Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki’nin Washington Post’un “Türk-Amerikan ittifakının çatırdadığı”na dair yazısını yalanlaması ve iki ülke arasında birçok alanda sıkı işbirliğinin devam ettiğini belirtmesi, Obama yönetiminin bazı görüş ayrılıklarına rağmen Türkiye’ye verdiği önemi gösteriyor.
Ankara’da bu konuda resmi bir açıklama yapılmamakla beraber, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerin halen bulunduğu nokta hakkındaki görüşünün de Washington’unkinin doğrultusunda olduğu kuşkusuz.
Aslında Türk-Amerikan ilişkilerinin son zamanlarda geçirdiği sarsıntılar karşısında iki tarafın da aralarındaki ittifaka ve işbirliğine verdikleri değeri vurgulamalarında fayda vardır. Bu en azından karşılıklı olarak yapılan bazı eleştirel konuşmaların veya yayımlanan bazı olumsuz yazıların yansıttığı kuşkuları ve güvensizliği yatıştırabilir...

Yeni değil
Aslında Washington Post’un dile getirdiği görüş yeni değil. Bir süreden beri ABD medyasında, düşünce kuruluşlarında ve Kongre çevrelerinde (hatta bazı diplomatların özel konuşmalarında) Ankara ile Washington arasında ciddi anlaşmazlıkların bulunduğu, Türk hükümetinin bazı meselelerde aldığı tutumun ve kullandığı üslubun rahatsızlık yarattığı belirtiliyor.
Yani Washington’da Türkiye’nin Batı çizgisinden ayrılan görüş ve davranışlarından dolayı bir düş kırıklığı ve hoşnutsuzluk olduğu açık. Ancak yönetim daha geniş resme bakmayı, Türkiye’nin jeostratejik konumunu göz önünde bulundurarak onunla beraberliğini sürdürmeyi tercih ediyor.

Zorunlu işbirliği
Ankara ile Washington arasındaki son rahatsızlığın odağında Ortadoğu meseleleri ile özellikle Suriye ve IŞİD krizleri yer alıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta Baltık gezisi dönüşünde gazetecilerle yaptığı sohbette, bu alandaki ayrışmayı teferruatıyla açıkladı.
Suriye meselesinde Ankara stratejik hedefin öncelikle Esad rejiminin saf dışı edilmesi üzerinde ısrarlı. Washington için şu anda öncelik bu değil, IŞİD’in ortadan kaldırılmasıdır. Hükümet IŞİD’i bir tehdit olarak görmekle beraber, ona karşı doğrudan bir savaşa girmeye istekli değil. Obama yönetimi IŞİD’e karşı mücadelede PYD’yi kullanmak çabasında. Bu amaçla ona silah yardımı da yapıyor. Oysa bu Ankara’nın kesinlikle karşı olduğu bir husus. Hükümet PYD’ye PKK ve IŞİD gibi bir düşman olarak bakıyor.
Bu uyuşmazlıklar Suriye ve IŞİD konularında tam bir “stratejik ortaklık” kurulmasına imkân vermiyor tabii. Bununla beraber geçenlerde yazdığımız gibi, iki taraf arasında bir “zoraki işbirliği” var.

Değişen şartlar
Amerikalıların düş kırıklığı ve hoşnutsuzluk hissetmeleri biraz da Türkiye’yi Soğuk Savaş dönemindeki gibi her olayda yanında olan sadık bir müttefik olarak görmelerinden kaynaklanıyor. Oysa bu arada dünya da, Türkiye de çok değişti. Ankara şimdi yeni şartlara göre daha bağımsız bir dış politika izliyor. Bu zaman zaman ABD’nin çizgisinden farklı davranışlara yol açıyor.
Ama bu Türkiye’nin ABD’ye veya Batı’ya sırtını döndüğü, onunla ittifakına değer vermediği anlamına gelmiyor.
ABD yönetimi de bunu anlıyor ki kendisi de Türkiye ile ittifakını önemsediğini her fırsatta tekrarlıyor.