Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Suriye Ulusal Güvenlik Binası’na düzenlenen bombalı saldırı konusunda Şam birinci sırada Türkiye’yi suçluyor...
Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu bu suçlamaları reddettiler...
Ancak Türkiye’nin uzun süredir Özgür Suriye Ordusu’nu destekliyor ve besliyor olması bu tür suçlamalara zemin hazırlıyor... Bir de Genelkurmay Başkanı’nın 9 Temmuz’da Akşam’da yayımlanan sözleri var...
Akşam Genel Yayın Müdürü İsmail Küçükkaya Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’le konuşuyor:
- Bir uçağımız düşürüldü ve iki pilotumuz şehit edildi. Mütekabiliyet (karşılıklılık) nasıl sağlanacak?
- Savaş çıkaracak halimiz yok.
- İyi ama sessiz mi kalacağız?
- Çok yakından takip ediyoruz. Her türlü imkân ve kabiliyetimiz mevcut.
- Ne yapacağız?
- Büyük devletler ne yaparsa onu... Biz yapınca bütün dünyayla birlikte siz de görürsünüz.
Genelkurmay Başkanı’nın “bütün dünyayla birlikte siz de görürsünüz” dediği olay bu muydu?
Ne olursa olsun... Genelkurmay Başkanı’nın bu sözleri söylemesine gerek var mıydı?
Suriye’deki patlamayı izleyen saatlerde twitter’da emniyet kökenli bir yazarın sözleri yayımlandı..
- MİT yaptıysa bravo, gibi sözler...
Terörden canı yanan bir ülkenin, zarar gören kim olursa olsun, terörü alkışlaması yakışık alır mı?
Türk dış politikası yıllar yılı Ortadoğu bataklığından uzak durdu... Şimdi hızla bu bataklığa giriyoruz... Bir yıl öncesine kadar “sıfır sorun” derken bugün Doğu ve Güneydoğumuzda “Rusya, İran, Irak, Suriye”den oluşan bir düşman cephe meydana geldi. Günübirlik Türkiye’yi tehdit edenlere Irak Başbakanı Maliki de eklendi. Mevcut iktidar hiçbir çıkarımız olmadığı halde ülkeyi uçurumun kıyısına getirdi... Bir bu eksikti...

Haberin Devamı

İyi yolculuklar!
CHP yeni bir kadroyla yeni bir yolculuğa çıkıyor... İlk hedef yerel seçimler... Sonra genel seçim... Ve cumhurbaşkanlığı yarışı...
Şimdi takkeleri öne koyup düşünme zamanı...
Deniz Baykal döneminde CHP belli düzeyde muhalefet yapan ama iktidara gelmeyi istemeyen bir parti kimliğindeydi.
Deniz Baykal’ı bu yönüyle çok eleştirdik.
CHP gemisi artık yeni bir kaptanla yoluna devam ediyor.
Yeni kaptan, Baykal’ın aksine parti binasından dışarı çıkıp gezmesini ve halkla temas etmesini seven, ayağına üşenmeyen, iktidara gelmek konusunda istekli görünen bir figür... Ancak bu kadarı iktidar için yetmez...
Önce yerel seçime değinelim...
CHP pek çok yerde son yerel seçimleri AKP’ye alternatif oyları topladığı için kazanmıştır.
Eskişehir ve biraz da Şişli hariç, belediyecilik çalışmalarıyla halkın tereddütsüz gönlünü kazanmış CHP’li azdır.
CHP süratle bir yerel seferberlik ilan etmeli, belediyeler arasında eşgüdüm sağlamalı, hizmetleri belli bir standarda ulaştırmalıdır.
Genel siyasete gelince...
Kurultay’da Kılıçdaroğlu’nun her bağımsızlıktan ve Atatürk’ten söz ettiğinde alkış alması önemli bir işarettir. CHP ikinci değil, birinci cumhuriyetin partisidir.
Nedir “Bağımsızlık”tan anlaşılan... Bağımsızlık dünya ailesinin eşit üyesi olmak, dış siyasette onurlu davranmak, barışı savunmak anlamındadır. Atatürk’ün CHP’si bunu istiyor.
Aynı zamanda çalışanların, öğrencilerin, öğretmenlerin, memurların, işçilerin kısaca haklı olanın hakkını savunan, fırsat eşitliği üzerinde titizlenen, emek değerlerini ön plana alan bir parti olmalı CHP... Önünde ince bir patika uzanıyor artık... Bu patikayı aşmak ustalık istiyor...

Haberin Devamı

Soru: CHP’deki değişim işe yarar mı?
Yanıt: Memleketteki seçmen profili değişmedikçe fazla bir şey değişmez..
Haldun Ertem

Haberin Devamı

Bira
Entellerimiz Eyüp’teki müzik festivalinde bira yasaklanınca uyandılar.
Onlardan birinin sütununda şu sözleri okuduk:
“Her gün her yerden eşit bir şekilde ince ince özgürlüklerimizin elimizden alındığını düşünüyorum...”
Bu enteller yıllardır baştaki iktidarı “En büyük reformcu, özgürlükçü, demokrat” diye koltukluyordu.
Darbecilerle mücadele adı altında kuşkulu kanıtlarla onlarca TSK mensubunun hapse atılmasına alkış tuttular.
Onlara göre iktidar böylece askeri vesayete son veriyordu.
Askeri vesayet bitince ne olacaktı?..
Sivil demokrasi ve özgürlükler kafileler halinde ülkeye avdet edecekti.
Derken ne mi oldu?
Sivil diktatörlüğün ucu ufukta göründü.... Bira içme özgürlüğü bile kısıtlandı.
Acaba enteller demokrasi gelecek mavalıyla sivil diktanın operasyonlarını desteklediklerini fark ettiler mi?
Yoksa birkaç bira hadisesi daha mı gerekecek bunun için...

“Demirel, Özal, Çiller, Yılmaz, Erbakan, Erdoğan...”
sıralamasında görüldüğü üzere
iktidara geçen liderlerin gericiliğe daha çok ödün vermeleri,
iktidarda kalmalarına değil, iktidarı daha gerici bir partiye kaptırmalarına neden oluyor.
Akif Kökçe

THY
THY’nin işine son verdiği bir kabin memuru yazıyor:
“Grev hakkının engellenmesine bağlı olarak gerçekleşen eylem sonucunda ben ve benim gibi birçok arkadaşım posta yoluyla gelen fesih bildirimi ile işlerimizden olduk. Durumu takiben sendikamızla görüştük ancak sendikamız, sendikal bir hak olduğu halde bizden avukat ücreti talep etmiştir. 29 Mayıs günü uçuşunu yapıp gelen arkadaşlarımız da sebep göstermeksizin işlerinden oldular. 29 Mayıs Birliği adı altında bir dayanışma sağladık kendi içerimizde. Bu kimi çevreler tarafından yanlış anlaşıldı. Amacımız haklarımızı savunmak, kamuoyunu doğru bilgilendirmek.”

Türkiye’ye sığınan Suriyeli general sayısı 20’ye yükselmiş.
Evet ama yetmez. Açığımızı kapatabilmeleri için
en az 40 - 50 generalin daha sığınması lazım!
Fahrettin Fidan