Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Türkiye'nin dış politika gündeminde şu sırada öncelikli iki konu var: Bunlardan biri, acele etmeyi gerektiriyor. Diğeri ise, aksine, acele etmemeyi...
      
Bir an önce hareket etmeyi gerektiren konu, AB üyeliği ile ilgili.
       Geçen haftaki bir yazımızda da belirttiğimiz gibi, Türkiye'nin AB'nin takvimine yetişmek için çok hızlı adımlar atması gerekiyor. Aslında bu adımlar daha önce atılmalı idi. Ama bizde malum, yumurta kapıya gelince karar veriliyor veya harekete geçiliyor...
       * * *
       MECLİS hala tatilde, ama hükümetin AB ile ilgili çalışmalarına hız vermesi gerekiyor. Bugün Bakanlar Kurulu, nihayet İnsan Hakları Koordinatörleri Üst Kurulu'nun bir nevi yol haritası sayılan raporunu görüşmeye başlayacak. AB Komisyonu, 8 Kasım'da yayınlayacağı "Katılım Ortaklığı Belgesi" öncesinde, Ankara'nın bu raporu benimsemesi başta olmak üzere, Avrupa normlarına uyma yönünde atacağı adımları merakla bekliyor.
       Hükümet ne yazık ki başka dertlerle uğraşırken, AB dosyasına gereken ivedi ilgiyi gösteremedi. Konu şimdi gündeme geliyor, ama koalisyonda tam bir istek ve kararlılık olmadığı görülüyor. Bu konuda "gönülsüz" olanların, işi tartışmalarla geciktirmesi tehlikesi var...
       * * *
       AB cephesinde işin bir de Avrupa Parlamentosu yönü mevcut. Komisyon'dan çıkacak belge, AB Parlamentosu'nda görüşüldükten sonra, son karar için Konsey'e gidecek.
       Oysa AB Meclisi'nde Türkiye'nin lehinde bir hava esmediği öteden beri biliniyor. Hıristiyan Demokratlar'dan Yeşiller'e kadar birçok parlamenterlerle çoktan ("yakın markaj" sureti ile) temas kurulması gerekirdi. Bunu da öncelikle bizim parlamenterlerimiz yapmalı idi.
       Şimdi bu işi Dışişleri Bakanı İsmail Cem yapıyor. Kendi ifadesi ile Avrupa Parlamentosu'na şimdiye kadar gereken önem verilmedi. Halbuki Katılım Ortaklığı Belgesi'nin ve onunla birlikte mali yardıma ilişkin çerçeve anlaşmasının Türkiye'nin beklentileri doğrultusunda çıkmasında, bu Parlamento'nun büyük etkisi var.
       Bir AB yetkilisinin deyişi ile, Türkiye her nedense AB Parlamentosu'nu ciddiye almadı. Şimdi Bakan'ın son dakikada harcadığı çabalar, oradaki havayı ne kadar değiştirecek, göreceğiz...

...Ve etmemeli!

       Türk diplomasisinin gündemindeki ikinci önemli konu ABD Kongresi'nde ele alınmakta olan "Ermeni soykırımı" tasarısı ile ilgili.
       Temsilciler Meclisi'nin Alt Komitesi bugün tasarı üzerindeki kararını verecek. Karar, tasarının lehinde ise konu Üst Komite'de, sonra Meclis genel kurulunda ele alınacak. Tasarı oralarda da onaylanırsa, konu Senato'da görüşülecek. Bu arada Kongre, seçimler nedeni ile 15 Ekim'de uzun bir tatile girecek.
       O zamana kadar Ermeni tezini destekleyen tasarı çıkar mı? Belli değil. Yalnız, Meclis Alt Komitesi'nin bunu kabul etmesi ile her şeyin bitmediğini hatırlamak lazım.
       Yani, Alt Komite'nin kararından sonra, bu uzun ve karışık prosedürün sonunu serinkanlılıkla beklemeli. Bu arada tüm olasılıkları ve seçenekleri iyice değerlendirmeli.
       Bu konuda medyanın da aceleci davranmaması ve örneğin Alt Komite'den çıkacak olumsuz bir kararın nihai olmadığını dikkate alıp ona göre değerlendirmesi gerekir. Geçmişte, özellikle yardım konusundaki karar tasarılarının Kongre'deki uzun prosedürden geçerken, böyle hatalar yapıldığı ve gereksiz gerginlikler yaratıldığı görülmüştür.
       Bu kez sonuç çıkarmakta acele etmemek daha doğru olur.


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr