Meriç Köyatası

Meriç Köyatası

merickoyatasi@hotmail.com

Tüm Yazıları

Fırtınaya yakalanmış bir tekneyi sağ salim limana getirmek iyi kaptanlıktır da esas iyi kaptan, fırtınayı önceden sezip denize çıkmayan ya da en yakın limana dönen kaptandır. Hava raporu alınmayan hallerde fırtınayı önceden sezmek ustalık ve tecrübe ister…

26 yıl önce yelkenciliğe ve denizciliğe başladığımda, bize öğretilen ilk ders önce emniyetti. İlk denizcilik hocam rahmetli Prof. Dr. Necmettin Akten, daha sonra bana ve bizim kuşağa çok şeyler öğreten Sadun Boro ve Necati Zincirkıran’ın denizde emniyet ve meteoroloji üzerine söyledikleri hep kulağıma küpe olmuştur.
Denizde emniyeti sağlamak için de çok sayıda kural vardır. Gazete yazılarına sığmaz. Ancak belli başlı bazı kuralları hatırlamakta fayda var. Öncelikle, teknenizin sert havalara karşı dayanıklı olması, bakımının yapılması, sert havalarda kullanacağınız, can yeleği, can simidi, emniyet kemeri, yedek demirler, halatlar, deniz demiri, işaret fişekleri gibi ekipmanın tam olması gerekir. Tekne her türlü deniz şartlarına göre neta (seyre hazır) edildikten sonra, denize çıkmadan önce meteoroloji izlenmeli, her gün hava raporları alınmalı ve ona göre seyir planı yapılmalıdır.
Denizin şakası olmaz. Sert havalarda denize çıkmamak, mümkünse en yakın limana girmek doğru denizciliktir. Fırtınada teknesini limana yanaştıran kaptan iyidir de, esas iyi kaptan, fırtınayı önceden görüp limanda kalan ya da en yakın limana dönen kaptandır.

Fırtınayı önceden sezmek
Ancak bütün bunlara rağmen, uzun seyirlerde hava bozar, fırtına ile karşı karşıya kalırız. Kimi zaman da seyirde hava raporu alma olanakları azalır.
Bu durumda seyir halinde sürekli havayı koklamak gerekir. Seyir esnasında kısa bir süre sonra havanın nasıl olacağını anlamak için yapılacak işler vardır. Milliyet ailesine yeni katılan meteoroloji alanında değerli bilim adamı Prof. Dr. Midkat Kadıoğlu’nun hoşgörüsüne sığınıyor ve 26 yıllık bir denizci olarak, bazı pratik bilgiler aktarmak istiyorum.
Buys Ballot adlı bir Hollandalı meteoroloji uzmanı ve yelkencinin 1857 yılında bulduğu bir doğa kanunu çok işimize yarar. Buna göre Kuzey Yarımküre’de sırtınızı rüzgâra dönün. Sol elinizi yere paralel olarak açın. İşte alçak basınç merkezi sol elinizin işaret ettiği yöndedir. Rüzgârlar yüksek basınç bölgesinden alçak basınç merkezine doğru ilerler. Alçak basınç merkezinde hava kötüleşecek demektir. Rotanızı ona göre değiştirirsiniz.
Rüzgâr eserken yağmurun başlaması, rüzgârın hafifleyeceğini, rüzgâr ve yağmurun beraber başlaması rüzgârın kuvvetleneceğini, sırtınızı rüzgâra döndüğünüzde bulutlar soldan geliyorsa havanın bozacağını, sırtınızı rüzgâra döndüğünüzde bulutlar sağdan geliyorsa havanını düzeleceğini, sırtınızı rüzgâra döndüğünüzde bulutlar önünüze ya da arkanıza doğru hareket ediyorsa, mevcut hava şartlarının devam edeceğini gösterir.
Sadun Boro, bu tür tahminlerin ipucu verdiğini, ancak Ege gibi çok değişik etkenler altında kalan denizlerde, yanılma payı olduğuna dikkat çeker. Gerçekten de, dağlarla çevrili denizlerde, körfez ve koylarda, özellikle yaz aylarında gece-gündüz arasındaki ısı farkı da bir araya geldiğinde, çok dar alanları kapsayan farklı hava şartları oluşabilmektedir.
Güneş, deniz, ay ve yıldızlar da hava konusunda ipuçları verir. Barometre ve termometre değerlerini izleyip havanın nasıl olacağını tahmin edebilirsiniz.

Fırtınada yapılacaklar
Açık denizdeyseniz ya da kaçacak bir liman bulamayıp fırtınaya yakalanırsanız, yapılacak işler şöyledir. Öncelikle rotanızı alçak basınç merkezinden uzaklaştırın. Kıyaya yakın olabilirsiniz ama girecek bir liman ya da koy yoktur. O nedenle en tehlikeli durum, kıyıya yakın seyretmektir. Kıyıdan açıkta seyir daha emniyetlidir. Teknenin içinde sağa sola uçuşacak eşyaları sabitleyin. Kapakları kapatın. Yelkenli bir tekne iseniz yelkenlerinizi iyice küçültün fırtınanın şiddetine göre tam kapatın. Makine ile yol verildiğinde teknenin en güvenli seyir rotası dalgayı baş omuzluktan almaktır. Rotanız dalgaları baş omuzluktan almanız uygun değilse, ikincil olarak kıç omuzluktan alın. Sert havada ve fırtınada, bordadan ve kıçtan almayın. Fırtına boyunca şartlara göre bir rota belirleyin. Mutlaka deniz demirini denize atın. Yoksa teknenin kıçından denize halat, ya da halata bağlanmış bir kova salabilirsiniz. Tüm mürettebatın can yeleği giymesini sağlayın. Güverte, boydan boya emniyet halatı ile donatılmalı ve güvertede görevli personel mutlaka emniyet kemeri ile bu halata bağlanmalıdır. Makinelere tam yol vermeyin, ama devri de tam düşürmeyin. Herhangi bir durumda kullanacağınız çeşitli boylardaki halatlarınızı, güvertede uçuşmayacak roda edilmiş şekilde hazır edin.
Seyirde değil de bir koyda fırtına ihbarı almışsanız, demirinizi kontrol edin. İkinci demirinizi atın. Koltuk halatlarınızı güçlendirin. Teknenin üzerinde uçuşacak halatları iyice roda edin, yelkenlerin açılmasına karşı tedbir alın. Tonoza bağlı iseniz, o tonoza güvenmeyin, tonozun yanı sıra botunuzla gidip ayrıca demir atın. Geçtiğimiz hafta Bodrum’da fırtınada karaya oturan ve teknede bulunan eğitimli köpek tarafından ağaca bağlanan teknenin tonozu kopmuştu. Gerekirse demirde makineyi çalıştırın ve fırtına boyunca demirin taramasını önlemek için makineye yol verin.

Haberin Devamı

KOYDA FIRTINA
Bir koyda fırtınaya yakalanmak da büyük riskler taşır. Demir atılacak koyun hangi yöndeki rüzgarlara açık olduğunu bilmek önem taşır. Fırtınaya açık bir koyda, çok sağlam şartlarda bile demirleseniz, karaya çıkma riskiniz daima vardır.

Haberin Devamı

Kahraman denizcileri unutmayacağız

Haberin Devamı

Fırtınada batan geminin personelini kurtarmak için Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma’nın personeli üç denizci ile Şileli bir balıkçının hayatları pahasına verdikleri yiğitçe mücadele yüreklerimizi sızlattı. Denizde fırtınalar yaşayan denizciler olarak onları saygı ile anıyoruz

Fırtınaya yakalanmak

Diğer üç denizci ile birlikte, kamu görevlisi gönüllü ayrımı yapılmadan kahraman balıkçı Mümin Akgün’ün de görev şehidi sayılıp ailesine sahip çıkılmasını diliyoruz.

4 Aralık günü bütün Türkiye’de etkili fırtına yaşanıyordu. Şile açıklarında bir Rus gemisi yardım çağrısında bulundu. Sonra da geminin battığı anlaşıldı. Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma Genel Müdürlüğü’ne bağlı iki römork ile bir bot ve Sahil Güvenlik’e bağlı bir helikopter yardıma koştu. Her fırtınada olduğu gibi adı sanı bilinmeyen fedakâr balıkçılar da…
Ekipler, batan gemideki
11 personelden 4’ünü kurtarırken, ne yazık ki, dört de kayıp verdik. Kurtarma botunun Kaptanı Cemil Özben, mürettebatı Turgay Sarıboğa ve Mehmet Genç ile onlara yardım etmeye çalışan Şileli balıkçı Mümin Akgün, Karadeniz’in azgın dalgalarına kapıldılar. Başka insanların hayatlarını kurtarmak için kendi canlarını feda eden dört yiğit denizci… Allah rahmet eylesin, ailelerine sabır versin.
Çok sayıda okurdan ve gazeteci dostumdan fırtınanın değerlendirilmesi ile ilgili mesaj aldım. Kaza ile ilgili özellikle de kurtarma botunun kayalıklara çarparak parçalanması ve dört kişinin hayatını kaybedilmesi ile ilgili olarak çok yazıldı çizildi. Botu nasıl kayalara sürüklenir diye kafalarda sorular oluştu. Kurtarma Botu’nun kayalıklara çarpmasında, Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma Genel Müdürlüğü’nün ihmali ya da işgüzarlığı var mı sorusun cevabını incelemelerin sonunda alacağız. bir değerlendirmede bulunmak doğru olmaz. Ancak tahminde bulunabiliriz. Gelen bilgileri ve ortaya atılan iddiaları kısaca hatırlayalım.
7 Numaralı Kurtarma Botunun vardiyadaki personeli limandan çıkmaya çalışıyor. Dışarıda hava sekiz ya da dokuz kuvvetinde esiyor. Bu tür botlar, ağır deniz şartlarına dayanıklı ancak,
ilk ekip birkaç deneme yapıp çıkamayınca, tutanak tutup çıkmaktan vazgeçiyorlar. Bunun üzerine izinde olan ekip çağrılıyor ve hayatını kaybeden denizcilerin ailelerinin haberlere yansıyan ifadelerine göre, haklarında soruşturma açılacağı tehdidi ile denize çıkmaya zorlanıyor. İkinci ekibin o gün izinde olan Kaptanı Cemil Özben, tecrübeli ve daha önce katıldığı çok sayıda çetin kurtarma çalışmaları sonucunda ödül almış çok değerli bir kaptan…
Kıyı Emniyeti ve Kurtarma Genel Müdürlüğü’nün kaptanları ve denizcileri, çok zor şartlar altında görev yapmak için eğitim almış denizcilerdir ve bugüne kadar da çok zorlu şartlarda çok başarılı işler yapmıştır.
Elbette normal bir teknenin çıkmaması gereken havada, kurtarma amaçlı denize çıkmak onların görevidir ama yine de, denize çıkıp çıkmama kararını, önce kendi can emniyetleri açısından o geminin kaptanı verir. Bu kararı baskı altında mı verdi yoksa görev bilinciyle mi verdi, soruşturma sonucu anlaşılır. Zaten, hayatının kaybeden denizcilerin ailelerinin açıklamaları ile kurtarma botundan Ahmet Kasaracı adlı gemicinin hayatta kalması da bu soruşturmaya açıklık getirir. Sonuç ne olursa olsun, çok zor deniz şartlarında yardım isteyen denizcilerin hayatının kurtarmak için kendi canlarının feda eden üçü Kıyı Emniyeti personeli, biri de balıkçı olan bu dört kahraman denizciyi unutmayacağız.
Ancak böylesine kurtarma amaçlı ve yüksek donanımlı bir botun makine arızası yapıp kayalıklara sürüklenmesinin nedenleri iyice araştırılmalı. Bu tekneler, pervane yerine su püskürterek ilerliyorlar. Dalgalar o kadar büyük ki, tekneyi sürekli havaya fırlatıyor ve makineler su alıp püskürtemiyor, manevra kabiliyetini kaybediyor ve dalgalar tekneyi mendireğin kayalıklarına doğru fırlatıyor. Bir makine arızası oldu mu, bu konuda net bir bilgiye henüz sahip olamadık.
Kıyı Emniyeti’nin hayatını kaybeden 3 kahraman denizcisi görev şehidi kabul edilecekler. Peki, hiçbir resmi görevi olmadığı halde, kayalıklara tutunan kaptanı kurtarmak için gözünü kırpmadan hayatını feda eden balıkçı Mümin Akgün görev şehidi sayılacak mı, benzeri haklar ailesine sağlanacak mı? Denizlerde zorlu fırtınalar yaşadım. Zor deniz şartlarında, kimi zaman bana, kimi zaman başka denizcilerin yardımına koşan çok balıkçıya tanık oldum. Bir denizci olarak bu hatırlatmayı görev sayıyorum.

Fırtınaya yakalanmak

Kurtarma botunun Kaptanı Cemil Özben, mürettebatı Turgay Sarıboğa ve Mehmet Genç ile onlara yardım etmeye çalışan Şileli balıkçı Mümin Akgün, Karadeniz’in azgın dalgalarına kapıldılar.