Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İstanbul’un Esenyurt ilçesinde 20 “evet” ve 10 sandık kurulu mühürü ile 312 mavi zarfın çalındığını, siyasi partilerin bu durumdan 10 gün sonra haberdar olduğunu gazetelerde okuduk. Çalınan mühürleri acaba ne yapacaklar?
Bir yerlerde fazladan basılmış pusulalar bu mühürlerle damgalanacak ve AKP militanları sandıklara birden fazla oy mu atacak?
Türk halkı sandığa maalesef böylesi kuşkularla gidiyor... Çünkü iktidarda koltuktan inmemek için her türlü hileye başvuracağı hissedilen bir parti var.
Anayasa Mahkemesi eski Genel Sekreteri Bülent Serim elektronik seçim hilelerinden birini Odatv’de şöyle aktarıyor.
“Uzmanların verdiği bilgiye göre seçim sistemine yüklenen bir programla bir parti seçimlere belli bir oranda önde başlatılabilir. İddiaya göre AKP 2007 seçimlerinde bu yöntemle seçimlere % 25 oy farkıyla başlatılmıştır. Tüm sandıklarda AKP oylarının en az % 25 olması bunun kanıtı olarak gösterilmektedir. Oysa Çankaya’da, Alsancak’ta ve diğer Atatürkçü ve milliyetçi oyların çoğunlukta olduğu sandıklarda bunun olanaksız olduğu belirtilmektedir.
Bunu önlemenin yolu sandık sonuçlarıyla YSK elektronik kayıtlarının tek tek karşılaştırılmasıdır. Ne var ki YSK bunu kabul etmemektedir.”
YSK bu karşılaştırmayı kabul etmeyince seçim sonuçlarının doğruluğu nasıl anlaşılacak? Bu sorunun yanıtını yarın bu sütunda vereceğiz...

Haberin Devamı

Ulukışla yolunda!
Geçen hafta Niğde’de iki güvenlik görevlisi ve bir sivili şehit eden ikisi Arnavut biri Kosova uyruklu üç kişi hangi örgüte mensuptular, nereye gidiyorlardı? Soruyu dün bazı gazeteci arkadaşlarımız da sormuştu... Ertuğrul Özkök, dünkü yazısında, Burak’ın katillerinin DHKP-C’li olduğunu olaydan üç dakika sonra açıklayan Başbakan’ın günlerdir bu konuda açıklama yapmadığına dikkati çekmişti...
Nuri Akkaş hocamız bu konuda ilginç bir tahminde bulunuyor...
Teröristler Pozantı - Ulukışla ortalarındaki Gedelli mevkiinde gasp ettikleri kamyonetle Ulukışla yönüne gidiyor.
Bu yol Ulukışla kavşağından hem kuzeye Ankara’ya kıvrılıyor, hem de Batı’ya Karaman istikametine gidiyor.
Geçen ocak ayında basına ilginç bir haber yansımıştı...
İsrail istihbaratı, El Kaide’nin Türkiye’de Karaman, Osmaniye ve Şanlıurfa’da üslerinin olduğunu iddia ediyordu.
Acaba bu teröristler Osmaniye veya Şanlıurfa üssünden Karaman üssüne gidiyor olamaz mı? Bu elbet bir tahmin!
Örgütün adı ve teröristlerin nereye gittiğinin açıklanmaması insanı bu tür düşüncelere sevk ediyor...
Bu arada Suriye uçağını düşürmemizin de sınırımızın hemen dibindeki El Kaide uzantısı dinci militanlara destek sağladığını anımsatalım...
Üçüncü konu... Reyhanlı katliamı neden hâlâ aydınlatılmadı? Başbakan’ın ABD ziyaretine bir hafta kala Obama’yı yardıma ikna etmek için düzenlendiği açık olan bu katliam kimin eseriydi? Kimin eseri olabilir?

Haberin Devamı

DAVA
Mine Kırıkkanat arkadaşımız dün Kartal Adliyesi’nde 2. Asliye Ceza’da yargılandı... Suçu Cumhuriyet’teki köşesinde Adnan Hoca namıyla tanınan Adnan Oktar’a hakaret idi. Mine savunmasında özetle dedi ki:
“Sayın Yargıcım; ben bu ülkede, 28 yıldan beri yaptığım dürüst, ilkeli ve tavizsiz gazetecilikle övünüyorum.
Ama hukukuyla da övünebilmeliyim ülkemin. Hepimiz, bu ülkenin tarafsız adaleti, adil yargısıyla övünebilmeliyiz.
... İşte bugün burada, yüce mahkemenizden yepyeni bir sayfa açmanızı; hukuku, ifade özgürlüğünü boğmak için yıldırma aracı olarak kullananlara ‘Yeter!’ demenizi, meslek etiği lekesiz bir gazeteciyi, onu susturmaya çalışanlara karşı korumanızı bekliyorum...”
Anımsatalım... Bir ülkede basın özgürlüğü yoksa demokrasi de yoktur.

Haberin Devamı

İktidar, Cemaat’i ABD adına çalışmakla suçluyor.
İyi de Paralel Yapı’nın malzemesi ABD’dense, arsası AKP’den...
* * *
İktidar 2045 yılında ödenmek üzere borç almaya başladı. Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı çoktan bitti,
Sıra “tüyü 45 yıl sonra bitecek çocuklar”da...
Akif Kökçe

ARHINÇ
AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bir özelliği de zaman zaman Erdoğan’la zıtlaşmayı göze alıp doğruları söylemesi. Ama... Aması var... Gerisini bir fıkrayla anlatalım...
İki arkadaş balonla seyahat ederken yollarını kaybetmiş... Yol sormak için alçalmışlar... Bakmışlar aşağıda bir adam duruyor... Seslenmişler:
- Beyefendi biz şu anda neredeyiz?
- Balondasınız...
İki arkadaş birbirine bakmış. Biri ötekine demiş ki:
- Bu adam herhalde Bülent Arınç...
- Neden?
- Söylediği doğru ama hiçbir işe yaramıyor...