Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Geçen cumartesi günü, Kabil'de yeni Afgan lideri Hamid Karzai'nin ant içip görevine başladıktan hemen sonra, Birleşmiş Milletler 20 milyon dolarlık bir bağışta bulundu. Bu para, yeni hükümette yer alan 30 bakanlığın "ivedi gereksinimleri"ni sağlamak için verildi: Bakanın ve personelin çalışma masası, telefonu, bilgisayarı, kırtasiyesi gibi temel ihtiyaçlar için!..
Afganistan o kadar sefil ve çaresiz durumda ki, yönetimin başına geçenler iş görebilmek için dahi, böyle bir "dış desteğe" muhtaç.
Altı aylık geçici hükümetin başına getirilen 44 yaşındaki Karzai, gerçekten büyük bir enkaz devralmış bulunuyor.
Afganistan'ın "hazine"si, tamtakır. Kasada sadece bir milyon dolar var!.. Dışsatım olmadığı için ülkenin tek dış gelir kaynağı, uyuşturucu ticareti!.. Devlet memurlarının çoğu, en az 6 aydır maaş alamıyor. Doktor, öğretmen gibi personel çok az... Ülkedeki "yoklar"ın haddi hesabı yok: Merkez Bankası'ndan, düzenli orduya ve güvenlik güçlerine kadar, devletin altyapısının temel taşları yok!..
Hamid Karzai ve arkadaşları, gerçekten işe "sıfırdan başlamak" durumundalar...
* * *
TABİİ kimse 6 ay gibi kısa bir zamanda bu geçici yönetimin ülkenin sayısız sorunlarını halletmesini beklemiyor. Adı üstünde, bu geçici bir hükümet.
Önemli olan bu kritik dönemde, Karzai yönetiminde yer alanların birbirlerine düşmemesi, geçmişte görüldüğü gibi çeşitli etnik gruplar ve aşiretler arasında çatışma çıkmamasıdır. Eğer bu yönetim gerçekten uyum içinde çalışabilir ve otoritesini Kabil'in dışında, çeşitli bölgelerde de kurabilirse, bu büyük bir başarı sayılacaktır.
Bu mümkün mü? Afganistan içindeki ve dışındaki uzmanlar bu konuda bölünmüş görünüyorlar. Kimine göre "savaş yorgunu" Afganlar şimdi eski kavgaları bırakıp uzlaşmaya ve ülkeye bir çekidüzen vermeye çalışacaklar. Kimine göre de, hükümette yer alan Peştun, Tacik, Özbek, Hazara kökenli yöneticiler yeni düzene pek ayak uyduramayacaklar ve sonunda belki de birbirlerine düşecekler...
Hangi görüşün hakim olacağını anlamak için biraz beklemek gerekecek. Önümüzdeki haftalarda dünyanın gözleri "Afgan deneyimi" üzerinde odaklanacak.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, Afganistan "sıfırdan başlamak" durumunda. Sadece ekonomisi ile değil, siyasal yapısı ile de. Afganistan hala "aşiretler çağı"nı yaşıyor. Ülkenin bir "ulusdevlet" yapısına sahip olması gerekiyor. Bu da uzun yıllar isteyen bir iş...
* * *
BU arada Taliban'ı saf dışı etmeyi başaran dış güçlerin şimdi ülkenin yeniden yapılanmasına iyi niyetle katkıda bulunması gerekiyor. Bu da zor görünüyor, çünkü açıkçası Afganistan sahasında oyuncu çok ve her birinin kendine göre niyetleri ve hesapları var. Bunun da Afganistan'la yakından ilgili ülkeler arasında çıkar çatışmalarına yol açması ve sonuçta bunun geçmişte bu tür "büyük oyun"lardan çok çeken Afgan halkına fatura edilmesi mümkün.
Bu nedenle bazı Afgan liderleri (başta Rabbani) yabancılara "gölge etmeyin" mesajını veriyor. Ama "toparlanmamıza, kalkınmamıza yardım edin" de diyor... Afgan yönetiminin bir kesimi güvenliğin sağlanması için uluslararası bir gücün ülkede görevlendirilmesinden yana. Bir kesimi ise Afganistan'da yabancı asker görmek istemiyor...
Taliban'a karşı kolayca askeri zafer kazanan dış güçler, herhalde çok geçmeden, Afganistan'da barışı - ve de halkın gönlünü - kazanmanın çok daha zor olacağını fark edecektir...