Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Her zaman yanında olanlar, Atatürk’ün ölüm haberini alır almaz, hemen Dolmabahçe’ye değil Haydarpaşa’ya koştular.

İlk trenle Ankara’ya gidip, iktidarın yeni sahiplerine kendilerini göstermek istediler.

Uzun yıllar Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında çalışan Cemal Granda, “Atatürk’ün Uşağı İdim” kitabında böyle anlatır 10 Kasım 1938’i.

Tüm gerçek liderler gibi, tek başına bir adamdır Mustafa Kemal Atatürk.

Ama Mustafa Kemal Atatürk’ü diğerlerinden ayıran önemli bir fark var.

Geçen yüzyıla damga vurmuş bir sürü liderin bugün esamileri bile okunmuyor kendi yurtlarında.

Oysa, ölümünün üzerinden geçen süre arttıkça, biz daha çok anlama ihtiyacı duyuyoruz Mustafa Kemal’i.

Ve Mustafa Kemal’i anladıkça beylik cümlelerle değil, gerçekten özleyerek anıyor, arıyoruz...

DİKKAT, İNTİHAR MODASI...

Gloomy Sunday diye bir şarkı vardır, Türkçesi “Kasvetli Pazar” anlamına gelir.

Macar besteci Seress tarafından bestelenmiş bir şarkıdır bu.

Haberin Devamı

1930’ların Macaristan’ın da 19 kişinin bu şarkı yüzünden intihar ettiği söylenir.

BBC, 2. Dünya Savaşı sürecinde moral bozduğu için şarkının çalınmasını yasaklar, bu yasak 2002’de sona erer.

İşin ilginci, şarkının bestecisi Seress de şarkıyı besteledikten 30 sene sonra intihar eder.

Bizim memlekette intihar salgını deyince herkesin aklına Goethe’nin ilk romanı, “Genç Werther’in Acıları” gelir.

Almanya’da intihar salgını öyle bir boyuta ulaşır ki Kilise Goethe’ye saldırır, kitap bir sürü eyalette yasaklanır.

Bunlar eski örnekler, yenileri de var: Mesela 1970’lerde, İngiltere’de kendini yakarak intihar eden bir gencin haberi o kadar çok yapılır ki o dönemde kendini yakarak intihar edenlerin sayısı 60 kişi artar.

Avustralya’da iki büyük gazetenin intihar haberlerini artırmasından sonra ülkede erkek intiharlarında artış saptanır.

ABD’de, genç intiharlarını azaltmak için yapılan ve her yerde gösterilen filmler ters teper, genç intiharı sayısı patlar.

Türkiye’de toplu intihar deyince, herkesin aklına 2000’li yılların başındaki köprü şovları geliyor ama asıl intihar modası 1990’lı yıllarda, Batman’da, genç kızlar arasında yaşanmıştı.

Bırakın nasıl verildiğini, intihar haberlerinin veriliyor olması bile, ruh sağlığı yerinde olmayan insanlar için özendirici olabiliyor.

Haberler elbette sansürlenmesin ama intiharı seçen kişilerin kahraman haline getirilmemesi gerekiyor.

Aksi takdirde, öyle bir moda başlar ki pişman olmak için çok geç kalırız...

KAFTANCIOĞLU-İMAMOĞLU ATIŞMASI...

Ekrem İmamoğlu’nun seçim dönemini anlatan ve kampanyasını yöneten Necati Özkan’ın yazdığı kitabı CHP İl Başkanı Kaftancıoğlu eleştirdi.

İmamoğlu da Almanya’da konuştu ve Necati Özkan’a sahip çıktı.

Yorum yapmak yerine aslında durumu anlatmak, saçmalık silsilesini düzeltmek adına oldukça önemli.

Necati Özkan aday olduğu dönemde Kılıçdaroğlu’nun İstanbul kampanyasını da yönetmişti, Kılıçdaroğlu genel başkan olduğunda da danışmanı oldu.

Kemal Kılıçdaroğlu adına açılan ve parti yöneticilerinin yönettiği sosyal medya hesaplarının tek elde toplanmasından tutun da bir sürü faydalı dokunuşu vardır Necati Özkan’ın CHP’ye.

Ama asıl önemlisi istifa etme sebebidir.

Bir holdingin CEO’sunun, sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir partinin İstanbul il başkanı atanmasına tepki olarak görevini bıraktı Necati Özkan.

Bu işin bir tarafı, İmamoğlu kampanyasına gelince...

İlk seçimlere iki ay kala yani ocak ayının son haftasında CHP Genel Merkezi ile İmamoğlu arasında bir tartışma yaşandığını, İmamoğlu’nun, yanılmıyorsam

Karaköy’deki ofise, Genel Merkez’den yollanan stratejistlerle yolunu ayırdığını biliyorum.

CHP ya bu tartışmayı bitirecek ya da ocak sonunda ne yaşandığını hepimiz öğreneceğiz...