Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

AB ile ilişkilerde ufak resme bakınca, belirli konularda bir işbirliği ve ortaya çıkan engelleri aşmak azmi göze çarpıyor.

Büyük resme, yani AB ile tam üyelik perspektifine bakınca, yol hâlâ uzun, engelli, hatta tıkalı görünüyor...

Dolayısıyla, ufak resim bazı umutlar vermeye devam ederken, büyük resim artık bıkkınlık yaratıyor...

Hükümet şimdi önünde böyle karışık duygulara yol açan iki farklı tablo ile karşı karşıya...

Ufak resim

Son haftalarda Türkiye-AB ilişkilerinde görülen hareketlenme ufak resme odaklanmış durumda. Açıkçası, bunu tetikleyen, “mülteciler krizi” oldu. Avrupa’ya kitlesel göç akını, birdenbire AB ile Türkiye’yi yakınlaştırdı, yeni bir işbirliği alanı yarattı.

Haberin Devamı

Bunun bir yan ürünü olarak Türkiye’nin çok önemsediği vize serbestisi konusu gündemin başına geçti. Bu alanda epey mesafe kat edildiyse de, mesele terörizmle ilgili yasal düzenlemeye takıldı kaldı.

Başta vizesiz seyahatin haziran sonunda sağlanacağı belirtilirken, şimdi bunun sonbahardan önce mümkün olmayacağı anlaşılıyor. Neyse ki bu konuda diplomatik ve teknik görüşmelerle bir orta yol arayışı sürüyor...

Gene ufak resimde yer alan kaçak göçmenlerin Türkiye’ye geri gönderilmesi konusu, geçen martta varılan anlaşmayla, bir işbirliği aşamasına girdi. Bunda da ortaya çıkan zorlukların karşılıklı anlayışla aşılmasına çalışılıyor.

Kısacası, bu son gelişmeler, bir süredir durgun görünen ufak resme bir hareket -ve de umut- getirmiş oldu...

Büyük resim

Büyük resme gelince, bunda olumlu bir hareket şöyle dursun, daha çok ters bir işaret var. Son bazı beyanlar -İngiltere Başbakanı Cameron’unki gibi- ve fasıllar üzerindeki müzakere sürecindeki tıkanıklık, bunun bir parçası...

Ufak resimdeki hareketlenmenin büyük resimde de bir canlanmaya yol açabileceği umudu zayıflamış görünüyor.

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan pazartesi akşamki konuşmasında, Türkiye’nin 1963’ten beri bu yolu zorladığını hatırlattı ve “Kimse tahammülümüzü test etmesin” diyerek hükümeti bu konuyu değerlendirmeye çağırdı...

Böyle bir değerlendirmede AB ile iplerin koparılmasının ne getireceği ve ne götüreceği iyi hesaplanmalıdır. Unutmamalı ki Türkiye’nin AB ile bütünleşme süreci, kendisine ekonomik avantajlar, siyasi etkinlik ve demokratik kazanımlar sağlamıştır. Türkiye’nin halen birçok ülkeyle arasının açık olduğu da düşünülürse, AB’nin yerini tutacak çapta bir seçeneği yoktur.

Haberin Devamı

AB ile üyelik sürecinin sonucu belirsiz de olsa, sürecin kendisi önemlidir ve onun içinde olmak ondan ayrılmaktan daha yararlıdır...