Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçen hafta Amerikan Kardiyoloji Koleji’nin San Diego’da yapılan yıllık bilimsel toplantısında yeni buluşları, yaratıcı yaklaşımları anlatan binlerce bildiri sunuldu. Bunlar arasından en çok ilgi çekenlerine kısaca değineceğim.

Geleceğin tıbbı
Toplantının ana temalarından biri kardiyolojinin geleceğiydi. Ufuk açıcı tartışmaların yapıldığı panellerde dünyanın sanal olarak çok küçüleceği ve teknolojinin sağlık hizmeti sektöründe köklü değişiklikler yapacağına değinildi. Uzmanlar, bugün kan tahlilleri, radyolojik testler ve zahmetli başka incelemelerle elde edilen bilgilerin gelecekte çok daha kolay elde edileceğini düşünüyor. Nano teknoloji kullanılarak vücuda yerleştirilen ‘sensor’ler ve giyilebilen teknolojiler aracılığıyla toplanacak verilerin elektronik ortamda anında değerlendirilerek kişiye özel tedaviler geliştirilebileceğini öngörüyor. Hastaların, genetik yapıları ile kendi vücutlarının zayıf ve güçlü yanları hakkında daha bilgili olarak sağlıklarını korumalarının kolaylaşacağı ve korunmanın tedavinin önüne geçeceği düşünülüyor.
Kirli hava beyne tehdit
Hava kirliliği, dünyanın birçok yerinde ciddi sağlık sorunlarının temel nedenlerinden. Medyada Çin’in bazı şehirlerinde hava kirliliğinin kalp krizlerini arttırdığı, Hindistan’ın başkenti Delhi’de astımlı hastalar için sık sık alarm verildiği haberlerine sık sık rastlanıyor. Bu yıl, ilk defa kirli havanın beyne kan götüren şah damarlarındaki damar sertliğini azdırdığını gösteren bir araştırma açıklandı. İnmelerin yarıya yakının şah damarındaki damar sertliği plaklarından kopup beyne giden pıhtı parçalarıyla oluştuğu düşünüldüğünde, bu bulgunun önemi daha iyi anlaşılabiliyor. Hava kirliliğinin beyni nasıl etkilediğini daha iyi açıklayabilmek için daha çok araştırma yapılması gerekmesine rağmen hava kirliliğinin bir halk sağlığı sorunu olduğundan kimsenin şüphesi yok.
Yeni kolesterol ilacı
Birçok araştırmacı ve ilaç şirketi, kan kolesterol düzeyinin statinlerden daha fazla düşürebilecek ilaçlar üstünde çalışıyor. PCSK9 diye bilinen bu ilaçlarla yaklaşık 7 bin hasta üstünde yapılan 1-1.5 yıllık takipli iki araştırma oldukça ümit verici. Sonuçlar, kötü kolesterol (LDL) düzeyini yüzde 60 civarında düşüren bu ilaçların kalp krizi, inme, ölüm, kalp sorunuyla hastaneye yatma gibi ciddi sağlık sorunlarını azalttığını düşündürüyor. Yan etkileri az gibi görünse de bazı sinir sistemi sorunlarında artışlar dikkat çekici. Bu hafta açıklanan çalışmalar, ümit verici olsalar bile henüz yaygın olarak kullanıma sunulmaları için yeterli kanıt yok. PCSK9 ilaçlarını kalp krizi, inme ve ölümleri azaltıyor mu, güvenli mi, hangi hastalar yarar görüyor, ne gibi yan etkileri var gibi bir çok sorunun cevabını ancak devam etmekte olan büyük araştırmalar tamamlanınca verebileceğiz.
Kadın erkek aynı değil
ACC toplantısı boyunca üstünde en çok durulan konuların biri de kalp damar sağlığındaki kadın erkek eşitsizliğiydi. Türk Kardiyoloji Derneği’nin Endonezya Kalp Birliği’yle beraber düzenlediği bir panelde bu konu da tartışıldı. İki ülkenin doktorları eşitsizlikleri gidermek için çabalarını arttırma kararı aldılar. O sırada başka bir salonda Avrupa’da 7500 kalp krizi geçiren hasta üstünde yapılan bir araştırma bildiriliyordu. Kadınlarda tedaviye daha geç başlandığını gösteren bu çalışma, kriz geçiren her 16 erkekten biri hastanede hayatını kaybederken, kadınlar da bu oranın 8’de 1’e yükseldiğini gösteriyordu.
Toplantı sırasında bir araya gelen kadın kardiyologlar, ABD’de sayıları artmakta olan kadın kalp merkezlerinin nasıl yaygınlaştırılabileceği konusunda görüş alışverişinde bulundular. Kadınlara daha iyi sağlık hizmeti verilmesinin yanı sıra bu konuda yapılacak araştırmaları kolaylaştırmayı amaçlayan kadın kalp merkezlerin önündeki engellerin nasıl aşabileceğini tartıştılar.
Türkiye’den katılım
Türkiye’den gelen kardiyologlar, çeşitli alanlarda yapılan tebliğleri yakından izlediler. Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, Türk Kardiyoloji Derneği başkanı olarak çeşitli toplantılarda Türk kardiyologlarını temsil etti. Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Görenek, sık rastlanan ‘atriyal fibrilasyon’ adlı kalp çarpıntısının tartışıldığı bir münazarada başarılı ve ikna edici bir sunum yaptı. Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorlarından Doç. Cihangir Kaymaz, Türkiye’den gönderilen bildiriler arasında yapılan yarışmada 1’inciliği alan, akciğerde yüksek tansiyon konulu orijinal araştırması ilgiyle karşılandı.
Kilo ver kalbin düzenli atsın
Şişmanlığın diyabet, yüksek tansiyon, kalp damar hastalıkları ve bazı kanserlere zemin hazırladığını biliyoruz. Yeni yapılan bilimsel bir çalışma, fazla kiloların kalbin ahenkli çalışmasının bozulmasına da yol açabileceğini düşündürüyor.
Tıpta “Atriyal fibrilasyon” denilen çarpıntısı olan 350 fazla kilolu veya şişman kişide yapılan bu çalışmada, hastalar kilo verme programından sonra 1 yıl süreyle izlendi. Vücut ağırlılıklarının yüzde 10’unu kaybeden, örneğin 100 kilodan 90 kiloya düşen hastalarda çarpıntının azaldığı saptandı. Kalbin hem hızlı hem düzensiz attığı bu aritminin zayıflayanlarda daha az rahatsız edici hale geldiğini belirten baş araştırmacı, daha az kilo verenlerde bile iyiye gidiş olduğunu belirtti. Buna karşılık kilo veremeyenlerin durumunda bir değişiklik olmadığını da ekledi. Fazla kiloların sadece diyabetin, yüksek tansiyonun ve kanserin oluşumunu kolaylaştırmadığı, kalbin ahenkli çalışmasını da zorlaştırdığı anlaşılıyor.
Ameliyatsız kalp kapağı
Kalpten pompalanan oksijenden zengin kanın damarlara atılabilmesi için önce aort kapağı denen kapı açılır. Bu kapı kireçlenerek iyice daralınca yerine yenisini takmak gerekir. Yarım asırdır açık kalp ameliyatıyla gerçekleştirilen bu işlem, bazı hastalarda kasıktaki damardan sokulan bir ince boru aracılığıyla ameliyatsız gerçekleştirilebiliyor. Bu hafta açıklanan araştırmalar, yüksek riskli hastalarda bu yöntemin çok güvenli ve etkin olduğunu gösterdi. Bu yöntemle takılan kapakların uzun dönemde ameliyatla takılan kapaklar kadar iyi olduğunu hatta bir araştırmaya göre ameliyattan daha etkin ve güvenli olduğu bildirildi. 1000 hastalık başka bir araştırma yeni geliştirilen bir kapağın orta riskli hastalarda fevkâlade iyi sonuçlar verdiğini gösterdi. Uzmanlar, kateterle kapak takma yönteminin riski çok yüksek olmayan hastalarda da güvenle kullanılabileceği yönündeki verilere rağmen karar vermeden önce devam eden araştırmaların sonuçlarını beklemek gerektiğini belirtti.

Haberin Devamı

Oturma, yürü!
Kalbi besleyen damarlarda kireçlenme olması, damar sertliğinin var olduğunun gösteriyor. Damar sertliği ilerledikçe kireç miktarı artıyor. Kireçlenmenin miktarı, tıbbi adıyla ‘kalsiyum skoru’ uzun dönemde kalp krizi ve ölüm riskinin hesaplanmasında işe yarayan bir ölçüt. Toplantıda sunulan bir çalışmada, bilgisayarlı tomografiyle koroner damarları üzerinden kalsiyum miktarı ölçülen 2000 deneğin ne kadar haraketli oldukları özel aletlerle izlendi. Bir günde oturularak geçirilen her saatin kireçlenmeyi yüzde 14 oranında artırdığı saptandı.
Uzmanlar, her gün düzenli olarak 30 - 45 dakika spor yapılsa da günün çoğunu oturarak geçirmenin kalp damar sağlığını olumsuz etkilediğini söylüyor. Her fırsatta, birkaç adımda olsa yürümenin ve hareketli olmanın başka türlü ulaşılamayacak yararlar sağladığı belirtiliyor. Uygun olan yerlerde asansör yerine merdivenin, motorlu araç yerine yürümenin veya bisikletin tercih edilmesini tavsiye ediliyor. Bu araştırma, haraketliliğin önemini kanıtlayan birçok bilimsel çalışmanın en yenisi.