Rıza Türmen

Rıza Türmen

rturmen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


AİHM’in 2 Dairesi’nin oy birliği ile aldığı Dink kararı sürpriz olmadı. AİHM’in yerleşik ilkeleri çerçevesinde başka türlü bir karar çiıması beklenmezdi.
KarardaAvrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin dört kez ihlali söz konusu. Bunlardan üçü yaşam hakkına, biri ifade özgürlüğüne ilişkin. AİHM’e göre, İstanbul Savcılığnın ve İçişleri müfettişlerinin yaptıklari soruşturmalar, İstanbul ve Trabzon Emniyet Müdürlükleri ile Trabzon Jandarma Komutanlığı’nın Hrant Dink’in öldürüleceği, öldürülecek kişilerin kimliği ve bunun kısa bir sure içinde gerçekleşeceği hakkında bilgi sahibi olduklarını göstermekteydi. Buna karşıyık, bu üç makamdan hiçbiri cinayeti önleyecek bir önlem almadılar. AİHM, hükümetin Hrant Dink’in koruma istemediği savunmasını kabul etmiyor ve hükümetin yaaşamı koruma yükümlülüğünü yerine getirmeyerek Sözleşme’nin yaşam hakkına ilişkin 2. maddesinin ihlal edildiğine karar veriyor.
İkinci olarak AİHM, etkili bir soruşturma yapılıp yapılmadığını inceliyor. Trabzon’da Vali’nin iki jandarma assubayı dışındaki jandarma subaylarının yargi önüne çıkarılmasına izin vermediğini, polisle ilgili soruşturmanın savcının takipsizlik kararı nedeniyle sonuçsuz kaldığını, İstanbul’da ise hiç soruşturma açılmadığını göz önünde tutarak 2. maddenin bu nedenle de ihlal edildiği sonucuna varıyor.
Etkili bir soruşturma yapılmaması aynı zamanda bu şikayetleri ileri sürecek bir ulusal yargı makamının bulunmaması anlamına geliyor. O nedenle AİHM Sözleşme’nin 13 maddesinin de ihlal edildiğine karar veriyor.
İfade özgürlüğü ile ilgili olarak AİHM, önce Hrant Dink’in “Türklüğü aşağılamaktan” mahkum olduğu TCK 301 maddenin açık, öngörülebilir olup olmadığını ele alıyor. 301. maddedeki “Türk” sözcüğünün Yargıtay tarafından etnik bağlamda yorumlanmasının Sözlesme açısından ciddi kuşkular doğurduğunu belirtmekle yetiniyor. Ancak bu konuda bir karar vermiyor.
Kanımca, bu yaklaşımla AİHM bir fırsat kaçırıyor. 301. maddeyi inceleyip bu maddenin AİHM standardlarına uygun olmaması nedeniyle ihlal bulsaydı, Türkiye 301. maddeyi değiştirmek zorunda kalabilirdi.
AİHM esasa ilişkin incelemesinde, Hrant Dink’in mahkumiyetine yol açan yazının şiddete başvurmayı ya da silahli bir ayaklanmayı teşvik etmediğini, demokratik bir toplumda 1915 olaylarının serbestçe tartışılması gerektiğini, Hrant Dink’in yazıları okununca, yazıdaki “zehir” sözcüğünün “Türk kanı” ile değil, Ermeniler’in Türk’leri algılamasıyla ilgili olduğunun açıkça görüldüğünü belirtiyor.
Kararda, devletin basın özgürlüğünü koruma yükümlülüğüne de değinilerek, devletin gazeteciler ve yazarlar için etkili bir koruma sistemi kurması ve kamuyu ilgilendiren konularda, hükümetin hoşuna gitmeyecek görüşler ileri sürülse bile, ilgili kişilerin herhangi bir kaygı duymadan tartışmaya katılmalarını sağlayacak bir ortam yaratılması gerektiğinin altı çiziliyor.
AİHM bu nedenlerle ifade özgürlüğüne ilişkin 10 maddenin ihlaline karar veriyor. AİHM dört ihlal için 105 bin Euro manevi tazminata ve 28 bin Euro avukatlık ücretine hükmediyor.
Kararın sonuçları ne olur?
AİHM ulusal yargı organlarının kararlarını ortadan kaldırmaz. Sözleşme ihlal edilmişse ihlali saptar ve gerekirse tazminata hükmeder.
Ancak hükümet Dink kararının Büyük Daire’ye gitmesini istemeyeceğini belirtti. Boylelikle kararı kabul ettiği yolunda bir irade beyanında bulundu. O zaman bunun gereğini yaparak sorumluların yargı önüne çıkarılmasını sağlayacak önlemleri alması gerekir. Örneğin, görevlilerin yargı önüne çıkarılmasını önleyen idari kararları kaldırabilir.
Bunun dışında 301. maddeyi gözden geçirebilir. “Türkülüğü aşağılamak” gibi soyut, belirsiz bir kavramı suç olmaktan çıkarabilir.
Bunların ötesinde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının etnik, dinsel kökenlerine bakılmaksızın eşit olduklarını çocuklara erken yaşta öğreten egitim politikaları geliştirebilir.
Tuba Çandar’ın yeni çıkan “HRANT” kitabında eşi Rakel’in, Hrant öldürüldükten sonra ona yazdığı mektup var. “O katil kim olursa olsun bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir sey yapılamaz”diyor.
AİHM kararı işte bu karanlığı sorgulamak olanağını veriyor.