Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Basınımız Başbakanımızın çevresine bir etten duvar ördü...
Oslo’da PKK ile görüşmenin ne kadar olağan sayılması gerektiğine halkı inandırmaya çalışıyor.
Kanın durması için Başbakan siyasi prestijini tehlikeye atmış...
Bu fedakârlık takdir edilmeliymiş...
İyi de.. Altı yıldır görüşülüyor ve ülkede terörün yarattığı kan ve acılar azalacağı yerde artıyorsa burada bir yanlış aramak gerekmez mi?
Kürt siyasetçi Şerafettin Elçi, İmralı ile hükümet arasında bir protokol yapıldığını ancak İmralı ve Kandil’in imzaladığı protokolü Başbakan imzalamayınca daha çok kan aktığını anlatıyor.
Demek ki müzakere süreci iyi yönetilmemiş.
Bu hatanın bedelini de Güneydoğu’da şehit düşen yüzlerce asker, polis ve sivil ödedi.
Müzakerenin bilançosu ağırdır.
Bu arada dünyaya terörist diye kabul ettirmeye çalıştığımız eli silahlı örgütü kendimiz meşrulaştırmışız. Halk olarak haberimiz yok.
İspanya ve İngiltere teröristle hiç doğrudan müzakere yaptılar mı?
İranlı general Hüseyin Selami’nin demeci vardı dün gazetelerde. Bakın ne diyor:
“PJAK silah bırakmaz ya da İran’a yakın bölgelerden çekilmezse sonuna kadar savaşacağız.”
İran’ın bizim kadar aklı yok mu?
Oslo’daki görüşmenin ilginç bir yanı da İngilizce konuşan bir yabancının gözetiminde yapılıyor olmasıydı...
Barış sürecini yabancılar yönetiyorsa tuzağa düşme ihtimaliniz iki katına çıkıyor demektir...
Çünkü onlar kendi stratejik çıkarlarını ön planda tutacak, sizi parmaklarında oynatacaklardır.
Nitekim öyle bir sonuç çıkıyor ortaya...

Haberin Devamı

Doğan Yurdakul’uz
Mustafa Mutlu telefonla: - Can Ataklı’yla birlikte “Hepimiz Doğan Yurdakuluz”, diye bir yazı yazıyoruz diyor...
OdaTV davasından sanık Doğan Yurdakul’un eşi Güngör Yurdakul hayattan ayrıldı...
Doğan Yurdakul eşini tedavi için her hafta Mersin’den Ankara’ya getiriyordu.
O hapse girince tedavi aksadı.
Kanser hastası olan Güngör Hanım’ın acılarına bir de eşinin üzüntüsü eklendi.
Doğan Yurdakul’un yazarlık ve gazetecilikten başka uğraşı olmadığını en yakından bilen eşiydi.
Üstüne üstlük “terör örgütü üyeliği” ile suçlanması herhalde şok etkisi yapmış olmalı.
Doğan Yurdakul eşinin son günlerini göremedi..
Telefonda vedalaştılar...
Mustafa Mutlu “Hepimiz Doğan Yurdakul’uz” diyor telefonda...
Herkes Doğan Yurdakul olabilir mi gerçekten?
Hukuk fakültesini bitirmiş, Sorbonne’da yüksek lisans yapmış, gazeteciliğin cilası değil özü peşinde koşmuş, şöhreti değil doğruları yakalamak için çabalamış bir gazeteciyle eşleşmek kolay mı?
Bu yıl son olarak “Fransızca - Türkçe Büyük Sözlük”ü piyasaya çıktı...
Tam 1700 sayfalık dev bir çalışma...
Bu ülkede kaç kişinin 1700 sayfalık bir lügat yazacak birikimi var...
Doğan Yurdakul hapiste 7 ayını doldurdu... 9 ay sonra yargıç karşısına çıkarılacak... Günün birinde mutlaka beraat edecek. Kaleminden başka silahı olmayan yazar terör örgütü üyesi olabilir mi?
Hepimiz Doğan Yurdakul’uz elbette... Ama aynı haksızlığı yaşamayalım. Kin ve intikamların hedefi olmayalım. İşlenmemiş suçlardan hapis yatmayalım... 60’lı, 70’li yaşlarda böyle acılara muhatap olmayalım... Hak etmediğimiz sonlarda buluşmayalım...

Haberin Devamı

Borç
Başbakan Tayyip Erdoğan 22 Ağustos 2010’da Giresun’da yaptığı konuşmada, İmralı ile görüştükleri iddialarını yalanlamış:
“Eğer bunu ispat edemezseniz, bu şerefsizliktir, bu alçaklıktır. Bu hükümet hiçbir zaman terör örgütü ile masaya oturmamıştır, oturmaz” demişti.
Ya Bülent Arınç ne demişti:
“Biz teröristle, örgütle pazarlık yapacak namussuz, şerefsizlerden değiliz.”
Bu sözlerin sahiplerinin acaba topluma bir özür borçları da mı yok?

Haberin Devamı

Erdoğan’ın laiklik mesajları Mısır’daki Müslüman Kardeşler’i kızdırmış.
Kızdırır elbet... Çünkü Başbakan daha önce “Hem laik, hem Müslüman olunmaz” demişti...
Haldun Ertem

Demet
Siyaseti titizlikle izleyen Demet Hanım:
- Kimse bize “Dünya ülkesiyiz, büyük ülkeyiz” pompalaması yapmasın üstat, diyor, büyük ülkeye bak! Elek gibi her yandan gözüküyor, izleniyor, dinleniyor. Siyasetine kasetler, bantlar, gizli çekimler yön veriyor. Gizli istihbaratı bile dinlenen ülke büyük olmaz, olsa olsa orta boy kabile olur!
Demet Hanım hayli dertli.. Devam ediyor:
- Kasetin sızdırılması yok İsrail’in işiymiş, yok nasıl dinlenirmiş, vs...
AKP ekranlarda yalakaları tarafından yine mağdur havasına sokuldu ya.. Pes....
“İktidarın halka yalan söyleyip terör örgütüyle pazarlık yaptığı” gerçeğini gözden kaçırıyorlar.
Şimdi topluca kasetin internete sokulmasını kınıyorlar.
Aynı yalakalar, askerler ya da muhalefete ilişkin kasetler internete düşünce:
- Bırak nasıl dinlendiğini, içeriğe bak, havasındalar...

Haşim Kılıç, “Yeniden Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na seçilmem hukukçu olmadığım eleştirilerine en güzel cevap” demiş.
Pardon yani. Seçim kazanınca hukukçu mu olunuyor!
Fahrettin Fidan

MEB
Milli Eğitim Bakanlığı kuruluşunu düzenleyen yeni Kanun Hükmünde Kararname’nin amaç maddesinde önemli değişiklik yapıldı. ‘Atatürk inkılapları’, ‘Türk milliyetçiliği’, ‘Türk milleti’ ibareleri yeni KHK’de yer almadı.
Milliyetçi deyim ve kalıpların ilgili ilgisiz her yerde kullanıldığını savunan kimi aydınlar bu iptalleri destekleyebilir.
Ancak unutmamalı.. Şu sırada Anayasa’dan da “Türk” ve “Türk milleti” kavramlarının çıkarılması gündemdedir.
Bu yönde geniş bir kampanya var.
Amaç “Türk”leri ülkede bir etnik grup statüsüne indirmektir.
Böyle bir kampanya sürüyorken Milli Eğitim’deki değişiklik özellikle dikkat çekiyor.
Daha büyük dikkati ise Anayasa’ya vereceğiz.