Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih AŞIK

Seksenlik karı - koca sağlık kontrolundan geçmek için doktora gitmiş geçenlerde. Doktor önce beyefendiyi muayene etmiş. İyi bulmuş. O arada sormuş:
- Seks hayatınız nasıl gidiyor...
Seksenlik ihtiyar hafifçe içini çekmiş;
- Birinci sefer gayet normal oluyor doktor bey, yalnız ikincide çok terliyorum...
Doktor şaka mı yapıyor diye ihtiyarın suratına şöyle bir bakmış. Adam çok ciddi. Daha sonra hanımefendiyi almış muayeneye... O da turp gibi. Hala meraklar içinde olan doktor bu defa hanımefendiye sormuş:
- Eşiniz birinci seferde bir anormallik olmadığını ancak ikinci seferde terlediğini söylüyor, demiş, gerçekten böyle mi oluyor?
- Evet böyle oluyor ama ben bunda anormallik görmüyorum...
- Neden?
- Canım yılda zaten iki defa yatıyoruz... Birincisi ocakta ikincisi temmuzda... Temmuzda haliyle terliyor insan...
***
Söz evlilikten açılınca biraz da kadınlar ve evlilikle ilgili sözler aktaralım...
Evlilik bir sözcük değil cümledir
Anonim
Yalnızlıktan korkuyorsan evlenme
Çehov
En mutlu evlilik sağır bir adamla kör bir kadın arasında olandır.
Cleridge
Bir erkek kadının söylediğinden daha fazlasını duyuyorsa o kadın güzel değildir...
Haskins
Aşk idealdir... Evlilik gerçek... İdealle gerçeğin birbirine karışması aslı cezasız kalmaz
Goethe
Bir kadınla bir erkek pekala arkadaş olabilir. Ama bunun için arada bir fiziksel antipati bulunması şarttır
Nietzche
Kadınlar bize büyük şeyler ilham eder ancak onlara ulaşmamızı engeller
Dumas
Doğanın kadına verdiği muazzam gücü yeryüzü kanunları sınırlar...
Dr. Johnson
Evlilik bir kafestir.. Dışardakiler içerdeki yaşamı, içerdekiler dışardaki yaşamı özler
Montaigne

CHP Lideri Deniz Baykal, Başbakan Mesut Yılmaz hakkında;
- Seçime kaçmak istiyor, diyor, bahane olarak da bizi göstermek niyetinde...
Peki Mesut Yılmaz neden seçime kaçmak istiyor?..
Yolun başında ona "Seçim hükümeti kurun, seçime gidin" dediler. "Hayır, çözüm hükümeti kuracağız" dedi. Çözüm diye diye yüzde 77'lik enflasyonu yüzde 97'ye çıkardı. Çetelere meydan okur gibi yaptı, sonra pıstı, geri çekildi. Derken 6 ay sonra kaçış hazırlığı... Gerekçe: Erken seçim... Peki ama...
Mesut Bey bir erken seçim sonrasında bugünkünden daha uygun icraat imkanı mı bulacak? Ordu'dan payandalı... Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk'tan destekli... Deniz Baykal'dan onaylı böyle bir iktidar fırsatını bir daha ne zaman yakalayabilir? Bakınız üstelik ne diyor TÜSİAD Başkanı Muharrem Kayhan:
- Erken seçimin yol açacağı tahribat seçimle işbaşına geleceklerin de düzeltemeyeceği kadar ağır olacak...
İki kere iki, dört...
O zaman neden ve nereye kaçıyor Mesut Bey?
Acaba onun iktidar programı şöyle birşey mi?
- Karambolda gelirim... Eşi dostu arpalıklara yerleştiririm... Enflasyonu şişirir, enflasyon lobisini sevindiririm. Biraderin durumunu düzeltirim... Yandaş işadamlarına ballı ihaleler veririm... Adamlarımı doyurduktan sonra ilk fırsatta bir bahane bulur, tüyerim... Her parti sırayla iktidara gelir kendi yandaşlarını doyurur. Nasıl olsa siyaset 6 partiye kilitli, birimiz gider öbürümüz gelir... Gide gele hem eşi dostu doyurur hem kendimiz yıpranmaktan kurtuluruz...
Böyle mi düşünüyor Mesut Bey?
Sanmıyoruz... Peki neden seçime kaçmak istiyor?
Bu soruya bir yanıt arıyoruz...

ABD'den bir tüketiciye saygı haberi...
Cincinetti'de arabasını satışa çıkaran biri, espri ve muziplik olsun diye camına:
"1750 muza satılık" yazmış... Dolar yerine espri olsun diye "muz" demiş. Ertesi gün kadının biri elinde 50 tane muzla çıkagelmiş:
- Bunu alın 1700 muz daha getireceğim...
Adam gülmüş. Durumu anlatmış:
- Anlamam, demiş kadın, 1750 muza satılık yazdınız madem, muzları getirip arabayı alacağım.
Olurdu olmazdı... Derken durumu mahkemeye intikal etmiş. Yargıç kadını haklı bulmuş. Ve kadın 1700 adet muz getirip arabayı götürmüş.

Balat'ta bir ara sokak... Üstünde turşucu dükkanı... Tezgƒhın arkasındaki çalışma masasında "Türkçe Gönüllüleri Dil İzleme Grubu" kurucusu ve sözcüsü Hüseyin Movit... Günlük gazetelerin, ansiklopedilerin, sözlük ve kılavuzların arasında kaybolmuş; çalışıyor...
Hüseyin Movit, sözünü ettiğimiz adresteki "Turşu Saray"ın sahibi... Bursa'dan getirdiği turşu çeşitlerinin dağıtımını buradan yapıyor. Bu "maişet" telaşı arasında bir de her gün 7 ayrı gazeteyi, TV ve radyo kanallarını tarıyor... Bulduğu dil yanlışlarını sorumlularına mektup yazarak, faks çekerek veya bizzat telefonda "lisan - ı münasip" ile aktarıyor... Bu işi hergün hiç aksatmadan yapıyor...
- Dilin doğru kullanımı konusunda bu özen, bu titizlik nereden geliyor?
- Başta lisedeki edebiyat öğretmenim Fahrunisa Hanım'dan.. Sonra.. eskilerde sıkı bir okuyucusu olduğum Refii Cevat Ulunay da dil yanlışlarına duyarlı olmak gerektiğini söyler, bu konuda herkesin tepki vermesini isterdi. Bu işi ciddi bir uğraş haline getirirken O'ndan feyz aldım diyebilirim. Babamın işlettiği Beyoğlu - Hacı Salih Lokantası'nda geçen gençlik günlerimde tanıştığım Metin Erksan gibi insanların da teşviki oldu..
Turşucu Hüseyin Movit, 1975'te ünlü bir TRT programcısına yazdığı ilk "dil eleştirisi" mektubundan bu yana, 20 yıldır "hiç de üzerine vazife olmayan" bir işi "vazife" sorumluluğuyla yürütüyor.
- Aylık telefon ve faks giderim 25 - 30 milyon lira civarında. Hergün 20'ye yakın mektup postalıyorum; o da epey tutuyor. Hepsi kendi cebimizden, bilƒücret!.. Gazeteciler Cemiyeti'nin çıkardığı "Bizim Gazete"de köşe yazıyorum.
Movit,
gazetede ağırlıklı olarak siyasetçilerin dil yanlışlarını konu ediyor. Tansu Çiller ve Şevki Yılmaz'ın artık eleştirilerle de iflah olmayacağını düşündüğü için "onlar adına" biri sarışın, öteki esmer iki oyuncak bebeği koca bir kavanoza yatırıp turşularını kurmuş.. İflah olabilecekler için ise.. yakasına "amblem" niyetine iliştirdiği iki adet "kırmızı biber" hazır ve nazır, bekliyor...
Peki.. bir işe yarıyor mu bari bunca emek?..
- Bazıları "Bu adam da kim oluyor!" deyip bozulsa da, çoğunlukla dostça tepkiler geliyor. "Dile hassasiyet" yaygınlaştıkça insanlar, yazıda ve konuşmalarda ister istemez daha titiz olmaya yönleniyorlar. Hem bakın.. havayı, suyu, çevreyi kirletene az veya çok yaptırım var. Türk dilini kirletene ise yok. Oysa temiz bir dil, birbirimizi daha iyi anlamamız için ön koşul. O yüzden, bu çabaya bir katkımız olsun diye biz de biberle idare ediyoruz!..



Yazara Email M.Asik@milliyet.com.tr