Meriç Köyatası

Meriç Köyatası

merickoyatasi@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Julien Berther’in teknesini herkes eğlenceli bulmuyor

Böyle şaka olmaz ki...


Fransız Julien Berthier seyir yapabilen ve bir yattan beklenen tüm işlevleri yerine getiren bir tekne tasarladı. Ancak teknenin en büyük özelliği, batmak üzere olduğu görüntüsünü vermesi...
Yarıdan kesilip altına salma eklenen 6 metrelik bu tuhaf tekne,
seyir yapan diğer teknelerin de büyük tepkisini çekiyor.
Denizde yardımlaşmak esastır. Uzaktan bakıldığında batmak üzere olan bir tekne gördüğünde, her denizci ve her gemi rotasını değiştirir ve yardıma koşar. Julien Berthier’in tasarladığı bu tekne ile yaptığı gezide başı epey derde girmiş... Rotasını değiştirip yardıma gelen tekne kaptanlarının çok az bir kısmı durumu anladıktan sonra gülümseyip yoluna devam etmiş ama çoğu da Berthier’e kalayı basmış.
Bir insanın hayatını kurtarmak için zahmete katlanan bir kişinin, birdenbire aynı insanı pataklama isteğine kapılması, ancak bu tür eşek şakası ile açıklanabilir.

Denizciyi kurtaran tarif

Arman Kırım’ın hem ekonomi hem gastronomi yazılarını ilgiyle okurdum. Folyoda balık ve tavuk tarifi denizciler için müthişti

Hafta içinde ekonomi, işletme ve gastronomi alanında çok değerli bir bilim adamı Prof. Dr. Arman Kırım’ı genç yaşta kaybettik. Kendisi ile hiç tanışmadım. Ancak bir iktisatçı olarak ekonomi ve işletme ile ilgili kitaplarını ve yemek meraklısı bir kaptan olarak da yazdığı yemek yazılarını ilgiyle okurdum. Kendisine rahmet, ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum.
Bundan dört yıl kadar önce bir pazar günü Hürriyet gazetesinde yazdığı folyoda balık ve tavuk tarifi biz denizciler için büyük avantajlar sağlıyordu. Arman Kırım’dan alıntı yaparak bu tarifi “Denizde Yaşamak” adlı kitabımda yayınlamıştım. İşte kitabın o bölümünden folyoda balık tarifi...
* * *
Folyoda balık ya da tavuk tarifi, üç nedenden ötürü mükemmel. Bir tavuk ya da balığı olması gerekenin en az yarısı kadar
bir sürede pişiriyor, zamandan ve özellikle teknede
kıt olduğu, olmadık yerde bittiği için çok kıymetli
olan tüpgazdan kazanıyorsunuz. Müthiş bir lezzeti var. Her ne kadar alüminyum tartışmalı da olsa, pişirme yöntemi olarak çok sağlıklı. Hürriyet gazetesinin
Pazar ekinde çok güzel yemek yazıları yazan Arman Kırım’ın bir yazısından okudum ve denedim.
Önce malzemeler... Balık fileto edilir (Özellikle levrekte şahane oluyor). Fileto başına iki diş sarmısak, dört-beş adet mantar, ortadan uzunlamasına bölünmüş yeşil biber, yuvarlak kesilmiş bir dilim domates, yine yuvarlak kesilmiş, kabuğu soyulmuş ince bir dilim limon, biraz kereviz yaprağı, biraz maydanoz, iki çay kaşığı zeytinyağı, göz kararı miktarda kırmızı ya da yeşil Meksika acısı sos.
Tavanızın tabanı kadar iki kat alüminyum folyo kesin. Alüminyum folyonun iki kat olması çok önemli. Zaten işin püf noktası da burası... İki kat alüminyum folyonun üstüne önce balık, sonra diğer malzeme yerleştirilir. Sonra sırasıyla, tuz, karabiber, acı soslar ve zeytinyağı eklenir. Kereviz yaprağının olmadığı zamanlarda yarım defne yaprağı da uygun düşer (Kereviz yaprağı ve acı soslar sonradan eklediğim tatlardı. Denedim, memnun kaldım. İsterseniz koymayabilirsiniz ama tavsiye ederim).
Daha sonra bir kat daha alüminyum folyo kesin ve hazırladığınız malzemenin üzerine koyun. Üç kat alüminyum folyoyu hiç hava almayacak bir biçimde sıkıca uçlarından kıvırıp kapatın.
Tavaya çok az sıvı yağ koyun. Bu yağ, yemeğin lezzeti ile ilgili değil. Sadece tavanın kayganlığını sağlayacak. Yağı tavada kızdırıyorsunuz ve sonra bir cam saklama kavanozuna alıyorsunuz. Alüminyum folyomuzu, iki katı altta olacak şekilde tavaya koyun. Ocaktaki ateş ilk iki dakika yüksek ateşe yakın olmalı, sonra da orta ateşe getirilmeli. İki dakika kadar sonra hazırladığınız alüminyum folyonun, rüzgarla dolmuş balon yelken gibi şiştiğini göreceksiniz. Şişmezse, folyoyu iyi kapatamamışsınız demektir. Tavadan alıp tekrar sarın. Bu şişme özelliği ile folyomuz düdüklü tencere fonksiyonu görüyor. Ancak düdüklü tencerede elde edemeyeceğiniz lezzetleri elde ediyorsunuz.
Balığın büyüklüğüne göre pişirme süresi sadece 7-9 dakika. Pişirme esnasında hiçbir besin kaybı olmuyor ve inanılmaz bir lezzet yakalıyorsunuz.
Michelin yıldızlı o şef derdimize derman bulduğunu biliyor mu?
Aynı yöntemi tavuk için de deneyebilirsiniz. Özellikle tavuğun kalça şiş bölümünü tercih edin. Kalça şişleri döverek yassı hale getirin. Defne yaprağı ve limon hariç yukarıdaki malzemeyi aynen kullanın. Ben ayrıca tavukların üst kısmına biraz da hardal sürüyorum. Tavukta pişirme süresi balığa göre iki dakika kadar daha uzun oluyor.
Tabana iki kat folyo koyarak lezzet ve besin değeri konusunda yaratıcılık sergileyen, adını hatırlayamadığım Michelin yıldızlı şef, deniz ortasında tüpgaz derdine düşmüş denizcilerin de derdine derman bulduğunun farkında mı?

MAYIS AYI FIRTINA CETVELİ

* 04 Mayıs Çiçek Fırtınası
* 08 Mayıs Doğu Rüzgarları Fırtınası
* 11 Mayıs Mevsimsiz Soğuklar
* 16 Mayıs Filizkıran Fırtınası
* 20 Mayıs Kokulya Fırtınası
* 22 Mayıs Ülker Fırtınası
* 30 Mayıs Kabak Meltemi
* 31 Mayıs Bevarih Rüzgarları başlangıcı

Denizciler neden denize ekmek atar

Deniz kirliliğinin önlenmesi amacıyla, Türkiye’nin de imzaladığı uluslararası Marpol anlaşmasına göre her türlü gemi, yemek atıklarını (ekmek dahil) denizden 12 mil açığa boşaltabilir.
“Ekmek denizi kirletmez, neden denize ekmek atmak yasak olsun ki” diyenler çıkar ama esasında ekmek ve diğer gıda maddeleri balıklar tarafından yense de, tek hücreli planktonların üremesine ve çoğalmasına neden olurlar. Bu planktonlar da denizdeki oksijen kaynağını tüketerek denizlerin kendisini temizleme özelliğini olumsuz etkiler.
Ancak Çanakkale Boğazı’ndan geçen Türk denizciler için, bu yasağa rağmen denize yarım somun ekmek atmak bir gelenektir.
Çanakkale deniz savaşının Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlanmasının ardından İtilaf Devletleri, kara savaşını başlattı. Bu da 9 Ocak 1916’da yine Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlandı.
8-10 metrelik siperler arasında göğüs göğüse süngü savaşının yapıldığı 25 Nisan 1915’te kahraman atalarımızın sabah kahvaltısı suda haşlanmış kırık buğday çorbası ile yarım somun ekmek idi.
İşte bu kahvaltı mönüsü, Türk denizciler arasında bir gelenek başlattı. Küçük bir yelkenli tekneden büyük yük gemilerine kadar Türk bayraklı tüm gemiler Çanakkale Boğazı’ndan geçerken, Çanakkale Şehitler Abidesi’ni ya da Kilitbahir Tepesi’ndeki Dur Yolcu anıtının önünde denize yarım somun ekmek bırakır ve kahramanlarımız için Fatiha okur; bayrak yarıya indirilerek anıt selamlanır.