Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


EĞER önümüzdeki günlerde yeni bir pürüz çıkmazsa, Azerbaycan ile Ermenistan 13 yıllık anlaşmazlıklarını nihayet haziran ayında hal yoluna sokabilecekler.
İki ülkenin liderleri, Haydar Aliyev ile Robert Koçaryan'ın Cenevre'de buluşup, ABD, Rusya ve Fransa'dan oluşan Minsk Grubu eşbaşkanlarının gözetiminde, bir çerçeve anlaşmasına imzalarını atmaları bekleniyor.
Bu "hayırlı haber", geçen hafta bölgeyi ziyaret eden eşbaşkanların temaslarından, yeni sızmış bulunuyor.
Bir diplomatın deyişi ile taraflar "yüzde 80 mutabık" görünüyorlar. Cenevre'de anlaşmayı "finalize" edebilecekleri umuluyor. Ama gene de bir ihtiyat payı bırakılıyor. Son dakikada muhaliflerden ve kamuoyundan gelebilecek baskıların da etkisi ile bir cayma olabilir.
Ama şu anda, özellikle geçen ay Başkan Bush'un girişimi ile Florida'da gerçekleşen Aliyev - Koçaryan buluşmasında kaydedilen ilerlemenin ışığında, Cenevre'de bir anlaşmanın gerçekleşmesi olasılığı oldukça kuvvetli görünüyor.
* * *
SIZAN bilgilere göre bu anlaşma, Dağlık Karabağ'a "ileri derecede özerklik" sağlayacak, diğer bir deyişle bu, Ermenilerin talep ettiği bağımsızlık ile, Azerilerin savunduğu statü (yani Azerbaycan'a bağlı olması) arasında bir orta yol oluşturacak. Ayrıca anlaşmaya göre, Ermeniler işgal ettikleri Azeri topraklarından geri çekilmeye başlayacak, sayısı bir milyonu bulan Azeri "kaçkınlar"ın evlerinde dönmesi de sağlanacak...
Tabii bunlar, genel ilkeler ve parametrelerdir. "Çerçeve"nin içeriği ile ilgili ayrıntılar çok mühim. Esas uyuşmazlık - ve zorluk - da detaylarda zaten.
Ama son Florida toplantısında görüldüğü gibi, iki tarafta da artık meseleye çözüm bulma konusunda artan bir arzu var. Ayrıca ABD ve Rusya da iki tarafı bir mutabakata zorlamak için, ortak çaba harcamakta yarar görüyor ki, bu da önemli bir gelişmedir.
* * *
SON olarak TESEV'in İstanbul'da düzenlediği Kafkasya ile ilgili bir toplantıda konuşan Amerikalı uzman Dr. Brenda Shaffer'ın belirttiği gibi, gerçekleşmesi beklenen anlaşma iki taraf için de "rüya gibi değil, acıtan bir barış" olacaktır.
Gerek Aliyev, gerekse Koçaryan bu barışın gerektirdiği koşulları kendi kamuoyuna "satmakta" çok zorlanacaktır. İki ülkede de muhalifler, barışın avantajları ve kazanımları yerine, verilecek tavizler üzerinde duracaklardır.
Ancak, Harvard Üniversitesi Kafkasya Araştırmaları Direktörü olan Dr. Shaffer'ın dediği gibi iki taraf da artık yıllardır süregelen "ne savaş ne barış" durumunun kendi halklarına sadece ciddi sıkıntılar getirdiğini, yeni bir silahlı çatışmanın ise sorunu çözemeyeceğini, dolayısı ile geriye sadece "uzlaşıp barış içinde yaşama" seçeneğinin kaldığını anlamak zorundadır.
* * *
TÜRKİYE açısından iki tarafın anlaşması gerçekten çok hayırlı olacaktır.
Bir kere, süregelen uyuşmazlık, Kafkasya'da devamlı istikrarsızlık ve huzursuzluk kaynağıdır. Türkiye bu nedenle, dahil olduğu 11 üyeli "Minsk Grubu" çerçevesinde bir çözüme varılması için çaba harcamıştır.
Azeri - Ermeni uyuşmazlığının devamı, Türkiye'nin Erivan ile ilişkilerini normalleştirmesine de hep engel olmuştur. Eğer anlaşma gerçekleşirse Ankara Ermenistan ile daha rahat bir diyalog kurabilecektir. Türkiye'nin Kafkasya'ya siyasal ve ekonomik açılımı daha kapsamlı ve dengeli gerçekleşebilecektir. Ve bu herkesin yararına olacaktır.
Her halükarda Kafkasya'da (diğer bölgelerde de olduğu gibi) "acıtan barış"ın, savaştan daha iyi olduğu görülecektir.