Murat Özken

Murat Özken

murat.ozken@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İzmir’in ekabir takımı, yani her yerde sözü geçen insanlar...
İki ay içinde iki ‘turizm zirvesi’ yaptı.
Turizm Bakanı, yoğun programına rağmen ikisine de katılma nezaketini gösterdi.
Ne yazık ki ikisi de fiyasko oldu.
Bir arpa boyu yol alınamayan, somut hiçbir sonucun çıkmadığı bu iki organizasyon...
Aslında bir tek şeyi ortaya koydu.
İzmir’in nasıl bölündüğünü, nasıl kutuplaştığını.
* * *
O zaman, kamuoyunu bu ‘zırva’larla meşgul eden biz gazetecilere...
“Aranızdaki meseleleri halletmeden...
Önceliklerinizi iyi belirlemeden...
İyi hazırlanmadan...
Zirve-mirve yapmayın kardeşim” demek...
Anamızın ak sütü gibi helaldir.

Bu, aptallık değil de nedir?
Aydın ya Aydın...
Şurası, burnumuzun dibi.
Dağlık değil, taşlık değil.
Ovaya kurulu bir kent.
Yıl 2010, yağmur yağıyor, düzü sel alıyor!
Gencecik bir insan; üstelik de hamile.
Sulara kapılıp can veriyor.
Sonra, ortalığı velveleye veriyoruz.
Vay efendim kimdir bunun sorumlusu!
Kim olduğunun ne önemi var?
Her yerde, her zaman aynı. ok!
Yöneten de yönetilen de sorumsuz, kendini bilmez.
Böyle sürdükçe...
Yıl 3010 da olsa, bu memlekette ‘ortaçağ görüntüleri’ bitmez!
‘Aptallıktır’ bunun adı, başka birşey değil.

Zırva



Ruh sağlığınız gerçekten nasıl?
Arkadaş katili...
Sevgilisiyle bir olup, kocasını öldürdü...
Maganda damat, düğünde kalaşnikofla havaya(!) ateş açtı: 4 ölü...
Üç kişi tecavüz etti...
Ayrılmak isteyen sevgilisini bıçakla rehin aldı...
Trafikte kan davası: 3 ölü...
14 yaşındaki firari kuzenler, seks şantajı mağduruymuş!
Akrabalarını vuran koca: Son kurşunu karıma sakladım!
Yine alkol yine kaza: 3 ölü, 2 yaralı...
Spreyli gasp...
Yavru köpeğin kafasını plastik kavanoza geçirdiler!
* * *
Üçüncü sayfalara kısaca göz attım, bu başlıklar çıktı.
Her gün aşağı-yukarı aynı zaten.
Üstüne, koyun siyasetçilerin bitmek bilmeyen gerilimlerini, kavgalarını.
Onun da üstüne en önemlisini, geçim sıkıntısını, işsizlik belasını ekleyin.
Sonra da oturup ağlayın halinize.
Böyle bir ülkede, ‘ruh sağlığı’nın düzgün olması mümkün mü?
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Çağatay Üstün, birkaç gün önce bir çağrı yaptı.
Ama bu kavga-dövüşün, bu toz-dumanın arasında kimse görmedi, kimse duymadı.
“Ülkemizde acilen ruh sağlığı yasası çıkarılmalı” dedi, Üstün.
Haksız mı?

BLOG
KENAN ÇAPLI:
Ey genç kalem.. Ben de genç İzmirliyim. Bu başkanlarla frekansım tutmuyor.. Desibelimi ayarlayamıyorum demek ki... Eline sağlık...
SERPİL GİZEM: İl Genel Meclisi yazısında CHP’lileri hedef almışsınız. Ama aynısını karşı taraf da yapmıyor mu, hem de tüm kurumlarda. Ama haklısınız, yanlışı yanlışla düzeltmemek lazım. Yani, “Gözümü kaparım, işimi yaparım...”
NAZIM İLKER: Elinize sağlık.. Bu ferakans işi aklıma hiç gelmemişti... Emekli mağdurlardanım. Başkanımızdan biz de hem ulaşımda, hem suda biraz anlayış bekliyoruz... Seste desibel önemli ama bakın siz de yazıyorsunuz, ben de yazıyorum. Okumak için kulağa değil, göze ihtiyaç var değil mi? Ama gözde de numara farkı var diyeceksiniz bu defa... Yani, ister yaz, ister bağır, nafile Murat Bey...