Nagehan Alçı

Nagehan Alçı

nagehan.alci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ben Bodrum’da yürümüşüm. Annem hep anlatır: Kara İncir Plajı’na yakın bir devre mülkümüz varmış. Öyle bir oda, bir küçük mutfak, bir banyo. Ama genç okurlar, hemen burun kıvırmayın. 80’lerin başında Türkiye için böyle bir yer epey lüksmüş... İşte orada, o meşhur plajda, kızgın kumların üzerinde yürümeye başlamışım. Herhalde bu yüzden, Bodrum hep özeldir benim için. Hâlâ her yıl birkaç günlüğüne de olsa uğramaya gayret ederim.
Son yıllarda her gidişim beni giderek daha çok gururlandırıyor. Zira Bodrum her yıl global olarak daha fazla tanınan bir turizm merkezi haline geliyor. Dikkatli gözler dünya starlarından, Forbes’un zenginler listesinin en tepesindeki işadamlarına kadar bir çok kişiyi burada yakalayabilir.
Biz bu yıl ilginç isimlerle karşılaştık. Ama şüphesiz bunların içinde en dikkat çekici olanı Ferhad Ahmedov’du. Ahmedov Azeri asıllı bir Rus işadamı. Baba tarafından da Azerbaycan Kürtlerinden. Türkiye’de olanları ve çözüm sürecini de dikkatle takip ediyor. Northgas’ın hisselerinin neredeyse tamamını alıp daha sonra Putin’in baskısıyla sattı. Müthiş bir servete sahip. Rusya’da siyasi bir geçmişi de var. Ancak benim için esas ilginç olan özelliği dünyanın en güzel yatlarından ‘Luna’nın yeni sahibi olması.
Ahmedov Luna’yı geçen yıl yakın arkadaşı Rus oligark Abramoviç’ten satın aldı. 115 metrelik yat bir yıldır onun. Ahmedov ve karısı Tatjana ile yakın arkadaşları Mübariz Mansimov’un Hazar Yıldızı adlı güzel teknesindeki yemekte tanıştık. Bizi Luna’ya davet ettiler ve bizzat gezdirdiler.
Yüzme havuzu, büyük güneşlenme terasları, 8 şık misafir odası, dev bir yatak odası, spa, spor salonu, basketbol sahası, iki adet helikopter pisti ve bir denizaltı... Bunların hepsi var Luna’da. Alta doğru ise 4 kat mürettebat ve makine dairelerine ayırılmış. Bu dev gemiyi kullanan da Avustralyalı bir kadın kaptan...

Yatırımcı kovan Türkler
Bodrum’da karşılaştığım başka ilginç isimler de var. Mesela Kazakistan’ın Ekonomi Bakanı. Mesela Belarus’un Devlet Başkanı. Tüm bu isimleri esasen Yalıkavak Marina gibi Bodrum’un değerini katbekat artıran bir eseri Türkiye’ye kazandıran Mübariz Mansimov getiriyor. Bu insanlar bir yandan tatil yapıyor, diğer yandan da Türkiye’de yatırım olanaklarını araştırıyor. Mesela Ahmedov alternatif enerji üzerine düşünüyor. Beraber yemek yediğimiz gece biz de Türkiye’ye yatırım yapması için Ahmedov’u teşvik ettik. Bu ülkedeki yatırım iklimini anlattık. Mansimov’un Ahmedov’u ben ve eşim Rasim Ozan’la tanıştırma amacı da buydu. Çünkü görüştükleri eski Türkiye elitleri Ahmedov’ları Türkiye’ye yatırım yapmaktan sürekli vazgeçirmeye çalışıyordu. Erdoğan’a düşman olmak uğruna kendi ülkesine düşmanlık eden ve Türkiye’nin zenginleşmesini istemeyen zavallı bir patoloji bu kesimin yaşadığı. Türkiye’nin büyük devlet olmasını isteyen Mansimov da buna isyan ediyordu o masada. Ahmedov gibi milyar dolarlık dış yatırımcılar Türkiye’ye gelecek ki bu ülke daha da büyüsün ve gelişsin... Bu arada Rasim’in tüm Rus oligark dünyasını isim isim tanıması ve hepsinin hayat hikâyesini detaylarıyla bilmesine masadakiler kadar ben de şaşırdım.

Masadaki bakan
Ertesi gece de bu yazın en gözde mekânı, Robert de Niro’nun ortağı olduğu Nobu’da karşılaştık. Uzun bir masada AB Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile oturuyordu. Meğer bakan ile Avrupa Parlamentosu günlerinden dostlukları varmış. Çavuşoğlu geniş çevresi ve iyi ilişkileri ile yeni dönemde Türkiye-AB ilişkilerine bir ivme kazandırabilir. Onu da Ahmedov’u Türkiye’ye yatırıma teşvik ederken buldum.
Ne tuhaf, diye geçirdim içimden... Önümde dünya markalarını bir araya getiren benzersiz Yalıkavak Marina. Bu büyük yatırımın önünü açan, hatta bizzat Mansimov’u teşvik eden Tayyip Erdoğan... Ancak buraya gelen ve keyif yapan Türklerin çoğu Başbakan’dan nefret ediyor. Hem bu olanakların keyfini sürüyor hem de etrafa ‘Türkiye geriye gidiyor’ propagandası yapıyorlar. Buraya yatırım yapmayı düşünen ünlü yabancı işadamlarına nasıl hep bir ağızdan ‘Türkiye bir diktatörlük oldu. Plajlarımızı bile ayırıyorlar. Kadın-erkek plajlarına zorluyorlar bizi’ diyerek onları vazgeçirmeye çalıştıklarına ben de şahit oldum...
Bu maalesef tedaviye muhtaç bir ruh hali. Bu gün sandıktan Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olarak çıkacak. Bence bu ruh haline de el atmalı. Bu kesime karşılıksız el uzatmalı. Ben bu şımarık delirme halini son derece itici ve bencil buluyorum ama belli ki göz ardı edildikçe depreşecek bir hastalık bu...