Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu sorunun yanıtını hemen üç noktada özetleyerek verelim:1) Washington'un yeni stratejisinde Türkiye bu aşamada ön safta yer almıyor.2) Kuzey Irak sorunu, önümüzdeki dönemde Türk - ABD ilişkileri üzerinde belirleyici bir etken olacak.3) Halihazırdaki bazı görüş ayrılıklarına ve sıkıntılara rağmen, ortak çıkarlar orta ve uzun vadede iki ülkeyi yeniden işbirliği içinde olmaya itecek...***ŞİMDİ bu üç faktörün ayrıntısına girelim:Türkiye'nin Irak savaşında ABD'ye beklediği tam desteği vermemiş olması, Washington'da çoğu çevrede düş kırıklığı, kimi çevrede de öfke yarattı. ABD yönetimi henüz bu duyguları üzerinden atmış değil. Dolayısı ile, Türkiye'ye artık "stratejik ortak" muamelesi yapmıyor.Uluslararası İstikrar Gücü için Londra'da yapılan konferansa Türkiye'nin davet edilmemesi, Irak'ın ekonomik yapılanması ile ilgili projelere birinci derecede taşeron olarak dahil edilmemesi, bunun somut örnekleri.Belirtiler açıkça, ABD'nin en azından bu aşamada, Türkiye'ye karşı "mesafeli" (soğuk dememek için) davrandığını gösteriyor.***WASHINGTON'da Türkiye'nin Kuzey Irak'ta tam olarak neyi amaçladığı sorusu soruluyor. Tıpkı Ankara'da ABD'nin bu konudaki esas niyetlerinin ne olduğu sorulduğu gibi...Belli ki bu konuda karşılıklı olarak bazı kuşkular ve güvensizlik var. Temelde Washington ile Ankara'nın Kuzey Irak'a bakış açısı farklı. ABD, savaşta kendi safında (hatta ön saflarda) yer alan Kürtlere yeni stratejisinde önemli bir yer veriyor. Ankara bunu büyük kuşku ve kaygı ile izliyor... Amerikalılar Irak'ta federal bir yapının kurulmasından söz ediyorlar. Türk yetkilileri ise Kürtlere güvenmiyor ve dolayısı ile federasyona da iyi gözle bakmıyor...Yeni dönemde, - eğer Ankara ile Washington arasında bir görüşbirliği ve eşgüdüm sağlanamazsa - Kuzey Irak sorunu, ikili ilişkilerde bir hayli engel ve sıkıntı yaratabilir.***BÜTÜN bunlara rağmen, yukarıda üçüncü noktada kısaca belirttiğimiz gibi, Türkiye ile ABD'nin pek çok alanda ve konuda politikalarını yeniden ayarlaması ve hala devam eden ortak çıkarlarına göre birlikte hareket etmesi gerekiyor.İncirlik Üssü misyonunu tamamlamış da olsa, ABD için Türkiye'nin jeostratejik konumu, ayrıca bölgede siyasal, ekonomik ve sosyal model olma özelliği, gene de büyük değer taşıyor. Yönetim çevreleri şu anda hala "tezkere şoku"nun etkisi altında da olsalar, son analizde, Türkiye'nin "göz ardı" edilecek bir ülke olmadığının da bilincindeler. Amerikan pragmatizmi, Türkiye'ye karşı şu sırada takınılan "mesafeli" tavrın eninde sonunda değişmesine yol açacaktır...Türkiye'nin ise Irak krizindeki zikzakları geride bırakıp, daha ciddi ve güvenilir bir strateji uygulaması, Kuzey Irak politikasını gerçekçi bir yaklaşımla yeniden düzenlemesi ve ABD ile daha eşgüdümlü hareket etmesi gerekiyor.En önemlisi: Gerek Türkiye, gerekse ABD, son hatalı davranışlara, yani geçmişe değil; yeni döneme, yani geleceğe bakarak ilişkilerini yönlendirmelidir... skohen@milliyet.com.tr ABD'nin Irak savaşı sonrasında, dün sözünü ettiğimiz Ortadoğu'daki "Pax Americana" stratejisinde Türkiye'nin yeri nedir? Bush yönetiminin yeni politikası, Türk - ABD ilişkilerini bundan sonra nasıl etkileyecek?