Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Bu karar, Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir dönüm noktası, hatta yeni bir ayrılaşmanın başlangıcı olabilir.Olay neden Türk dış politikasında köklü bir değişikliğe yol açabilecek kadar büyük bir önem taşıyor?Alt tarafı, kararı Temsilciler Meclisi'nin bir komisyonu alıyor. Tasarı ondan sonra Meclis Genel Kurulu'na gidecek -veya gidemeyecek... Ardından Senato'ya da gidip gitmeyeceği anlaşılacak... Üstelik bu, yönetim için "bağlayıcı" olmayan -daha çok tavsiye niteliğinde- bir "karar", yani "yasa" değil...Bir nokta daha: Bu, sözü geçen Komite'ye ve Temsilciler Meclisine ilk kez sunulan bir Ermeni tasarısı değil. 2005'te Dış İlişkiler Komitesi 10'a karşı 35 oyla benzer bir tasarıyı onaylamıştı. O dönemde Bush iktidarda, kendi partisi (Cumhuriyetçiler) Meclis'te ve Komite'de çoğunlukta idi... Ama karar Komite'den çıktıktan sonra, Meclis Genel Kurulu'na getirilmesi -o zamanki Cumhuriyetçi Meclis başkanının da fikir değiştirmesi sayesinde- önlendi. Yeni karar Meclis'ten çıkmadı... Haftalardır sözü edilen o kritik gün, nihayet geldi, çattı... ABD Temsilciler Meclisi'nin Dış İlişkiler Komitesi bugün Ermeni soykırım tasarısını oylayacak -ve büyük olasılıkla onaylayacak. Şimdiki durum ise farklı -ve daha ciddi.Kararın bugün Komite'den çıkacağı belli. Ama buna bakıp "Kongre Ermeni tasarısını kabul etti" demek doğru olmaz. Esas Meclis'in onayı gerek.Bu kez Meclis'te Demokratlar çoğunlukta ve üstelik kendisini "Ermeni davası"na adeta adamış bir Meclis Başkanı -Nancy Pelosi- işbaşında...Tasarıyı daha şimdiden 435 sandalyeli Meclis'te 226 temsilci imzalamış durumda. Yani eğer tasarı oya sunulacaksa, onaylanması da mukadder! Ama eğer Bayan Pelosi, bunu oya koymaktan vazgeçerse, karar bu kez de Meclis'ten çıkmamış olur...Böyle bir olasılık var mı? Bunu sağlamak için çok çaba harcanıyor doğrusu. Eski Dışişleri bakanlarından tutun, Bush yönetimine, çeşitli etkin kurum ve kuruluşlara kadar pek çok siyasi güç devrede. Hepsi de tasarıyı destekleyenlere böyle bir kararın ABD'ye nelere mal olacağı konusunda uyarılarda bulunuyorlar.Bunun yaratacağı sonuç, sadece Türkiye'nin ABD'ye karşı askeri ve siyasal alanda bazı "can acıtıcı" önlemler almasından ibaret değil. Asıl önemli olan, bu olay nedeni ile, Türkiye'de zaten oluşan ABD karşıtı "öfke birikimi"nin, Ankara'yı Washington'dan tamamen ayrılmaya (ve belki de temel dış politika çizgisini değiştirmeye) zorlaması olasılığıdır... Öfke birikimi Bu olay, bizim 1975-77'de Washington'da yakından izlediğimiz "ambargo yılları"nı anımsatıyor.Kıbrıs harekâtından sonra ABD Kongresi -o zaman Rum lobisinin etkisiyle- 5 Şubat 1975'te Türkiye'ye askeri yardımların kesilmesine karar vermişti. Bu karar Türk kamuoyunu ayağa kaldırmış, Demirel hükümeti de, buna karşılık olarak ABD'nin üslerdeki faaliyetini durdurmuştu. Böylece iki ülke arasındaki ortak savunma anlaşması askıya alınmış oldu.O zamanki Ford yönetimi ve özellikle Dışişleri Bakanı Kissinger bu işbirliğini yeniden canlandırmak için olağanüstü çalıştılar. Türk diplomasisi elindeki kartı iyi oynadı; sonuçta ambargo kalktı ve bin bir zahmetle ilişkiler yeni bir zemine oturtuldu...Şimdi -farklı biçimde de olsa- gene o eski noktaya dönüyor gibiyiz... skohen@milliyet.com.tr Sil baştan...