Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Birliğin dönem başkanı Finlandiya'nın Kıbrıs'la ilgili "limanlar sorunu"na bir çözüm getirememesi sonucunda varılan nokta bu.Tren örneğini esas alırsak, "lokomotif yanlış yere saptı ve limanda durakladı" diyebiliriz.Şimdi AB "makinistleri" bir geri manevrayla katarı gene yola koymanın çabası içindeler.Önlerinde üç tarih ve üç senaryo var...Tarihler şöyle: Komisyon 6 Aralık'ta (yani 8 gün sonra) daha önce yayımladığı İlerleme Raporu'nun "tavsiyeler bölümünü" dolduracak, yani karar mercilerine Türkiye ile müzakereler konusunda ne yapmaları gerektiğini bildirecek."AB dışişleri bakanları 11 Aralık'ta (yani 13 gün sonra) toplanıp bu tavsiyelerin ışığında Türkiye ile müzakereler bağlamında "tamam mı", "devam mı" veya "başka bir formül mü" seçenekleri arasında bir karar verecek.AB devlet veya hükümet başkanları 14 Aralık'ta (yani 16 gün sonra) zirve toplantısında, dışişleri bakanlarının kararını gerekirse son rötuşları da yaparak kesinleştirecek. Haftalardan beri AB ile Türkiye arasında bir "tren kazası" olasılığından söz edenler, şimdi "trenin durmayacağını, ama yavaşlayacağını" söylüyorlar. Gelelim üç senaryoya: En iyi -ve iyimser- senaryo, müzakerelere "devam" kararıdır. Ancak gerek İlerleme Raporu'nda belirtilen eksiklikler veya yetersizlikler, gerekse "limanlar" sorunundaki tıkanma bu senaryoya hiçbir şans tanımıyor.En kötü -ve kötümser- senaryo, müzakerelere "tamam" deme kararıdır. Aslında ne komisyonda ne AB üyesi ülkeler arasında bu "uç" senaryoyu isteyen var. Hatta ilginçtir, Kıbrıs Rum Yönetimi dahi, AB'nin Türkiye'den tamamen kopmasını kendi açısından sakıncalı buluyor. Buna karşılık Birliğin Türkiye'yi "cezalandırıp" baskılarını sürdürmesini arzu ediyor.En gerçekçi -ve gerçekleşebilir- senaryo, bir "orta yol" kararıdır. Buna göre Türkiye ile müzakere süreci askıya alınmayacak, ama bazı müzakere başlıkları (yani bazı dosyalar) masadan alınıp bir süre buzdolabına konacak. Kaç dosya? Bu tartışma konusu. Kıbrıs Rumları, Yunanistan ve Fransa, "çok sayıda" dosyanın dondurulmasını istiyor. İngiltere gibi Türkiye'den yana ülkeler ise "Az dosya askıya alınsın" diyor... Özetlersek, AB'nin karar alması için en çok iki haftalık bir zaman kaldı. Alacağı karar herhalde müzakereleri toptan askıya alma şeklinde olmayacak; ama masaya daha az sayıda dosyanın getirilmesi ve (başta Kıbrıs Rumlarının) "engellemeleri"nin devam etmesi yüzünden, bu süreç bir hayli yavaşlayacak... İyisi, kötüsü... Ünlü "tren kazası" benzetmesini ilk olarak yapan komisyon yetkilisi Olli Rehn, önceki gün Helsinki Üniversitesi'nde verdiği bir konferansta çok doğru şeyler söyledi, ayrıca güzel bazı deyimler kullandı.Rehn, trenin durmayacağını, ancak yavaşlayacağını söyledi. Onun kanısınca, trenin durmaması için her iki taraf için de geçerli ciddi stratejik nedenler var. Yani ne AB Türkiye'den ne de Türkiye AB'den vazgeçebilir...Finlandiyalı diplomata göre, "Müzakere süreci uzun soluklu bir projedir ve bu yolculuğun kendisi, nihai hedefi kadar önemlidir"... Rehn, kendi ülkesinde kullanılan şu atasözünü de hatırlattı: "Somon öyle asil bir balık ki, yakalanamazsa bile, avlanmaya değer"... Galiba aralıkta varılacak ortak karar da, "avlanmaya devam" yönünde olacak... skohen@milliyet.com.tr Yeter ki devam etsin...