Görme engelli Benzinci Hafız’ın heykeli dışında, Nadir Nadi Caddesi (Milli Kütüphane Caddesi) iki ayrı büste ev sahipliği yapıyor. Birincisi, Gazi Mustafa Kemal’in Devlet Opera ve Balesi duvarında olan ve üzerinde “Bilim çeviri ile olmaz, inceleme ve araştırma ile olur” yazan, diğeri de Cumhuriyet değerlerini dile getiren yazısından alıntı yapılmış, adı caddeye verilen Nadir Nadi büstü. Benzinci Hafız heykelinin küçük kitabesinde Hafız’ın asıl adı, doğum tarihi, 60 yıl Kemeraltı Çarşısı’nda seyyar satıcılık yaptığı, sembol isimlerden birisi olduğu yazılmış...
‘Ayaküstü İzmir Sokak ve Fırın Lezzetleri’ kitabının yazarı Dr. Nejat Yentürk, paylaşımında “Hani olmaz ya, Kemeraltı’na dikilecek bir heykel için görüşüm alınsaydı eğer, benim önceliğim, ‘kente değer katana’ öncelik tanınmasından yana olurdu. Ölçütümüz sevilen, sayılan ve kentte iz bırakan bir Kemeraltı esnafını anmak ve duyurmak idiyse, Hafız’ın iki adım ilerisinde Kemeraltı’nın koskoca bir değeri bulunuyordu: Şerbetçi Kadri. Bunları söylerken, Hafız’ın anılarımızdaki yerini değersizleştirdiğim ya da bu iki figürü yarıştırdığım sanılmasından endişe duymuyor değilim... Bilenler bilir, Şerbetçi Kadri, sadece İzmir mutfak tarihinde değil, Osmanlı mutfak tarihinde özel bir yere sahipti. II. Abdülhamit ona iki madalya birden uygun görmüştü. Tarihimizde Osmanlı sarayının Kemeraltı kökenli bir seyyar satıcıya, hem de iki madalya birden vermesi, üzerinde konuşulmaya değmeyecek bir şey mi? İzmir’e dönüşünde dönemin belediyesi, bu gurur duyduğu hemşerisinin ismini Eşrefpaşa’da bir sokağa vermişti. Kemeraltı tarihi dendiğinde hatırlanmaya değer gördüklerimiz, gençlik yıllarımızdan öteye gidemiyor maalesef” diye yazmış.
Bütün tarihinde ne çok seyyarlar gelip geçti İzmir sokaklarından. Örneğin, İzmir’in ünlü bir yokuşuna adı verilen Dondurmacı Ali, bir zamanların efsane yoğurtçusu, kar gibi beyaz önlüğüyle karakoyunun beyaz yoğurdu diye bağıran Afro Türk Saim Amca, vişne, karadut, demirhindi şerbetiyle iz bırakan Şerbetçi Hasan Efendi, Şambalici Hüseyin, mangalını yanında taşıyan Kokoreççi Çakır, Söğüşçü İbrahim, Börekçi Kamuran, Limoncu Mehmet, Gevrekçi Çıtır, Boyozcu Avram, Sübyeci Mustafa, Midyeci Salih, Ciğerci Kamil, Bozacı Arif ve niceleri, artık hayatta değil...
Ben de Dr. Nejat Yentürk gibi kente değer katanlara öncelik verilmesinden tarafım...Ekrem Akurgal, Yüzbaşı Şerafettin, Şehit Süleyman Fethibey, Yıldırım Kemalbey, Vali Kazım Dirik, Rauf Beyru, Şükrü Tül, Mimar Necmettin Emre, George Weber gibi İzmir’in tarihine, sanatına, kültürüne, bilimine, ekonomisine, mimarisine emek verenlerin de heykeli olsun isterim. Alsancak’taki tütün fabrikalarının önünde, minicik parmaklarıyla sigara saran çocuk işçiler, Kervan Köprüsü üzerinde develer, Oteller Sokağı girişinde, elinde bavuluyla bir garip yolcu heykeli yapılsın diye yazılar yazdım.
Binlerce öğrenci, yüzlerce ölümsüz besteye imza atan beste fabrikası, ünlü bestekâr Yusuf Nalkesen’in heykelini bir kenara bırakın, Tepecik’te uzun yıllar yaşadığı evine plaket dahi astıramadık.
60 yıl, yaz-kış çarşıda seyyarlık yapan, başını sokabileceği küçük bir dükkânı olmayan Benzinci Hafız’ın artık bir heykeli var. Heykel, Nadir Nadi Caddesi dışında, devamlı oturduğu yere konsaydı daha mı anlamlı olurdu? Benzinci Hafız’ın heykeline karşı olduğum sanılmasın. Sanatçısı başarılı bir çalışma yapmış, tebrik ederim.