Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mikroplar zatürre gibi bulaşıcı hastalıklara yol açar. Ciddi bir enfeksiyon sadece tuttuğu organı değil, dolaylı olarak tüm vücudu etkileyebilir. Mikroplardan salgılanan toksinler ve vücutta oluşan yangı fırtınası kalp krizi ve inmeye bile neden olabilir...

Batur Bey’in titremeyle gelen ateş, halsizlik ve öksürük şikâyetlerini gören doktor, çektirdiği akciğer filmine baktıktan sonra hastaneye yatması gerektiğini söyledi. Teşhis zatürreydi. Antibiyotik tedavisine başlanmasından bir gün sonra ateş yükselmeleri azaldı, kendini daha iyi hissetmeye başladı.
Kalbi besleyen damarlar
Hastaneye yatışının üçüncü gününde, eve gitmeye hazırlanırken ani başlayan göğüs ağrısı ve nefes darlığından rahatsızlanmaya başladı. Şikâyetleri giderek artınca ‘EKG’ çekildi, kalp krizi geçirmekte olduğunu anlaşıldı. Yapılan anjiyoda kalbi besleyen damarlardan birinin tıkandığı görüldü. Acil müdahaleyle damardaki tıkanıklık açılıp bir stent yerleştirildi. Doktoru kalp krizini tetikleyenin zatürre olduğunu söyledi.
Mikroplu hastalıklarla kalp ilişkisi eskiden beri sözü edilen ama tam olarak aydınlanmamış bir konudur. ‘Circulation’ adlı tıp dergisinde Danimarkalı bilim insanlarının yayımladıkları bir araştırma bu konuda yeni ve şaşırtıcı bilgiler içeriyor.

Haberin Devamı

Grip de etkiler mi

Kalp krizi ve inmenin tetiğini çeken, enfeksiyonlara yol açan, başka bir hastalık da griptir. Özellikle kalp damar hastalığı olanlarda ve olma riski yüksek kişilerde grip öldürücü olabilir. On yıl önce 5 milyon İngiliz üzerinde yapılan bir araştırma kalp krizi riskinin 5, inme riskinin 3 kat arttığını gösterdi. 1990’larda Rusya’nın St. Petersburg şehrindeki grip salgınlarında ölenleri inceleyen doktorlar aynı dönemlerde kalp damar hastalıklarından ölümlerin, moda deyimiyle tavan yaptığını saptadı. Kısacası, grip deyip geçmemek lazım.
Gribe neden olan virüsü öldürecek bir ilacımız olmadığı için hastalığın oluşmasını önlemek, oluşursa hafif geçmesini sağlamak tek çare. Bunun için de, vücut direncini korumak, sık el yıkamak gibi koruyucu önlemler almak gerekir.
Kalp damar hastalığı olduğu bilinen kişilerin yanı sıra, yaşlı, şeker hastalığı, böbrek yetersizliği gibi kronik hastalığı olanlar mutlaka grip aşısı olmalıdırlar denmesinin altında yatan en önemli neden gribin kalp ve damarlar için yarattığı tehlikedir.

Haberin Devamı

En tehlikeli zatürre!

Danimarka’da yapılan bilimsel çaışmada incelenen hastaların çoğunda zatürre ve idrar yolu enfeksiyonu vardı. Daha az sıklıkta da olsa, hastalar arasında beyin zarı iltahabı (menenjit) ve tıbbi adı ‘endokardit’ olan kalp kapağı enfeksiyonu olanlar da vardı. Bu ağır enfeksiyonlarda kalp krizi ve inme oluşma riski daha da yüksekti.
Bu araştırma kalp ve beyne yönelik tehlikenin boyutunun, enfeksiyonun ağırlığına bağlı olduğu kadar hastalığı yapan mikrobun çeşidine göre de değiştiğini gösterdi. Örneğin, ‘stafilokok aureus’ denilen mikrobun yaptığı enfeksiyonun, vücudun neresinde olursa olsun, kalp krizi ve inme riskini çok yükselttiği gözlendi. Doğrusu bu gözlem, bilim insanlarını hiç şaşırtmadı.
Deri ve burunda yaşıyor
19. Yüzyıldan beri ‘Stafilokok Aureus’un kötü şöhreti biliniyor. İşin ilginç yanı, bu lanet mikrobun bir çoğumuzun derisinde ve burnunda sessiz sedasız yaşıyor olması. Vücut direnci düştüğünde, derideki bir çizik veya küçük yarayı fırsat bilip hastalık yapan bu mikropla baş etmek her zaman kolay olmaz. Penisilin çoğu zaman mikropla mücadelede başarılı olsa da bazen hiç işe yaramadığı olur. En çok korkulan da, stafilikokun ilaca cevap vermediği, başka bir deyişle antibiyotiğe dirençli hale gelmesidir.

Haberin Devamı

Enfeksiyon kalp krizini tetikler

Mikrobun gücü nereden geliyor?

İdrar yolunda veya akciğerlerde hastalık yapan bir mikrop nasıl olup da kalpte enfarktüse, beyinde inmeye yol açıyor acaba? Bu sorunun cevabını kesin olarak bilmiyoruz. Elimizdeki bilimsel veriler, mikroplu hastalıkların kalp damar sistemine birden çok yoldan zarar verebileceğini düşündürüyor.
Kan akışı azalır
Vücut enfeksiyonla mücadele ederken ateş yükselir, kalp normalden hızlı atmaya başlar, organların oksijen ve enerji ihtiyacı artar. Aynı zamanda mikropların salgıladığı maddeler ve vücudun harekete geçirdiği bazı savunma mekanizmaları kan basıncının düşmesine yol açabilir. Böylece öyle bir durum oluşur ki, organlara her zamankinden fazla kan gitmesi gerekirken düşen tansiyon nedeniyle eskisinden bile az kan gider olur. Kalbe ve beyne giden kan azalınca kalp krizi ve inmeye davetiye çıkarılmış olur.
Mikroplar hastalık yaparken toksin denilen zehirli maddeler salgılar. Bu zehirlerden bazıları doğrudan kalp ve beyin hücrelerinde tahribat yapıcı özelliklere sahiptir. Damarların iç yüzlerini döşeyen ve çok önemli görevleri olan endotel hücreleri bu zehirlerden çok etkilenir. Endotel hücrelerinin hasarlanması damarın tıkanmasıyla sonlanan bir dizi zincirleme olayı başlatır.
İster enfeksiyon olsun ister travma, hücrelerimiz saldırıya uğradıklarını hissettiklerinde kendilerini korumak için savunma sistemlerini harakete geçirir. Düşmanın yayılmasını önlemek ve sonunda etkisiz hale getirlimesini sağlamak için ortaya çıkan iltihap ya da yangı vücudun aldığı bir tedbirdir.
Damar sertliği
Kalbi besleyen coroner damar duvarında sessiz sedasız durmakta olan damar sertliği plağı yangının ortaya çıkardığı kızgın ortamda faal hale geçer. Üstünü örten endotel hücreleri de enfeksiyon sürecinde yaralandıkları için ortam problem çıkmasına uygundur. Yangı ve enfeksiyon kan pıhtılaşmasını da kolaylaştırır. Böylece, büyük fırtınanın kopması için her şey hazırdır. Endotel dokusu bir yerinden yırtılır, damar sertliği plağının içindekiler damara saçılır, bunu gören kan pıhtılaşmaya başlar. Oluşan pıhtı plağın üstüne oturur, damarı tıkar. Sonuç kalp krizidir.

Enfeksiyon kalp krizini tetikler

Danimarka’da yapılan araştırmada enfeksiyon nedeniyle hastaneye yatırılan hastalarda kalp krizi ve inme geçirme riskinin sağlıklı insanlara göre 20 kat arttığı, daha sonra yavaş yavaş azalsa da 30 gün sonra bile riskin hâlâ yüksek olduğu saptandı.

Mikroplara dikkat

Danimarkalı bilim insanlarının cevap aradığı soru, mikroplu bir hastalık nedeniyle hastaneye yatırılan bir kişinin kalp krizi veya inme geçirme riski yüksek mi, yüksekse bu durum ne kadar sürüyordu. Sorunun cevabını bulabilmek için hastaneye yatırılan ve kanlarında mikrop olduğu saptanan 4400 hasta incelendi.
Enfeksiyonun şiddeti
Güvenilir bir sonuca ancak karşılaştırma yapılarak varılabileceği için, araştırmacılar aynı yaş ve cinsiyetten olan ama sağlık sorunu olmayan 44 bin kişiyi de kontrol grubu olarak inceledi. Başka bir deyişle her bir enfeksiyonlu hasta 10 sağlıklı hastayla karşılaştırıldı.
Sonuçlar şaşırtıcıydı. Hastaneye yatışından sonraki ilk 30 gün içinde her yüz hastadan üç veya dördünün ya kalp krizi ya da inme geçirdiği saptandı. Sağlıklı insanlarda bu oran yüzde değil, binde 2 düzeyindeydi. Başka bir deyişle enfeksiyon nedeniyle hastaneye yatan hastaların riski, sağlıklı insanlardan 20 kat daha fazlaydı.
Artmış olan kalp damar hastalıkları riskinin ilk 30 gün içinde giderek azaldığı, ama 3 ay boyunca normalin üstünde kaldığı görüldü. Araştırmacıların açığa çıkardığı bir diğer gerçek de enfeksiyon ne kadar şiddetliyse kalbin ve beynin maruz kaldığı tehlikenin o kadar büyük olduğuydu.