Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ABD’de Bipartisan Policy Center adlı strateji merkezi uzmanlarından Dr. Svante Cornell ile Aydınlık’ta Şafak Terzi’nin yaptığı röportaj, ABD’den Türkiye’ye bakış konusunda ipuçları veriyor.
Soru: Erdoğan’ın bu seçimlerden sonra daha güçlü olduğunu düşünüyor musunuz?
- Hayır. Daha önce “Bu seçimler, ancak AKP çok kötü sonuç alırsa önem teşkil eder” diye bir tespitte bulunduk. Ama kötü sonuç almadılar. Genel duruma bakınca giderek otoriterleşen bir hükümet var ve iktidarda kalabilme koşullarını tüm baskı araçlarını kullanarak sağlıyor. Bu konuda bir değişim yok.
- İktisatçılar büyük ekonomik krizin geldiğini söylüyor, Erdoğan bununla başa çıkabilir mi?
- Bence onu iktidarda tutan temel etken ekonomi oldu. Ve ekonomik kriz gerçekten de beklendiği gibi gelirse, insanlar artık onun liderliğini sorgulamaya başlayacaklardır. Bunun üstesinden gelmesi çok zor gibi duruyor.
- Erdoğan’la Gülen’in ortak düşmanı ordu muydu?
- Bir bölümü orduydu. Kemalist rejimdir aslında.
- Gülen ile Erdoğan arasındaki ittifak hangi tarihte bozuldu?
- 2011 seçimlerinden önce. Erdoğan’ın parti listesinden Gülencileri temizlemeye giriştiği, bürokrasi içindeki atamalarını durdurmaya başladığı andan itibaren başladı.
- Muhalefetin çıkış yolunu nasıl görüyorsunuz?
- Asıl sorun programsızlık... Bir alternatif görüş ortaya atmak gerekir, ülkenin başına geçtiğinde ne yapacağınla ilgili bir alternatif program... Türkiye’de asıl sorun, muhalefetin zayıflığıdır.
Sayın Cornell’e not: CHP’nin zayıf kalması ABD’nin verdiği reçeteyi uygulamasından kaynaklanıyor olmasın... CHP yönetimi CHP ilkelerinden ABD’yi memnun edecek şekilde saptığı halde güçlü bir alternatif parti olamıyorsa bu neyin göstergesidir?

Haberin Devamı

Denizci gözüyle...

Balyoz hükümlülerinden emekli Tümamiral Semih Çetin, “Bir İhanetin Öyküsü” adlı kitabından bir yıl sonra ikinci kitabını yazdı: Nerede Kalmıştık...
Semih Çetin kitabında hapishane hayatını, yaşadığı mutluluk ve mutsuzlukları, Türkiye’nin hallerini, siyasetin kendi penceresinden görünümünü, iktidar - cemaat savaşına bakışını akıcı bir dille anlatıyor.
Balyoz davası en büyük darbeyi Deniz Kuvvetleri’ne vurmuştur...
Amiral kadrosunun yüzde 50’si tasfiye edilmiştir...
Bu oran Hava Kuvvetleri’nde yüzde 25, Kara’da yüzde 6’dır.
Semih Çetin kitabında Kara Kuvvetleri’nden emekli edilen Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in görüşlerine yer veriyor... Pekin özetle diyor ki:
“... Denizcilerimiz kendi gemisini, gemilerinin komuta kontrol sistemlerini milli imkanlarla yapabilecek, istenilen bölgede her türlü görev ve harekat icra edebilecek seviyeye ulaşmış ve çok büyük mesafeler almıştır. Fakat bu sefer de birikimli amirallerimiz/subaylarımız üretilmiş deliller, varsayımlara dayalı iddianameler ve mahkeme kararlarıyla tasfiye edilmişlerdir. Deniz Kuvvetleri’nin dalları değil kökleri kesilmiştir.”
Semih Çetin’i en çok şaşırtan ise Karacı General İsmail Hakkı Pekin’in şu sözleridir:
“TSK’yi, Kara Kuvvetleri ağırlıklı yapıdan çıkarıp; Deniz Kuvvetleri ağırlıklı, modern fakat yeterli hava gücüyle desteklenen bir yapıya kavuşturmalıyız.”
Semih Çetin bu sözleri görevdeki bir karacı general söylemiş olsa ilk fırsatta emekli edileceğini kaydediyor.
“Nerede kalmıştık” okunması çok yararlı bir kitap.

Haberin Devamı

PAMİR

Haberin Devamı

Medyanın da aramaya katılmasıyla ilgi ve sevgi odağı olan... Küçük Pamir Dikdik 30 saatlik aramadan sonra komşu villadaki havuzun dibinde bulundu... Havuzu televizyon ekranlarında görmüş olmalısınız. Suyu belli ki yazdan bu yana boşaltılmamış... Bırakın çocuklar için tehlike arz etmesini... Villada ve çevrede yayşayanlar için de bir mikrop yuvası... O hiçbir işe yaramayacak su neden boşaltılmaz? Sebebi tektir... Bizde felaket geliyorum dese de kimse duymaz... Felaket yaşanmadan kimsenin önlem almak aklına gelmez. Tehlike arzeden cadde ve sokaklarda birileri ezilmeden kesinlikle önlem alınmaz. Bir yerin tehlike arz ettiğinin anlaşılması için orada mutlaka canların yanması gerekir. Bilime sırtını dönmüş, kadere inanmış toplumların ortak tavrıdır bu...

Kılıçdaroğlu “Köşk adayımız tarafsız olacak” diyor. “Seçim işini yapanlar” tarafsız olmadıktan sonra
“adayınız” tarafsız olsa ne yazar!
Akif Kökçe

TWEET

Twitter kapandı, mahkeme kararıyla açıldı. YouTube kapanmıştı açıldı mahkeme kararıyla tekrar kapandı. Mahkeme kararı lafın gelişi... Kararların nereden alındığı belli... Gezi Parkı gibi... Yukardakilerin keyfine göre açılıp kapanıyor.
Okur yazar takımı Twitter ve YouTube’u bir biçimde açıyor...
Resmen kapalı kalması dış dünyaya iktidardakilerin demokratik cinsini göstermesi açısından yararlı oluyor.

KENT

İstanbul Gerçeği adlı sitede İmambakır Ülküş CHP’nin seçimde neden başarılı olamadığını irdeliyor. Bir yerinde şöyle diyor:
“Gezi direnişi” AKP baskısına ve yasakçılığına bir isyan bir tepkiydi...
Ama özünde bir “kent hakkı” isyanıydı...
Parkına, ağacına, sokağına, meydanına sahip çıkanların hareketiydi...
CHP, “Gezi direnişi”nin açtığı yolda ilerlemedi...
AKP’nin kentleri betonlaştırmasına karşı bir söylem geliştiremedi...
AKP’nin kentleri yağma ve talan etmesine dair bir söylem geliştiremedi...
Tam tersine “Cemaat’in tuzağına” düştü...
“Baş çalan” diye başladı...
“Baş çalan” diye bitirdi...