Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih AŞIK

Şevket Kazan'ın "Erbakan'ın cihatla ilgili sözleri kişisel görüşüdür, bu sözler partiyi bağlamaz" yollu açıklaması gündemin kaynayan kazanına buzlu su gibi düştü. Herkesi neşelendirdi. Hukukçu Turgut Kazan, Erbakan'ın sözleriyle partinin bağlanıp bağlanmayacağı konusunda dedi ki:
- RP bu kadar ipsiz sapsız bir parti mi? Nasıl bağlamaz? Genel Başkan partiyi temsil eder. Söylediği sözler de kişisel olmayıp siyasi olunca elbette partiyi bağlar...
Turgut Kazan
ekledi:
- Diyelim ki parti başkanı partinin programı ve siyasetiyle çok ilgisiz sözler sarfetti. Bu sözlern partiyi bağlaması istenmiyor. O takdirde partinin yetkili organları ertesi gün toplanıp Başkan'ı koltuktan indirir. Ve sarfedilen sözlerin partiyi bağlamadığını savunabilir. Ancak Erbakan konuşurken ekrana baktım. Parti ileri gelenleri ayakta alkışlıyordu...
İzmir Torbalı'daki "Totaş" Grubu'ndan gelen faks mesajını buraya iliştirelim:
"RP'yi o bağlamıyor, bu bağlamıyor. Bunlar anladığımız kadarıyla `Anayasa Mahkemesi'nin kararı bizi bağlamaz' demeye hazırlanıyorlar..."
Olur mu olur...

Fatma Girik'in hazırlayıp sunduğu "Söz Fato'da" programı geçen haftalarda reyting sıralamasında genellikle birinci, ikinci sıralarda yer tutardı. Bu hafta Erbakan'ın Kanal 7'yle ilgili çarpıcı sözlerini yayınlamasına rağmen (ve maçlarla aynı saate rastlamadığı halde) 10'uncu sırada kaldı. Yerli diziler "Kara Melek", "Ferhunde Hanımlar", "Tatlı Kaçıklar" ile "Atla Gel Şaban" adlı film, "Söz Fato'da"nın üstünde yer aldı...
Neden böyle oldu? Reyting'le ilgili gelişmeleri izleyen bir arkadaşımız dedi ki:
- Halkımız "seksi konular" içerdiğinde en çok Fato'yu izliyor. Konu siyasi olunca aynı ilgiyi göstermedi. Kendi geleceğiyle ilgili meseleler halkımızı seksi konular kadar ilgilendirmiyor. Tuhaf ama gerçek...

ANAP Milletvekili Bülent Akarcalı, ANAP'lı İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu'na TBMM'de yazılı yanıt vermesi kaydıyla soruyor:
1) Eşber Yağmurdereli'nin gözaltına alınmasındaki gerekçe nedir?
2) Emri kim vermiştir?
3) Bu emirden sizin bilginiz var mıdır?
4) Eşber Yağmurdereli'nin gözaltına alınmasında hangi acil suç sözkonusudur?
5) Geçen yıl İstanbul'da 300 bine yakın suç işlenmiş ve bunların ancak 3 - 4 bin tanesinin faili bulunmuştur. Eşber Yağmurdereli'nin gözaltına alınmasındaki titizlik ve kararlılık, İstanbul'da cezasız kalan yüzbinlerce suçun üstüne gidilmesinde de gösterilecek midir?
Görüldüğü üzere, ANAP'lı İçişleri Bakanı'nın Eşber Yağmurdereli olayındaki kayıtsızlığı ANAP'lıları dahi öfkelendirdi. Başesgioğlu RP'lilerden esinlenerek;
- Polisin icraatı beni bağlamaz, diyemeyeceğine göre bakalım yukardaki sorulara ne yanıt verecek?.. Sayın Bakan'a bir soru da biz soralım:
- Manisa'da öğrencilere işkence yapmak suçundan yargılanan polisler önceki günkü duruşmaya yine çıkmazken, hakkında yakalama emri bile bulunmayan Eşber Yamurdereli'nin gözaltına alınıp cezaevi cezaevi dolaştırılması vicdanınızda nasıl bir etki yapmıştır?..
Hükümetin bir başka flaş ismi de Adalet Bakanı Oltan Sungurlu...
Avrasya feribotunu kaçıran İslamcı teröristler cezaevinden çifter çifter tüyerken, Eşber Yağmurdereli'nin hiç ilgisi yokken Çankırı Cezaevi'ne gönderilmesi Adalet Bakanı'nın yanıtlaması gereken bir sorudur...
Başbakan Mesut Yılmaz'ın Almanya ziyareti ve diğer dış gezileriyle sağlanan yumuşak imaj, Eşber Yağmurdereli'ye gösterilen muameleyle silindi gitti. Bir görmez avukatı oradan oraya sürüklemekle kim ne kazandı bilinmez ama Türkiye çok şey kaybetti. Hükümet kendi kendini çelmeledi. Peki sebep?.. İçişleri ve Adalet bakanları bu soruyu yanıtlamalıdır?..

İstanbul caddelerinde önceki yıllarda benzerine rastlamadığımız pankartlar dikkati çekiyor:
"25 Ekim - Makarna Günü kutlu olsun!.."
Olsun da bu "Makarna Günü" nereden çıktı?..
Makarna Sanayicileri Derneği'nin bir etkinliğiymiş bu... Makarna üretimini arttırmak için başvurulan atılımlardan biri... Makarnacılar iç tüketimi arttırmak için bu tür promosyonlar yanında, "pilav"ı da rakip belleyerek pirinçle savaşa girişmişler. Cumhurbaşkanı'na kadar çıkıp pirinçteki fonun yükseltilmesini istemişler... Ki, fon yukarı çıkınca iç piyasada pirinç fiyatları yukarı çıksın, dolayısıyla pirinç tüketimi düşsün...
Reis Gıda Firması yöneticilerinden Mehmet Reis, "makarnacı"ların bu atılımlarından rahatsız... Diyor ki:
- Türkiye'de insanın temel gıdası zaten unlu mamüller. Pirinç tüketimi ise dünya standartlarının çok altında. Örneğin Irak'ın onda biri, Suudi Arabistan'ın yedide biri kadar pirinç tüketiyoruz bir yılda. Pirinç tüketimini azaltmak değil, arttırmak gerekiyor. Makarnacılar pirinçle savaşı sürdürürlerse biz de "Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın" kampanyası açacağız. Haberleri olsun...




Yazara Email M.Asik@milliyet.com.tr