçarşıdan alışveriş etmemiş... - Adamlar bizi kazıklamaya gelmiş, kazık yiyip giderler mi hiç? Kıbrıs Türklerinin, Türkiye Türklerinden ne gibi farkları var? Onlar bizden daha çok okuyorlar... Bir fark bu...Yüz kırk bin nüfuslu Kıbrısta Türkiyeden giden gazetelere ek olarak Kıbrıs (Asil Nadirin), Kıbrıslı (Denktaş karşıtı), Vatan (ortada), Volkan (Denktaşı destekliyor), Halkın Sesi (ortada), Yeni Düzen (CTP ve Talat destekçisi) Ortam (Toplumcu Kurtuluşa yakın) Afrika (Solcu, Türkiye karşıtı) gazeteleri yayımlanıyor ki... Her biri tabloid ve son derece kaliteli... Fiyatları 500 ile 700 bin lira arasında değişiyor... Devlet desteği yok... Kendi gelirleriyle ayakta durabiliyorlar... Takdire değer... Kıbrıs gazeteleri... Okurumuz Ramazan Gezginci, gazetelerde, ABDnin Irak yönetimini Iraklılara devrettiği haberini okumuş, minik temennisini dün şöyle dile getirdi: "Darısı başımıza!" Adamın biri gittiği şehirde en modern otele yerleşmiş. 7 yıldızlı bu otelin odalarında bilgisayar da varmış. Adam hemen oturmuş bilgisayarın başına, eşine elektronik mesaj çekmiş...Fakat aksilik bu ya... Mesaj yanlış adrese, kocasının cenaze töreninden dönen bir kadının bilgisayarına gitmiş. Ve kadın mesajı okuyunca olduğu yere yığılmış kalmış. Şöyle diyormuş mesaj:Kime : Sevgili karıma Konu : Yeni ulaştım. Tarih : 16 Mayıs 2004 Benden haber aldığına şaşıracağından eminim. Buraya biraz önce ulaştım... Burada bilgisayar var ve sevdiklerimize e - mail gönderebiliyoruz. Seninle buluşmayı dört gözle bekliyorum. Umarım benim gibi sorunsuz bir yolculuk geçirirsin. Not : Burası çok sıcak. Bilgisayarlı fıkra Topkapı Sarayındaki gösterileri izleyen ABD Başkanı Bush, en çok Karadeniz folklor grubunu sevmiş. Karşısında titreyen birilerini görmekten hoşlanıyor herhalde... Çoksatar gazetelerden birinde manşet: "Hiç şık olmadı"Nedir şık olmayan? Dünya liderlerini eşleriyle ağırlayan Cumhurbaşkanı Sezer Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının eşini yemeğe davet etmemiş...Bizim basının geneli Cumhurbaşkanını ayıplar bir tavır takındı...Oysa ortada yeni bir durum yok. Cumhurbaşkanı Sezer, siyasetçilerin türbanlı eşlerini göreve geldiği günden beri resmi davetlere çağırmıyor.Bundan önce Çankayada 30a yakın yabancı devlet başkanı ağırlandı; bu davetlerin hiçbirine Başbakan ve Dışişleri Bakanının eşi çağrılmadı.Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, yabancı devlet başkanlarını Cumhurbaşkanı Sezer adına karşılarken yanına eşini almıyor. Çünkü Çankaya böyle istiyor. Bu konuda adeta bir gizli anlaşma sağlanmış bulunuyor.Basınımız bunları bilmiyor mu?Cumhurbaşkanının bu titizliğinin sebebi malum. Türban Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarında dinsel simge kabul ediliyor. Dinsel simgelerin kamu alanı ve kamu görevinde kullanılması yasalarımıza aykırı düşüyor.Türban yasağının hukuka uygunluğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) önceki günkü kararıyla da tescil edildi...AİHM, üniversitelerde türban takılması talebini "dini kural ve sembolleri dayatma isteği" olarak niteledi. Türbanın devlet protokolünde daha farklı bir amaç taşıdığını düşünmek için sebep var mı?Cumhurbaşkanı Sezer, Anayasa Mahkemesi yargıçlığı sırasında altına imza attığı karar ve yasalara uygun davranıyor. Bunda yadırganacak ne var?Bir sorumuz da uygar ve laik geçinen ama kenara köşeye sinmiş milyonlara...Yıllardır imajımızı bir türlü düzeltemiyoruz, Batı bizi hâlâ fesli - şalvarlı - çarşaflı - türbanlı tanıyor diye yakınıyordunuz...İktidar partisinin dünyaya sergilediği kadın imajından memnun musunuz?Türbanı ortaokullarda bile yasaklayan Avrupa ülkeleri bizi bu kılığımızla aralarına alır mı? Yoksa tiye mi alır? Sezerin hatası! Meslektaşımız Yalçın Bayer, Girnede "Rolex" marka taklit saat satan bir dükkân bulmuş. Bizi de götürdü. Fiyat sorduk:- 35 milyon beyim...- 30 milyon olmaz mı?Satıcı hafif kırıldı:- Rolex alıyorsun beyim, dedi...Aldığımız saatin gerçeği 10 bin dolarmış. "Aman yanlışlıkla gerçeğini verme", dedik saatçiye... "Ben de gerçeği yok ki vereyim beyim" diyerek içimizi ferahlattı. m.asik@milliyet.com.tr Roleximiz oldu