Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       APO'nun İtalya'ya gitmesi ile sonuçlanan olaylar zincirinin ilk halkasını, bir buçuk ay önce - 20 Ekim'de - Türkiye ile Suriye arasında Adana'da varılan mutabakat oluşturmuştu.
       Mısır'ın arabuluculuğu ile gerçekleşen bu anlaşmaya göre, Suriye yıllarca varlığını dahi inkar ettiği PKK'nin faaliyetine son vermeyi, Öcalan'ı kendi topraklarında barındırmamayı ve Türkiye ile terör alanında sıkı işbirliği yapmayı taahhüt ediyordu.
       Suriye'nin sessizce PKK'nin başını sınır dışı etmesinden sonra, olaylar başka bir yöne saptı. Apo gizlice Moskova'ya gitti. Türkiye'nin yoğun çabaları sonunda Rusya onu başka bir yere göndermeye razı oldu. Ancak Apo, Roma'ya gidince, bildiğimiz kriz dönemine girilmiş oldu...
       Peki bu arada Suriye ile anlaşma ne oldu?
       * * *
       ANLAŞMA - bazı pürüzlere rağmen - yürüyor. Gözler tamamen İtalya'ya çevrildiği için, işin Suriye yönü kamuoyunun ilgisini pek çekmiyor; ama bu alanda da kayda değer bazı gelişmeler var.
       * İki ülke üst düzey güvenlik yetkilileri arasında doğrudan telefon hattı kuruldu. Türk tarafından 2. Ordu Komutanı Gen. Aytaç Yalman, Suriye tarafından da Gen. Adnan Bedr el Hasan bu "sıcak" hattı kullanmaya başladılar.
       * Türkiye, Şam'daki büyükelçiliğine, iki özel temsilci gönderdi. Biri MİT'e, diğeri Genelkurmay'a mensup olan bu iki görevli, Suriye'nin taahhütlerini ne ölçüde yerine getirdiğini izleyecek.
       * Suriye makamları, ülkede artık hiçbir PKK veya yandaş grubun faaliyette bulunmadığını, tüm kampların kapandığını bildirdiler. Türk kaynaklarının elindeki bilgiler de bunu doğruluyor.
       * Suriye tarafı, Türkiye'ye 600 tutuklunun adını içeren bir liste verdi. Ne var ki, bunların arasında adi suçtan hapsedilen vatandaşlar da var. (Bunların bir kısmının tutuklu olduğu bu vesile ile ortaya çıkmış oldu).
       * Suriye'nin PKK kamplarının faaliyetine artık izin vermediği, bu konuda koyduğu yasağı uygulamaya devam ettiği anlaşılıyor. Ancak, tutuklandığı söylenenlerin dışında, bazı PKK'liler, Suriye'den başka yerlere kaçmışlardır. Bir kısmının İran'a, bazısının da Irak'a sığındığı yolunda duyumlar alınmıştır.
       Türk yetkililer, Suriye'nin nihayet Türkiye ile terör konusunda işbirliği yapmasından ve özellikle Adana mutabakatı ile PKK'yi bir terör örgütü olarak kabul etmesinden memnun görünüyorlar. Ancak bu arada Ankara gözünü Suriye üzerinden de ayırmıyor...
       * * *
       TÜRKİYE'de, Apo olayının yarattığı kriz karşısında, "acaba Suriye'de kalsaydı, daha iyi mi olurdu" şeklinde bazı kuşkular ifade ediliyor.
       Tabii Ankara Suriye'ye, Apo'ya ve PKK'ye desteğine son vermesi uyarısını yaptığı zaman, olayın bu kadar büyüyeceğini, sonunda Öcalan'ın Moskova yolu ile Roma'ya gideceğini ve orada himaye göreceğini kimse tahmin etmemişti.
       Peki, Türkiye Suriye'ye baskı yaptığı günlerde ve Adana'daki görüşmelerde, Apo'nun kendisine iadesi şartını koşamaz mıydı? Kuşkusuz Suriye terörist başını Türk makamlarına teslim etseydi, mesele bitecekti. Ama böyle olmadı. Neden? İşin içinde olan yetkililerin iddiasına göre, Suriye müzakereler sırasında da, hiçbir zaman Apo'nun kendi topraklarında bulunduğunu kabul etmedi. Bu durumda Türk tarafı, iadesi üzerinde ısrar etmenin sonuç vermeyeceği kanaatine vardı...
       Ne var ki, Adana anlaşmasında Suriye'nin taahhüdü şöyle ifade ediliyor: "Öcalan şu andan itibaren Suriye'de değildir ve kesinlikle Suriye'ye girmesine izin verilmeyecektir".
       "Şu andan itibaren" cümlesinin altındaki tarih 20 Ekim 1998'dir. Bu, "o andan önce"ki dönemde, Öcalan'ın Suriye'de olduğunun itirafı sayılmaz mı?..



Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr