Özel Yetkili Mahkemeler’i kaldıran yasa dün Genel Kurul’da kabul edildi.
Efendim, ÖYM’ler kaldırılmasına kaldırıldı ama halen bu mahkemelerde yargılananlar için kaldırılmadı. Onlar, davaları sona erinceye kadar mevcut ÖYM’lerde yargılanmaya devam edecek. Peki, diyelim yeni bir Ergenekon ya da Balyoz dalgası oldu. Bu dalgada içeri alınanlar nerede yargılanacak? Yanıt; ÖYM’lerde değil, onların yerine oluşturulan Bölgesel Ağır Ceza Mahkemeleri’nde... Üstelik soruşturma, kovuşturma gibi yargılama usulleri de farklı olacak.
Suçlama aynı ama yargılanılan mahkeme ve yargılama usulleri farklı! Hukuk devletinde böyle bir şey olur mu? Bizde olur, nitekim oldu.
Başka ne oldu? Eskiden topu topu 8 ÖYM’miz vardı, içerik hemen hemen aynı kalmak üzere adları değişti, sayıları muhtemelen 30’u bulacak. “Yeni ÖYM”lerin yetki ve görevlerini, yargılama usullerini ve kimleri yargılayıp yargılayamayacaklarını Başbakan Erdoğan belirledi.
Yola ÖYM’ler kaldırılacak diye çıkılmıştı, sonuç neden böyle oldu? CHP milletvekili Prof. Süheyl Batum’un soruya yanıtı:
“Sözde ÖYM’leri kaldıracaklardı. Fethullah Gülen’den icazet alamayınca Bölgesel Ağır Ceza Mahkemeleri adıyla kendi mahkemelerini kurdular. Böylece bir iken iki ayrı ÖYM’miz oldu.”
Turgut Kazan diyor ki:
“ÖYM’ler yanında, Terör Mahkemeleri yaratılıyor. Dolayısıyla, normal mahkemelerin yanında normal olmayan 2 tür mahkeme görev yapacak. Gazeteci, öğrenci, sendikacı, politikacı, ifade özgürlüğü çerçevesinde tepki gösteren, muhalefet yapan herkes, yine geniş yetkili mahkemeler eliyle yargılanıp susturulacaktır.”
Soru: Suriye krizinde hangi noktadayız?
Yanıt: Wall Street Journal gazetesine savaş açtık...
Haldun Ertem
Eski CHP milletvekili Ali Topuz, “ABD, PKK’yı kullanıyor” demiş.
Dahası, AKP’yi de kullanıyor olmasınlar!
Fahrettin Fidan
İsrail’den Kandil’e...
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kanal A Haber’e verdiği röportajda, İsrail’in Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki PKK kamplarında 3 bin PKK militanına askeri eğitim verdiğini, şu ana kadar eğitimden geçen 15 bin PKK’lının da Kandil’e gönderildiğini söyledi.
Kıbrıs Rumlarının sabıkaları çok... Hatırlarsanız, PKK lideri Öcalan, Kenya’da yakalandığında da cebinden Kıbrıs Rum pasaportu çıkmıştı. Onur Öymen diyor ki:
- Her vesileyle teröre karşı işbirliğini savunan bazı büyük devletlerin Kıbrıslı Rumların terörü destekleyen faaliyetleri karşısında sessiz kalmaları ibret vericidir. Daha da vahimi Türkiye’deki iktidarın ve ana muhalefet partisinin henüz bu konuda kuvvetli bir tepki vermemiş olmasıdır. Oysa şimdi yapılması gereken, derhal bu bilgileri ve onu destekleyen kanıtları, başta AB olmak üzere, ilgili uluslararası kuruluşlara götürmek ve güçlü bir tepkinin oluşturulmasına çalışmaktır....
WSJ namert mi acep?
Başbakan Erdoğan, Amerikan kaynaklarına dayarak F 4 uçağımızın Suriye karasuları içinde vurulduğunu yazan Wall Street gazetesine karşı ateş püskürdü önceki gün... O gazetenin yayınını aktaran bizleri de suçladı. Dedi ki:
“Türkiye’de bazı yayın organları Amerika’daki Wall Street Journal’ın haberine sarıldılar. Oradaki gazete eğer dürüstse çıkar kaynağını açıklar. Bu gazete mert değil, namert bir yaklaşımla bunu yapıyor. Namertin izinden gidenler de bu yayını yapıyor. Siz kimin yanındasınız?”
Bizi bir yana bırakın, tüm uluslararası ilkeler ve yasalar WSJ’den yana...
Hem Türkiye hem bütün dünyada gazetecililğin önde gelen ilkesi şudur:
“Gazeteci, kaynakların gizliliği ilkesi uyarınca, kaynağını açıklamaya ve tanıklık yapmaya zorlanamaz. Ancak kaynağı izin verdiği takdirde gizlilik ortadan kalkabilir...”
Özetle... Wall Street Journal adlı gazete kaynağını açıklamadığı için namert sayılamaz...
Eğer (kaynağı izin vermediği halde) açıklarsa namert sayılır...
* * *
Yalnızca WSJ değil... “Antiwar.com” adlı sitede Amerikalı gazeteci Jason Dietz dün aynı yönde haber veriyordu... Okuyoruz:
“Amerikan savunma yetkililerinin verdiği istihbarat, Türk F 4 uçağının düşürülmesi konusunda Suriye’nin yapıtğı açıklamanın doğru olduğunu ortaya koyuyor. Amerikan istihbaratına göre uçak alçak irtifadan uçuyordu ve muhtemelen Suriye uçaksavarları tarafından vuruldu.”
NOT: Uçağımız Suriye hava sahasına girmiş olsa veya olmasa bu Suriye’nin onu düşürmesini mazur göstermez. Şam yönetimi bu olayda sorumludur. Ancak devletler dünya kamuoyuna doğru bilgi vermek zorundadır. Hata burada...
El Beşir El Zulüm
“Kendi halkına zulmeden, çevre ülkelere saldırganlık yapan her kim olursa olsun haddini bildiririz.”
Başbakan Tayyip Erdoğan, bu sözleri geçen hafta söyledi. CHP TBMM Dışişleri Komisyonu üyeleri ise bakın ne dedi:
“Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir hakkında, Darfur bölgesinde binlerce insanı katlettiği için Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin verdiği tutuklama kararı vardır. Beşir’in gidebildiği iki ülkeden biri Türkiye’dir. Bu çelişki yetmezmiş gibi Komisyonumuza Sudan’la askeri işbirliği tasarısı getirildi. Ve tasarı bizim muhalefetimize rağmen AKP’lilerin oylarıyla geçti.”
