Yazarlar Rakamlara ceza verilemez ki

Rakamlara ceza verilemez ki

16.04.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Rakamlara ceza verilemez ki

Rakamlara ceza verilemez ki


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, Sosyal Sigortalar Kurumu’nun, (SSK) 1992 yılından bu yana çeşitli tıbbi cihaz alımlarında, 1 katrilyon lirayı aşan "fazla" ödeme yaptığını açıkladı.
Okuyan’ın bundan 2 ay önce saptadığı, fazla ödemeler ile ilgili basın toplantısına anlam vermekte zorlanıyorum. Okuyan, SSK’da fazla ödemelerin yapıldığı son 10 yılda siyaset sahnesinde etkin roller kapmış bir siyasetçi olmasına rağmen, sıradan vatandaş gibi, sosyal güvenlik sistemindeki gedikler konusunda bilgisiz bırakılmış.
Şimdi ne olmasını bekliyorsunuz?
Ben, son 10 yılın tüm sorumlularının bu iddia karşısında harekete geçmelerini beklerim. Aksi halde dedikodu siyaseti yapıldığını düşünürüm.

Aynı duyguyu Türkiye Şeker Fabrikaları (TŞFAŞ) Genel Müdürü Seyit Yücel’i dinlerken de hissettim.
Yücel, Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) İdari ve Mali İşler Başkanlığı, DİE Başkan Yardımcılığı ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Daire Başkanlığı görevinden, 2000 yılında TŞFAŞ’ye Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı. 31 Mayıs 2001 tarihinden itibaren de kurumda genel müdür.
Türkiye’de rakamları konuşturan bir kurumdan geliyor ve son 5 yıldır zarar eden TŞFAŞ’ye genel müdür oluyor.
TŞFAŞ 2001’de 64 trilyon lira kâr açıklıyor. Oysa kurum bundan bir yıl önce 30 trilyon lira zarar etmiş. Yücel’den ısrarla bu gelişmeyi yorumlamasını istiyorum. "Aldığımız devlet terbiyesi içinde çalıştık. Ben Sayın Devlet Bahçeli’nin öğrencisiyim" demekle yetiniyor Yücel ve elindeki sayfaları çeviriyor.
Geçen yıl stoklardaki 910 bin ton şekeri iç ve dış piyasada satıyorlar. 10 bin ton şekerin stok maliyetinin 1 trilyon lira olduğu düşünülürse, önemli bir pazar avantajı yakaladıkları ortaya çıkıyor.
Dünyanın 4’üncü, Avrupa’nın ise 3’üncü büyük şeker üreticisi olan TŞFAŞ, 38 fabrikada, 20 bin çalışan ile üretim yapıyor. Yaklaşık 400 bin çiftçi ailesini geçindiriyor. 5869 köyde pancar ekiliyor. İstanbul Sanayi Odası’nın en büyük 500 şirket anketinde 7’nci sırada yer alıyor. Toplam cirosu 1 katrilyon 266 trilyon lira.
Yücel yaptıklarını anlatırken, pancar taşıma masraflarını 71 trilyon liradan, 31 trilyon liraya çektiğini söylüyor. Arada 40 trilyon nereye gidiyor?
Yakıt giderleri, kayıplar düşmüş, satın almalarda milyarlarca tasarruf sağlanmış. Kriz ekonomisi nedeniyle satın almalarda bir miktar pazarlık şansı yakalandıysa da, yine de ortaya çok büyük bir fark çıkmıyor mu?
Bir de 2000’de şeker alım bedellerine yüzde 14 oranında yapılan zam, 2001’de yüzde 147’ye çıkmışken, kurum kâr sağlayabiliyorlar.
Türkiye’nin bölgesel stratejiye yaptıkları yatırımlar da var. Nahçıvan’da pancar ektirmek gibi kâr amaçlı olmaktan uzak projeler...
Yücel, fabrikaları dolaştığını anlatıyor. Erçiş fabrikasına son 16 yıldır giden ilk genel müdürmüş. Hale bakın, bankamatik memurlar gibi, genel müdürler de varmış demek ki...
Kamuda para nasıl harcanıyor?
Yücel ile sohbetemizin ana konusu bu olunca, DİE’den bir örnek veriyor. 1997 nüfus sayımında DİE, 14 trilyon maliyet çıkarıyor, Yücel ise ödeneği 7 trilyon liraya indiriyor ve sayım yapılıyor. 2000 yılında da yine DİE, sayımda 200 trilyon öngörülen harcamayı, 1997 yılı baz alınarak 24 trilyona çekiyor.

İş dünyası yıllardır "Türkiye’de ekonomi sorunu yok, devletin harcama sorunu var" der...
Gelin de, hak vermeyin.
SSK’nın 1 katrilyonu nereye gittiyse, eminim TŞFAŞ’nin de trilyonları oraya gitmiştir.
Peki rakamlara ceza veremeyeceğimize göre, ne yapacağız söyler misiniz?
Yoksa "zararın neresinden dönsek kârdır" deyip, arkamıza bakmadan yolumuza devam mı edeceğiz?..
Bundan sonra da bir bakan veya genel müdürün ortaya çıkıp, katrilyona varan fazla ödemeleri bize anlatmayacağı ne malum!
Başbakanlık Teftiş Kurulu bu kurumların içinde, müfettişleri, inleceleme kurulları da cabası... Emin olun ki, kamuda her gün "denetim" sürüyor. Sonuç yine de buysa, "fazla ödemeler" için başka yerlere bakmak gerekmez mi?