Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Öğretmenler günlerce Ankara’ya yürüdüler... Son gün bir mitingle yürüyüşü noktalayacaklardı ki polis düşmana saldırır gibi saldırdı.. Tazyikli su, gaz, ses bombası, cop, kelepçe ile öğretmenleri yerlerde süründürdü... 100’den fazla öğretmeni gözaltına aldı... Oysa öğretmen hem demokratik hakkını kullanıyor hem ettiği yeminin gereğini yerine getiriyordu.
Öğretmen göreve başlarken şu yemini eder:
“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na, Atatürk inkılâp ve ilkelerine, Anayasa’da ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliği’ne sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milleti’nin milli, ahlakı, insanı, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasa’nın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”
Evet, öğretmen yemini gereği “demokratik, laik hukuk devleti”ni savunulur.
Elbet eğitimde ana okuluna kadar indirilen dinselleştirmeye karşı yürüyecektir.
Anayasa’ya karşı darbe yapmakta olan iktidarın öğretmene öfkesi de herhalde buradan kaynaklanmaktadır.

Haberin Devamı

Gizli saklı var!

HDP’nin İmralı heyetinde yer alan Hatip Dicle geçen hafta sonu Diyarbakır’da yaptığı konuşmada:
- Öcalan’ın İmralı’da 5 - 6 senedir sürdürdüğü diyaloğu bir müzakere taslağı üzerinde anlaşmaya kadar ulaştırdığını, müzakerelerin önünün açıldığını, söyledi.
Bu sözler, Ankara’nın, İmralı’da Öcalan ile “Müzakere taslağı” üzerinde anlaşmaya vardığını gösteriyor. Bu taslak Kandil’e de gönderildi. Oradan da onay aldı. Taslak çeşitli kaynaklara göre özetle:
1. Anayasa ve yasalarda değişiklik,
2. Anadilde eğitim
3. Demokratik özerklik
4. Genel af, gibi uygulamaları öngörmektedir.
Hatip Dicle kendilerinin taslağın tümünün açıklanmasından yana olduklarını ancak hükümetin bu konularda hassas olunmasını istediğini söyledi. Hükümet taslağın maddelerinin seçimlerden önce açıklanmasından son derece tedirgin oluyor. Nitekim artık HDP heyetinin İmralı seferleri de gizli yapılıyor.
Bu noktada sormak gerekir: Hükümet - eğer içindeki maddeler halkın hazmedemeyeceği cinsten değilse - taslağın açıklanmasından neden rahatsız oluyor... Öcalan’ın, Kandil’in HDP’nin bildiği taslağın Türk halkından gizlenmesi kabul edilebilir mi? Bilakis halk seçimlerde oyunu bu taslağı da bilerek kullanmak durumunda değil midir? Açıklayın taslağı... Halkı koyun yerine koymayın...

Haberin Devamı

CİBALİ

Sahnenin emektarlarından Zihni Göktay iki yıl ayrılıktan sonra Şehir Tiyatrosu’na döndü, Cibali Karakolu adlı oyunda rol aldı.
Hürriyet’te pazar günü yayımlanan röportajda şu sözleri ilginçti:
“Bu oyunda emniyet amiri Cafer sevgilisine ‘Gel beni soy’ diyor. Kadın reddedince de ‘İlla hükümet mi soyacak’ diye espri yapıyor. Seyircimizin biri hükümeti rencide ettiğini düşündüğü bu sözü Beyaz Masa’ya şikâyet etmiş. Bu 1951’de yazılmış bir piyes. Cafer o zamanki hükümeti kastediyor. Ama bunu anlatamazsınız. Kaldırdılar o sözü oyundan. Daha birçok sözü de provadayken kaldırdık...”
Muammer Karaca’nın bu sözleri söyleyebildiği 60 yıl öncesi kadar özgürlük bugün yoktur.
Olay budur.

Haberin Devamı

Ayakkabı kutularındaki paralar sahiplerine “faiziyle” geri ödenecekmiş!
Hani kutulara parayı polis koymuştu?
***
Bütçede özel güvenliğe 3 milyar ayırılmış!
Hırsızları korumak bazen hırsızları yakalamaktan daha masraflı...
Akif Kökçe

YILBAŞI

Diyanet - Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar yılbaşının Hıristiyan âdeti olduğunu bildirerek, kutlamayın çağrısında bulunmuş. Hâlâ yılbaşı ile Noel’in aynı şey olduğunu sanmalarına mı takılırsınız... Başkalarının hayatına karışmaktaki pervasızlıklarına mı, bilemeyiz... Ama biliyoruz ki, bu çağrılar her yıl bu vakitler gereksiz gerilim yaratıyor. 1994 yılında yılbaşı öncesi The Marmara Oteli kafesinde Onat Kutlar ve Yasemin Cebenoyan’ın ölümüyle sonuçlanan patlama da böyle çağrılar sonrasında meydana gelmişti. Türkiye çağın bu noktasında mı olmalıydı...