Samed Karagöz

Samed Karagöz

samedkaragoz@gmail.com

Tüm Yazıları

ABD’nin dünyanın bütün itirazlarına rağmen büyükelçiliğini taşıması sadece Filistinliler için değil tüm dünya için ikinci Nekbe çünkü Kudüs sadece Yahudilerin değil Müslüman ve Hristiyanların da kutsal şehri.

Çok şükür bir Ramazan’a daha kavuştuk. Bu ülkenin temelinde yer alan İslamiyetin en görünen zamanı hiç şüphesiz Ramazan’dır. Bu mübarek ayın getirdiği manevi atmosfer bizleri terbiye ederken çevremizle olan ilişkimizi gözden geçirmemize de vesile oluyor. Bu ay boyunca iyiye, güzele, sakinliğe daha fazla önem veriyoruz. Ruhumuzu besleyecek faaliyetler içinde oluyoruz. Ailemize akrabalarımıza daha fazla vakit ayırıyoruz. Olumlu düşünmenin, sabrın arttığı, endişe ve korkuların azaldığı bu ay maalesef her yerde bu şekilde yaşanamıyor.

Haberin Devamı

Bütün dünyanın gözü önünde terör devleti İsrail’in 60’dan fazla Filistinli kardeşimizi nasıl öldürdüğünü hepimiz gördük. ABD Başkanı Trump’ın, İsrail’in başkenti olarak Kudüs’ü tanıması ve ABD’nin İsrail Büyükelçiliği’ni taşıması üzerine Filistinliler adeta ikinci Nekbe’yi yaşadılar. Nekbe yani büyük felaket. 14 Mayıs 1948’te İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesi, hemen ardından başlayan Arap-İsrail savaşı ve Filistinli kardeşlerimizin bulundukları bölgelerden sürülüp oraların İsrail yerleşim yeri haline gelmesini anlatan özel bir kelime. ABD‘nin dünyanın bütün itirazlarına rağmen büyükelçiliğini taşıması sadece Filistinliler için değil tüm dünya için ikinci Nekbe. Çünkü Kudüs sadece sadece Yahudilerin değil Müslüman ve Hristiyanların da kutsal şehri.

1948’de yaşananları anlamanın en güzel yolu hiç şüphesiz Kronik Yayınları‘ndan çıkan “Kudüs... Ey Kudüs“ isimli kitaptan geçiyor. Larry Collins ve Dominique Lapierre’nin yazdığı kitap roman akıcılığında ama belgesel niteliğinde bir eser. Bu konuya ve o tarihte yaşananlara dair hiç bilgisi olmayan bir kişinin de bir uzmanın da başvurabileceği çok önemli bir kaynakça. Eğer okumadıysanız mutlaka okumanızı tavsiye ederim.

Nizzar Kabbani, Mahmud Derviş gibi Arap şairler Kudüs’ü, Filistin’i şiirlerinde defalarca konu etti. Türkiye’de de Kudüs denildiğinde Nuri Pakdil ilk aklana gelen isimdir. Oruçla alakalı yazılarının bir arada olduğu “Samanyolunda Ziyafet” isimli kitabını her yıl Ramazan’da okuduğum, Türkçenin belki de yaşayan en büyük şairi Sezai Karakoç Kudüs’ü bize hissettirir. “Alınyazısı Saati” isimli kitabından Kudüs şiirinin bir kısımını aşağıda okuyabilirsiniz. İnşallah Filistin’in ve Kudüs’ün çektiği son sıkıntılar olur ve bir an önce hak edilen barış gelir.

Haberin Devamı

Ve Kudüs şehri. Gökte yapılıp yere indirilen şehir.

Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri.

Altında bir krater saklayan şehir.

Kalbime bir ağırlık gibi çöküyor şimdi.

Ne diyor ne diyor Kudüs bana şimdi

Hani Şam’dan bir şamdan getirecektin

Dikecektin Süleyman Peygamberin kabrine

Ruhları aydınlatan bir lamba

İfriti döndürecek insana:

Söndürecek canavarın gözlerini

İfriti döndürecek insana

Ve Kudüs’ü terk ettiğin o ikindi

Birinci Cihan Harbi günü vakti

Kan sızdırıyor kaburga kemikleri

Karlı dağlardan indirdiğin atların

Bir evde perdeyi indiriyor bir kadın

Haberin Devamı

Mahşerin perdesini kıyametin perdesini

Ağlıyor yere inen saçları

Göğü yırtan kefen beyaz elleri

Ve Kudüs şehri.

Gökte yapılıp yere indirilen şehir.

Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri.

Yeşile dönmüş türbelerin demiri

Zamanın rüzgâr gibi esen zehriyle

Ve yatırlar patır patır kaçıyor geceleri

Boşaltıyorlar işgal edilmiş bir şehri boşaltır gibi

Kaçıyorlar Lût şehrinden kaçıyor gibi

Tuz heykele dönüşmemek için Tanrı gazabıyla

Susmuş minarelerin azabıyla

Yıkılmış cami kubbelerinin ıstırabıyla

Ve şehit kemiklerinin bakışı bir başka bakış

Artık burada taş bile durmak istemez

Ve ayı görmek istemez zeytin ağaçları

Eğilerek selâmlamazlar hilâli hurmalar

Artık ne Zekeriya ve ne İsa var

Sararmış bir tomar mı mucizeler

Ölülerin dirilişi şifa veren kelimeler

Ve ne de Miraçtan bir iz

Yerden yükselen kaya