Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Siviller için "Smokin" yanında "koyu renk elbise" gibi bir alternatife yer verilmiyor.Ancak Başbakan, Bakanlar ve Meclis Başkanı bu kıyafet bütünlüğüne (zorunluğuna) uymuyor ve davete takım elbiseyle gidiyorlar... Smokin kendilerine ne ifade eder? Neden kravat takarlar da smokin giymezler? Smokin giymenin kendileri açısından ne sakıncası vardır? Bilmiyoruz... Ama görüyoruz ki davet sahibinin koyduğu kurala saygılı değiller... Üstüne üstlük kuralı delmekte de sakınca görmüyorlar.***Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer verdiği davetlere türbanlı eşi olan AKPlileri "eşsiz" çağırıyor. Bu uygulama zaman zaman eleştiriliyor... Deniyor ki:- Cumhurbaşkanı böyle yapacağı yerde AKPlileri davetlere eşli çağırmalı ancak hanımlar için başı açık olma şartı koymalıdır... Böylesi daha zarif olur...Geçen yıl 29 Ekim resepsiyonunda bu görüşü naklettiğimiz bir köşk yetkilisi:- Eğer öyle yaparsak kapıda olaylar çıkar, türbanlı eşler zorla girer, demişti.Bu görüşü pek kabule değer bulmamıştık...Genelkurmay Başkanının daveti Çankayanın o konuda haklı olduğunu gösteriyor...AKPli zevat protokol, kural, davet sahibine saygı falan dinlemiyor... Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkökün 30 Ağustos gecesi Merkez Orduevinde vereceği resepsiyonun davetiyesinde "Kıyafet" şöyle belirtiliyor: Siviller: Smokin, Askerler: Mesdres... Ekmek kırıntıları serpiyorum cephede kum torbaları üstünde su verirken evinde generalim kuşkonmaz çiçeğine. Barış Devlet Bakanı Abdüllatif Şenerin "Simitçiye boyacıya kredi kartı yok" sözüne alınanlardan biri de dostumuz Arman Salepçi... Diyor ki notunda:- Simitçiye boyacıya kredi vermeyen ama Başbakanlık ve Dışışleri Bakanlığı veren bir ülkeyiz. Malum Başbakan çocukluğunda simitçilik, Dışışleri Bakanı Abdullah Gül ise boyacılık yaptığını açıklamıştı... Simitçi ve boyacı En sürekli aşk karşılıksız aşktır. Satır arasından Toplumsal beklenti olduğuna göre zina olayları toplumda bayağı yaygın bir durumda olmalı... AKPye göre zinanın suç sayılması toplumsal bir beklentiymiş. Bu kadar çaba gösterdiğine göre Türkiyede bunaldı galiba... MEB Dış İlişkiler Genel Müdürü, yurtdışı göreve atanmak için önce yönetmeliği değiştirmiş, sonra da kendi hazırladığı sınava girip kazanmış. Hal hatır sormaya gitmiyorlar tabii... AKPyi günde 200 kişi ziyaret ediyormuş. Önceki akşam, Gazi Orduevinde verilen Zafer Bayramı resepsiyonunun gazetelere yansıyan fotoğraflarında ilginç bir görüntü dikkatimizi çekiyor; Meclis Başkanının, Başbakanın, Genelkurmay Başkanının hemen enselerindeki korumalar... Oysa Gazi Orduevi Türkiyenin en iyi korunan yerlerinden biri... Özellikle de böyle özel günlerde... Ayrıca davetliler özenle seçilmiş, tanınan, bilinen kişiler... O zaman bu denli sıkı korumaya ne gerek var? Korumalar kimi kimden koruyorlar? Ya da böylesine güvenli yerde bile bizim bilmediğimiz bir güvenlik sorunu mu var?Manzara Gazi Orduevindeki kadar olmasa da Mecliste de pek farklı değil. Örneğin Meclis Başkanı kampüs içinde bile bir yerden bir yere korumalarıyla gidiyor. Başbakan Genel Kurul salonuna kadar koruma ordusuyla geliyor. Grup toplantılarında konuştuğu kürsünün dört bir tarafı korumalarla çevriliyor. AKPliler görünüşte kadere, ecele, alın yazısına inanan insanlar... Ama aldıkları abartılı koruma önlemleri öyle bir kişiliği doğrulamıyor. Anlaşılan riske girmeyi hiç sevmiyorlar. Üstelik, etten duvar arasında rahatsız olmuyor, güvensiz görüntü vermekten de çekinmiyorlar. Amerikalı başkan ve bakanları izleyin... Hiçbirinde bu kadar ilkel bir korunma manzarası göremezsiniz. Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitzin bir konuşmasını dinledik önceki yıl Conrad Otelde... Tek bir koruması vardı... Bizimkiler galiba hem daha önemli hem daha tehlikede kişiler. Tanrı onları korusun. m.asik@milliyet.com.tr Cesuryürek